«Sadece bir taraf evlerine dönüyor ve sadece bir taraf kutlama yapıyor.»
YDH- Lübnan'daki son ateşkes, İsrail'in askeri aygıtının kırılganlıklarının ve Hizbullah'ın kararlılığının altını çizerek devam eden çatışmada çok önemli bir anı temsil ediyor. Bu gelişme sadece bölgesel manzarayı yeniden şekillendirmekle kalmıyor, aynı zamanda güç dinamikleri ve direniş hareketlerine ilişkin küresel algıları da değiştiriyor. Direniş Ekseni'ne odaklanan Iraklı gazeteci Vesam Bahrani'nin, İsrail işgal rejiminin Hizbullah'la çatışmasında yaşadığı önemli gerilemeyi dile getirdiği Press TV'de yayımlanan analizinde Hizbullah'ın kalıcı gücüne ve stratejik konumuna vurgu yapıldı. Bahrani ayrıca, Lübnan ve Gazze'deki ateşkesler arasındaki karşılıklı ilişkiye dikkat çekerek, söylemi Orta Doğu jeopolitiğinin karmaşık dokusundaki egemenlik ve hak mücadelesinin daha geniş anlatısı içinde çerçeveledi.
İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu, aylardır dizginlenemeyen saldırılara rağmen işgal güçlerinin Arap ülkesinde tek bir köyü bile işgal edememesinin ardından, Salı günü geç saatlerde Lübnan'da ateşkes ilan etmek için oldukça isteksiz bir şekilde yayına çıktı.
Netanyahu ve diğer savaş suçlularını ateşkese yalvartmak için Lübnan İslami Direnişi – Hizbullah'ın en sofistike operasyonları iki aydan kısa sürdü.
Hem Gazze hem de Lübnan'daki başarısız askeri macerasına son vermesi için büyük baskı altında olan, Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin (UCM) hakkında tutuklama emri çıkardığı çaresiz Netanyahu’nun yaydığı yalanların aksine ateşkes Siyonistler için bir zafer değildir.
İslam Devrimi Lideri Ayetullah Seyyid Ali Hamenei’nin bu hafta başında söylediği gibi, evleri ve hastaneleri bombalamak ve masumları öldürmek zafer değildir.
Bu işgal için utanç verici bir yenilgidir.
Geçen yıl 8 Ekim'den bu yana, özellikle de son iki aydır, Hizbullah'ın füzeleri ve insansız hava araçları İsrail'in tüm radar sistemlerini atlatarak her gün işgal altındaki toprakların derinliklerini vuruyor.
19 Ekim'de bir insansız hava aracının Netanyahu'nun Kayserya’daki özel konutunu hedef alması işgali ve askeri istihbarat aygıtını sarstı.
Salı günü Hizbullah'ın operasyon odası 18 Kasım 2024'te Tel Aviv'de vurulan askeri hedeflerden birinin İsrail Hava Kuvvetleri Komutanı Tümgeneral Tomer Bar'ın konutu olduğunu duyurdu. Saldırı, hedeflerine hassasiyetle ulaşan gelişmiş saldırı insansız hava araçlarından oluşan bir filo kullanılarak gerçekleştirildi. Hizbullah Operasyon Odası, bu olayın İsrail ordusu tarafından sıkı bir sansüre tabi tutulduğunu belirtti.
Pazartesi günü Hizbullah, Tel Aviv, Hayfa ve işgal altındaki toprakların diğer bölgelerindeki askeri mevzileri cerrahi bir hassasiyetle hedef alarak Siyonist varlığa karşı 51 rekor operasyon gerçekleştirdi. Böylece rejim, Lübnan'a karşı savaşı sürdürmenin Hayfa'yı Kiryat Şimona'nın (ya da Kiryat Şimona'dan geriye ne kaldıysa) kuzey yerleşimine dönüştüreceğini fark etti.
Lübnan İslami Direnişi Hayfa'yı öyle bir bombaladı ki, İsrail medyasının bile itiraf ettiği gibi, Siyonist işgalin sanayi merkezi karanlığa gömüldü.
Hizbullah daima, rejimi ateşkese zorlamak için askeri baskı kullanarak ülkesinin egemenliğini korumayı ve İsrail'in sivillere yönelik hava saldırılarını durdurmayı amaçladı. Lübnan İslami Direnişi, Umm el-Raşraş (Eylat) gibi şehirleri hedef alarak işgal altındaki Filistin'in 150 kilometre derinliğine füzeler fırlatmaya başladığında, bunun etkileri Washington’da güçlü bir şekilde hissediliyordu, üstelik Beyrut'a yönelik Siyonist hava saldırılarına karşılık olarak Tel Aviv'in ticari merkezine yönelik çok sayıda başarılı bombalama kampanyası Netanyahu ve suç ortaklarının beklediği bir şey de değildi.
Netanyahu'yu beyaz bayrak sallamaya ve Lübnan direnişine teslim olmaya zorlayan şey, Hizbullah'ın Siyonist işgal altındaki Filistin şehirlerinde yarattığı hasardır.
Bu 60 günlük ateşkes -eğer devam ederse- 2006'daki Lübnan savaşından sonra BM Güvenlik Konseyi'nin aldığı ve Hizbullah'a ağır silahlarını Litani Nehri'nin gerisine taşıması çağrısında bulunan 1701 sayılı karara dayanıyor. İroniktir, Hizbullah'ın Litani Nehri ile Lübnan sınırı arasında hiç ağır silahı yok. Tüm füzeleri, roketleri ve insansız hava araçları Litani'nin arkasından fırlatılıyor. Hizbullah savaşçıları Lübnan sınırındaki kasaba ve köyleri terk etmeyecekler çünkü burası onların evi, toprağı. Tam da bu nedenle, 250 bin İsrailli yerleşimci yakın zamanda kuzeye geri dönmeyecek.
1701 sayılı karar aynı zamanda Siyonist rejime Lübnan topraklarından çekilme çağrısında bulunmaktadır ki bunu yapmamıştır. Örneğin Gacar köyü ya da Şebaa çiftlikleri hala rejim tarafından işgal altında. Esasında, Netanyahu boşa kürek çekiyor. Rejime yeniden güvenlik sağlamaya çalışacak olan Lübnan ordusunun ulusal bir ordudan ziyade bir polis gücü olduğunu ve yerleşimcileri Hizbullah'tan korumayacağını biliyor.
Gazze'de soykırım yapan ve yüzde 70'i çocuk ve kadın olmak üzere 44 binden fazla Filistinliyi öldüren rejim için gerçekten utanç verici bir yenilgi oldu. Bu savaştan zaferle çıkan tek taraf direniş olmuştur. Netanyahu'nun iddia ettiği gibi ABD destekli Siyonist ordu İslami Direnişi gerçekten yenmiş olsaydı, ordusu 60 günlük ateşkes ilan etmek yerine savaşa devam ederdi.
Netanyahu'nun savaş kabinesi bakanları bile bunun bir yenilgi olduğunu kabul ediyor. Terör Bakanı Itamar Ben-Gvir X'te yaptığı paylaşımda anlaşmayı “tarihi bir hata” olarak niteledi ve şöyle yakındı:
“Bu bir ateşkes değil. Bu, sessizliğe karşılık sessizlik kavramına geri dönüş. Bunun nereye varacağını zaten gördük. Bu anlaşma savaşın amacına, yani kuzeyde yaşayanların güvenli bir şekilde evlerine dönmelerine hizmet etmiyor.”
Soykırımcı manyak, Lübnan ordusuyla yapılan bir anlaşmanın “buz üzerinde yapılan bir anlaşma” olduğunu da sözlerine ekledi.
Merhum Hizbullah Genel Sekreteri Şehit Seyyid Hasan Nasrullah'ın uyardığı gibi, son iki ay içinde Siyonist askerler Lübnan'a dikey olarak girdiler, yatay olarak çıktılar.
Hizbullah savaşçıları karşısında İsrail birlikleri, tarihe tüm başarısız işgal girişimlerinin anası olarak geçecek bu olayda Güney Lübnan'da on metreyi kontrol edemedi. Temmuz 2006'daki savaşta bile Siyonist ordu Güney Lübnan'a girmeyi ve Hiyam gibi Lübnan sınır kasabalarını geçici olarak işgal etmeyi başarmıştı. Bu kez yaralı ve bitkin Siyonist askerlerin çığlıkları, topraklarında elit Siyonist piyadelerle göğüs göğüse savaşma fırsatını sadece memnuniyetle karşılamakla kalmayıp bunun hayalini kuran Hizbullah savaşçıları tarafından duyulabiliyordu.
Şehit Seyyid, son konuşmasında, hiçbir askeri çabanın Hizbullah'ın Gazze'deki kadın ve çocuklara destek cephesini sona erdirmeyeceği sözünü verdi. Ve öyle de oldu.
Siyonistler ateşkes için pazarlık yapmak zorunda kaldı. Lübnan'daki ateşkesi Gazze'deki ateşkes izleyecektir zaten her ikisi de birbiriyle bağlantılı.
Hizbullah bir kez daha çocuk katili rejimle girdiği savaştan galip çıktı. Bu zafer 2006'daki zaferden daha önemli çünkü liderleri ve askeri komutanları şehit edilen Hizbullah dünyayı bir kez daha şaşırttı: Hangi askeri uzman Lübnan direnişinin on gün içinde tüm liderlerini ve komutanlarını değiştireceğini ve savaşı Tel Aviv'in kalbine taşıyacağını hayal edebilirdi?
Eğer ateşkes bozulursa Hizbullah işgal altındaki Filistin kentlerini yeniden vurma fırsatını kaçırmayacaktır. Lübnan sınırında iki aydan kısa bir süre içinde yaklaşık bin 300 Siyonist asker öldürüldü ve yaralandı. Siyonist askeri üslere yönelik bombardımanlarda çok daha fazlası ortadan kaldırıldı ya da etkisiz hale getirildi. İsrailli generaller askerlerine önümüzdeki 60 gün içinde Güney Lübnan'a girme talimatı verirse, bu askerler Hizbullah için hedef tahtası olacak.
Netanyahu için ABD ve Fransa'ya ateşkesle imdada yetişmeleri için yalvarmaktan başka bir yol kalmadı.
İşgal rejiminin başı kısa bir süre önce kendi yatak odası bir Hizbullah insansız hava aracı tarafından yok edilmişken ve komutanlarının güvenli evleri bombalanmışken İsrailli yerleşimcileri güvende tutamaz.
Kuzeydeki yasadışı Siyonist yerleşimlerin belediye başkanları, yerleşimcilerin Lübnan direnişinden korktukları için geri dönmeyeceklerini zaten açıkça belirttiler. Yerleşimci liderleri Ben-Gvir ve diğer Siyonist yetkililer korosuna katılarak bunun aslında ne büyük bir yenilgi olduğunu kabul ettiler.
Yenilenlerin kabullenişleri aynı zamanda sözde Arap ve İslami yöneticiler arasında sadece bir avuç insanın Siyonist rejimi ve onun sömürgeci işgalcilerini geceleri uyutamadığının da bir kanıtıdır.
Hizbullah Allah'ın seçilmiş partisidir ve inancına verdiği sözü ve Lübnan halkını güvende tutma ve Gazze'deki mazlum halkı tüm gücüyle savunma vaadini yerine getirmiştir.
Bugün sadece bir taraf evlerine dönüyor ve sadece bir taraf kutlama yapıyor; o da Güney Lübnan.
Çeviri: YDH