İsrail, Güney Suriye’deki işgalini genişleterek, bölgeyi Batı Şeria’ya benzer bir kontrol altına alma sürecine girmiş durumda. Tarım arazilerinin tahribatı, ev yıkımları ve güvenlik önlemleri, yerli halkın göç etmesine neden olurken, HTŞ rejimi bu gelişmelere karşı sessiz.
YDH - İsrail’in Güney Suriye’de tampon bölgeyi, içindeki şehirler, kasabalar ve stratejik tepelerle birlikte işgal etmesinin ardından, rejim güçleri Deraa kırsalına kadar ilerleyip Yermuk Havzası ve tatlı su kaynaklarını kontrol altına aldı.
Bu gelişmelerle birlikte İsrail, kendini “fiili otorite” olarak kabul ettirmeye başladı.
Bu kapsamda, özellikle Kuneytra’daki Baas kenti belediye binasında bir merkez açarak, yerel halkla daha geniş iletişim kanalları kurmaya yönelik adımlar attı.
Batı Deraa kırsalındaki yerel kaynaklar, el-Ahbar gazetesine verdikleri demeçlerde, İsrail’in bölgede düzenlenen işgal karşıtı protestolar sonrası işgalin sona erdirilmesine yönelik taleplerin önüne geçmek amacıyla farklı yöntemlere başvurduğunu belirtti.
Kaynaklara göre, İsrailli yetkililer, yerli halka tarım alanlarında çalışmaya dönmeleri gerektiğini bildirdi.
Bu talimatın, İsrail’in devam eden ablukası nedeniyle ciddi zarar gören çiftlikler ve tarlalarla ilgili şikayetlerin ardından geldiği ifade edildi.
Buna rağmen Siyonist rejim güçleri ev baskınlarını sürdürerek, direnişle bağlantılı olduğunu iddia ettiği kişileri aramaya devam ediyor.
İsrail’in askeri operasyonlarının yanı sıra, ağır iş makineleriyle bazı tepeleri düzleştirdiği, toprak setler oluşturduğu ve bölgeye gözetleme kameraları, casus cihazlar ve iletişim ekipmanları yerleştirdiği gözlemlendi.
Kaynaklar, bölgedeki koşulları Batı Şeria’daki duruma benzeterek, bu girişimlerin gelecekte bölgenin doğrudan veya dolaylı kontrol altına alınmasına yönelik bir altyapı hazırlığı olduğunu ifade etti.
İsrailli yetkililer, halka, “emirleri yerine getirip belirli aralıklarla uygulanan sokağa çıkma yasaklarına ve silah teslimi talimatlarına uymaları halinde kendilerine dokunulmayacağı” yönünde güvence verdi.
Fakat, özellikle Batı Dera’daki Yermuk Havzası’nda bulunan pek çok köy ve kasabada halk, gözaltı veya şiddete maruz kalma korkusuyla sürekli göç ediyor.
Son iki gün içinde, güney Suriye’de bazı ev ve binaların sistematik şekilde yıkılmasının hızlanması, İsrail'in işgalinin daha da genişlemesi olasılığına dair endişeleri artırdı.
Bu durum, bölgede hiçbir uluslararası gücün bulunmaması ve siyasi girişimlerin İsrail’i durdurmada başarısız kalmasıyla daha da kritik bir hal aldı.
Kuneytra’daki kaynaklar, İsrail güçlerinin Rafid kasabasındaki bazı evleri, civardaki küçük çiftlikleri yıktığını ve tarlaları tahrip ederek ağaçları kökünden söktüğünü belirtti.
Bu kasaba sakinlerinin hiçbir siyasi ya da askeri faaliyete katılmadıkları özellikle vurgulandı.
Beşşar el-Esed hükümetinin düşmesiyle birlikte İsrail, Suriye topraklarında derinlemesine ilerleyerek, bazı bölgelerde 20 kilometrekareyi aşan alanları ve stratejik Şeyh Dağı zirvesini ele geçirdi.
Bu süreçte, Birleşmiş Milletler barış gücünün devrede olmaması dikkat çekti.
Öte yandan, Şam’daki Heyet Tahrir eş-Şam rejimi, ülkenin yeni çatışmaları kaldıramayacağı gerekçesiyle, Güney’de yaşananlara mesafeli duruyor ve siyasi çözüm yollarına bel bağlamış durumda.
Fakat bu girişimler, İsrail’in işgal politikalarını dizginlemekte şu ana kadar başarısız oldu.