İsrail, Gazze ateşkesi konusunda Trump’ı mı dinleyecek?

img
İsrail, Gazze ateşkesi konusunda Trump’ı mı dinleyecek? YDH

İsrail ile Filistin direnişi arasındaki ateşkes anlaşmasının geleceği belirsizliğini koruyor. Trump yönetimi, anlaşmanın iki aşamalı olarak uygulanmasını ve kalıcı bir ateşkese geçilmesini desteklerken, Siyonist rejim içindeki bazı gruplar savaşın yeniden başlamasını savunuyor.




YDH - İsrail, Filistin direnişiyle varılan ateşkes anlaşmasının sekteye uğrama ihtimalini göz ardı etmiyor.

Bu durum, sadece birkaç gün içinde görüşülmesi planlanan ikinci aşama müzakereler için değil, aynı zamanda ilk aşama için de geçerli.

İsrail'deki bazı kesimler, anlaşmanın her iki aşamasının da uygulanması ve böylece kalıcı bir ateşkese ulaşılması gerektiğini düşünüyor. Zira ne savaş ne de diğer alternatifler, 7 Ekim sonrasında ilan edilen hedeflere ulaşılmasını sağlayabilir.

Bu hedefler arasında, Gazze'deki Hamas yönetiminin devrilmesi ve örgütün tamamen ortadan kaldırılması öne çıkıyor.

Diğer taraftan, bazı İsrailli gruplar savaşın yeniden başlatılması gerektiğine inanıyor. Onlara göre, savaşın devam etmesi, hedeflere ulaşılamasa bile, İsrail için herhangi bir alternatiften daha iyi.

Savaşın yeniden başlaması, Gazze'nin işgal edilmesi, Filistinlilerin bölgeden çıkarılması ve ardından yerleşimcilerin bölgeye yerleştirilmesi gibi sonuçlar doğurabilir.

Bu iki görüş arasındaki çekişme dikkat çekerken, Tel Aviv'de yaygın olan kanı, anlaşmanın ilk aşamasının tamamlanıp tamamlanmayacağına ve ikinci aşamanın şartlarının belirlenmesine ABD-İsrail müzakerelerinin karar vereceği yönünde.

Bu bağlamda, ABD Başkanı Donald Trump'ın yönetimi, anlaşmanın her iki aşamasının da gecikme veya engelleme olmaksızın uygulanmasını ve ardından Gazze'de kalıcı bir ateşkese geçilmesini talep ediyor.

Bu süreç, Trump'ın masasındaki projelerin önünü açabilir. Özellikle Suudi Arabistan ve ABD'nin bölgedeki diğer müttefiklerinin de dahil olduğu daha geniş bir bölgesel düzenin oluşturulması hedefleniyor.

Bu tür bir ittifakta İsrail'in öncelikli bir konumda olması planlanıyor. Fakat, İsrail'in iradesi ABD'ninkinden farklı görünüyor.

İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu'nun şahsi çıkarlarının (yolsuzluk davaları) açıkça ön planda olduğu ve koalisyon ortaklarının Gazze ile Batı Şeria'da aşırı ideolojilerini uygulama çabaları, savaşın yeniden başlatılmasını en uygun seçenek olarak görmelerine neden oluyor.

Zira alternatifler, hükümetin dağılmasına ve bu çıkarların gerçekleşme şansının yok olmasına yol açabilir.

Her halükârda, önümüzdeki süreç bu iki eğilim arasındaki dengeye bağlı olacak. Ancak yaygın kanı, ABD'nin, özellikle de mevcut yönetimin iradesinin, olayların gidişatını belirleyeceği yönünde.

Bu kapsamda, Washington, Trump'ın Orta Doğu özel temsilcisi Steve Witkoff'un yakında Gazze'yi ziyaret ederek anlaşmanın uygulanmasını denetleyeceğini önceden duyurdu. Bu denetim, İsrail ordusunun bölgeden çekilmesini de kapsıyor.

İsrail medyasında yer alan sızıntılara göre, "Trump ekibiyle görüşen kişiler, ABD yönetiminin niyetlerinin son derece ciddi olduğu izlenimine kapıldı."

Bu durum, İsrail'deki açıklamalar ve sızıntılar ne olursa olsun, dikkate değer bir işaret olarak görülüyor.

Ayrıca, İsrail Başbakanı'na yakınlığıyla bilinen Stratejik Planlama Bakanı Ron Dermer, Knesset'te yaptığı bir konuşmada, "Gazze'de Hamas'a alternatif bir yönetim bulma konusunda oldukça iyimser" olduğunu belirtti. Dermer, İsrail'in bu konuda ABD ve bölgedeki diğer güçlerle çalıştığını söyledi.

İsrail medyası, Dermer'in yakın zamanda Birleşik Arap Emirlikleri'ni ziyaret ettiğini ve bu ziyaretin, savaş sonrası Gazze'deki düzeni sağlama çabalarının bir parçası olduğunu bildirdi.

Dermer'in "olağanüstü" olarak nitelendirilen bu açıklamaları, savaşın sona ermesinin artık kabul edilmiş bir gerçek olduğuna işaret ediyor.

Ateşkes anlaşmasının ilk aşamasının uygulanmaya başlamasıyla birlikte, savaşın yeniden başlamasını engelleyen veya en azından zorlaştıran faktörler de ortaya çıktı.

Bunlar, sadece Filistinlilerin Gazze'nin kuzeyine dönmesini veya İsrail birliklerinin stratejik noktalardan çekilmesini öngören anlaşma maddeleriyle sınırlı değil.

Aynı zamanda, anlaşmaya paralel olarak İsrail'deki güvenlik ve askeri kurumlardan bir dizi istifa yaşandı. Genelkurmay Başkanı ve Güney Bölge Komutanı'nın da aralarında bulunduğu bu istifaların, Hava Kuvvetleri ve Deniz Kuvvetleri komutanları ile Şin Bet başkanı gibi üst düzey isimlere de yayılması bekleniyor. Bu durum, savaşın yakın zamanda yeniden başlatılması ihtimalini zayıflatıyor.

Ancak en etkili faktör, ABD tarafından, özellikle de Trump'ın tutumu. İsrail medyasında yer alan bir değerlendirmeye göre, Trump, "İsrail'e karşı, Demokrat Başkanlar Joe Biden ve Barack Obama'nın kibar protesto ve taleplerinden tamamen farklı bir otorite uyguluyor."

Bunun yanı sıra, Netanyahu ile Trump arasındaki kişisel dostluğun, Trump'ın ilk başkanlık döneminde olduğu gibi devam etmeyeceğine dair işaretler var. Bu da İsrail Başbakanı'nın ABD Başkanı'na yönelik "rica ve taleplerinin" eskisi kadar etkili olmayacağı anlamına geliyor.

Bu nedenle, öncelikle kendi çıkarlarını gözeten Netanyahu, Trump'ın talepleri ile koalisyon ortaklarının beklentileri arasında bir denge kurmak zorunda kalacak. Eğer iki tarafı da memnun etmenin imkânsız olduğu bir durum ortaya çıkarsa, Netanyahu'nun ABD'nin isteklerine uyma ihtimali daha yüksek görünüyor.

En makul tahminlere göre, aşırı sağcılar bile –açıkça kabul etmeseler bile– Trump'ın tutumuna uyum sağlamak zorunda kalabilir. Zira Netanyahu hükümetinin devam etmesi, Faşist ideolojinin ana hedefi olan Batı Şeria'daki yerleşim projesi için, hükümetin dağılmasından daha iyi bir seçenek olabilir.

Nitekim, Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, ateşkes anlaşmasına karşı olmasına rağmen koalisyonda kalmayı tercih ederek, ideolojik çıkarlarının kişisel tercihlerinden daha önemli olduğunu gösterdi.

Bu tutum, aşırı sağdaki diğer bir isim olan Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir'in popülist kararlar alarak partisi Yahudi Gücü ile hükümetten çekilme tercihinden farklı bir yaklaşım sergiliyor.

Sonuç olarak, tüm bu gelişmeler, Gazze'deki esir takası anlaşmasının tamamlanması ve kalıcı bir ateşkese ulaşılması ihtimalini güçlendiriyor.

Fakat bu süreç, engeller, zorluklar ve taahhütlerin tam olarak yerine getirilmesindeki gecikmelerle birlikte ilerleyebilir. Diğer taraftan, savaşın yeniden başlaması ihtimalini destekleyen bazı nedenler de var. Ancak bu görüş, mevcut koşullar altında daha zayıf ve daha az makul görünüyor.