"İran'ın sahip olduğu füze sayısı, ABD’nin İsrail'i savunduğu topyekûn bir savaşta yüzlerce Amerikan füzesini hızla tüketmeye yetecek kapasitede."
YDH - ABD, İran'ın büyük balistik füze envanteri karşısında İsrail'e yardım etmek için THAAD ve SM-3 sistemlerini konuşlandırıyor, ancak bu sistemlerin sınırlı sayıda olması ABD'yi zor kararlarla karşı karşıya bırakıyor. National Interest dergisinde yer alan makaleye göre Siyonist rejimi savunmak adına harcanan interceptor (önleyici füze) sayısı, Asya'daki ABD üslerini Çin’e karşı savunmada gerekli olan stokları ciddi şekilde azaltabilir. ABD, bu füzelerin üretimini kısa vadede hızlandıramadığından, İran ile tırmanan bir gerilim, ABD’nin kaynaklarını zorlayabilir. Bu durum, Washington’daki politika çevreleri için İran'a karşı savunma ile Çin’e karşı caydırıcılık arasında bir denge kurmayı gerektiren ciddi bir stratejik ikilemi gündeme getiriyor.
13 Ekim'de ABD'nin İsrail'e Yüksek İrtifa Hava Savunma Sistemi (THAAD) bataryası konuşlandıracağını duyurmasının ardından, her iki ülkenin füze savunma sistemlerindeki baskılar ve sınırlamalar gün yüzüne çıkmaya başladı.
Her ne kadar açık bir "karşılık" anlaşması olmasa da bu konuşlandırma, İsrail'in İran'ın nükleer ve petrol tesislerini hedef almaktan vazgeçmesi yönünde baskı yapıldığı bir duruma bağlı olabilir.
Bu hamle, İsrail'in genelde kendi savunmasını yalnızca kendi askeri gücüne dayandırma vurgusuna ters düşüyor. Aynı zamanda, İsrail’in son dönemde İran ve Hizbullah tarafından fırlatılan füzeler karşısında karışık sonuçlar veren füze savunma sistemleriyle ilgili sıkıntılar yaşadığını gösteriyor.
Bu durum ayrıca ABD'nin, Yemen'deki Ensarullah tarafından İsrail ve Kızıldeniz'deki gemilere yönelik saldırılara karşı kullanılmış olan deniz tabanlı Standard (SM-3) anti-balistik füzelerinin sayısıyla ilgili endişelerini de yansıtıyor.
İsrail ile İran arasındaki çatışma devam eder ve tırmanırsa, ABD yakın zamanda, Asya gibi diğer potansiyel çatışmalarda kritik öneme sahip olan THAAD ve SM-3 füzeleri stoklarını ne kadar tüketmesi gerektiği konusunda zor bir tercih yapmak durumunda kalabilir.
İsrail’in kısa menzilli (Demir Kubbe), orta menzilli (David's Sling) ve uzun menzilli (Arrow 2 ve 3) füze savunma sistemlerinden oluşan çok katmanlı bir savunma sistemi bulunuyor.
Ayrıca ABD tarafından sağlanan Patriot füze sistemi de bu savunmaya dahil. İran'ın 13 Nisan'daki saldırısında, İsrail, İran tarafından fırlatılan 170 insansız hava aracı, 30 seyir füzesi ve 120 balistik füzenin neredeyse tamamını başarılı bir şekilde engellemişti. [İsrail rejimi, 13-14 Nisan'daki İran saldırısında füzelerin yüzde 99'unun düşürüldüğünü iddia etmişti. İsrail rejiminin ve mu makalenin iddiasının aksine Amerikalı yetkililer bile İsrail'in Amerikan desteğine rağmen İran füzelerinin ancak yarısını düşürebildiğini açıklamıştı.]
Fakat, 1 Ekim'de gerçekleşen ve yaklaşık 180 balistik füzenin yer aldığı İran saldırısında, İsrail yaklaşık otuzdan fazla füzeyi durduramadı. Bu füzelerden biri Nevatim Hava Üssü'ne, diğeri ise İsrail’in istihbarat teşkilatı Mossad’ın genel merkezi yakınlarına düştü. [Bu makaledeki iddiaların aksine Batılı ve İsrailli uzmanlar dahi Nevatim hava üssüne bir tane değil 30 tane füzenin isabet ettiğini bildirmiş ve "Nevatim Hava Üssü’nde 30 ayrı noktada hasar meydana geldiğini ve hangarların yanı sıra binaların da zarar gördüğünü ortaya koydu." ifadelerine yer verilmişti. Öte yandan İsrail rejimi, İran füzelerinin İsrail'de yarattığı hasarı haber yapan Amerikalı gazeteciyi de tutuklamış ve işkence etmişti.]
Bu durum, Nevatim üssünün füze saldırılarına karşı dayanıklı olduğu ve yeterli uyarı ile hem personelin hem de uçakların korunabileceği göz önünde bulundurularak, füze savar füzelerin tasarruflu kullanılması yönünde alınan bir kararı yansıtabilir.
İsrail, füze savar stoklarına ilişkin veri yayımlamasa da Financial Times gazetesine konuşan bazı eski yetkililer, stokların sınırlı olduğuna işaret etti. THAAD konuşlandırması, İran’dan gelen balistik füzelere karşı İsrail’in Arrow sistemine üst menzil skalasında takviye sağlayacak.
Fakat ABD, yakın zamanda önceliklendirme konusunda bir ikilemle karşı karşıya kalabilir; zira SM-3 ve THAAD füzeleri, Pasifik'teki ABD üslerini Çin'den ve Avrupa'daki üsleri Rusya'dan savunma kabiliyeti açısından kritik öneme sahip.
İsrail basınında çıkan haberlere göre, bu füze sistemlerinin İsrail'e konuşlandırılmasının bir nedeni de ABD'nin Altıncı Filosundaki SM-3 füze stoklarının, Aegis donanımlı destroyerlerin İsrail'in 1 Ekim’deki İran füze saldırısına karşı savunmasına yardımcı olmasının ardından neredeyse tükenmiş olması.
Net sayı gizli tutulsa da bugüne kadar üretilen toplam SM-3 füze sayısının 500'ün biraz üzerinde olduğu biliniyor ve yılda sadece 12 adet üretiliyor.
Yıllar boyunca yapılan testler ve son dönemdeki çatışma kullanımı göz önünde bulundurulduğunda, muhtemelen geriye yaklaşık 400 füze kalmış durumda. Bu füzelerden bazıları Polonya ve Romanya'da karaya konuşlandırılmış durumda.
SM-3'ün diğer Standard füze varyantları olan SM-2 ve SM-6 ile karıştırılmaması gerekiyor; zira bu füzeler daha büyük miktarlarda üretilmiş olmasına rağmen, atmosfer dışı füze önlemesine uygun değil.
İsrail'e konuşlandırılan THAAD bataryası ise altı fırlatıcı ve toplamda 48 interceptor içeriyor. Şu anda ABD Ordusu tarafından kullanılan toplam yedi THAAD bataryası bulunuyor. Birleşik Arap Emirlikleri de THAAD füzelerine sahip ve 2022’de Yemen'deki Ensarullah tarafından fırlatılan bir füzeyi başarıyla engelleyerek bu sistemi ilk kez savaşta kullandı.
Lockheed Martin, ABD hükümetine satın alınan 800. THAAD füzesini Aralık 2023'te teslim etti; testlerde kullanılanlar dikkate alındığında, elde bulunan füze sayısı bunun biraz altında olacaktır.
Bu iki balistik füze önleme sistemi için kayda değer miktarda stok mevcut olsa da bu stoklar sınırsız değil. 2023'te, eski CENTCOM komutanı General Frank McKenzie, İran'ın “3 binden fazla” balistik füzeye sahip olduğunu belirtmişti. Bu, Orta Doğu’daki en büyük balistik füze envanteri ve fark edilir bir üstünlük sağlıyor.
Hizbullah’ın cephaneliğinin büyük kısmı ise SM-3 veya THAAD sistemlerinin karşılaması gereken menzillerden daha kısa. Elbette bu füzelerin tümü Amerikan sistemleri tarafından önlenmek zorunda değil. Ancak İran'ın sahip olduğu füze sayısı, ABD’nin İsrail'i savunduğu topyekûn bir savaşta yüzlerce Amerikan füzesini hızla tüketmeye yetecek kapasitede.
Bu durum zorlayıcı ve düşünmesi bile güç; üstelik kamuoyunda da yeterince tartışılmıyor. ABD'nin, Asya'daki kuvvetlerinin Çin ile muhtemel bir çatışmadan kaynaklanan tehditlere karşı karşıya kaldığı durumu göz önünde bulundurduğumuzda, interceptor stoklarının yarısına bile yaklaşacak şekilde kullanımını göze alması mümkün değil.
Aynı zamanda, kısa vadede bu interceptor'ların üretimini hızlandırma kapasitemiz oldukça sınırlı, bütçe ayırma isteğimiz olsa bile bu durumu hızla çözemeyiz. İsrail’i İran’a karşı savunmak ile Çin’i caydırmak arasında bir tercih yapmak, Washington’daki politika çevrelerinin üzerinde düşünmek istemeyeceği bir ikilem. Ancak, İran’la olan gerilimi tırmandırmayı başaramazsak, bu tür zor seçimler hızla gündemimize gelebilir.
Çeviri: YDH