Lübnan'da Filistin Halk Kurtuluş Cephesi-Genel Komutanlık (FHKC-GK) ve Fetih el-İntifada örgütü, askeri mevzilerini Lübnan ordusuna teslim etti. FHKC-GK Lübnan sorumlusu Ebu Kifah Gazi, mevzi tesliminin bir uzlaşma olduğunu ve Lübnan ordusu ile tam mutabakat içinde gerçekleştiğini belirtti.
![](https://ydh.com.tr//images/logo2.png)
YDH - Lübnan sahasında, Filistin Halk Kurtuluş Cephesi-Genel Komutanlık (FHKC-GK) ve Fetih el-İntifada örgütünün mülteci kampları dışındaki askeri mevzilerini Lübnan ordusuna teslim etmesi konusu öne çıktı.
Bu adım, genel bölgesel bağlamdan ayrı düşünülemez. Suriye'de Beşşar el-Esed hükümetinin düşüşünden sonra Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) rejimi, Filistinli grupların liderliği ile ilk toplantılarını Yermuk mülteci kampında gerçekleştirdi.
El-Ahbar’a göre, o toplantıda konuşulanlar kesin, kararlı ve hızlıydı: "Filistinlilerin silahlarına bundan sonra izin verilmeyeceğini anlamalısınız. Ağır silahları teslim edin ve Suriye'deki herhangi bir yerdeki tüm askeri karargâhları ve kampları boşaltın. Merkezlerden çıkmayan unsurlarla hafif silahları muhafaza edin," denildi.
Gazeteye konuşan kaynaklar, Filistinlilerin Lübnan'daki silahları konusundaki kararın sadece içsel bir karar olmadığını, aksine "bölgesel ve uluslararası faktörlerin" etkisi altında olduğunu belirtiyor.
Kaynaklar, farklı arka planlara sahip bazı Filistinliler ve Lübnanlılar arasında, düzensizlikten veya silahların rastgele kullanımından duyulan rahatsızlık nedeniyle bu silahların kontrol altına alınması yönünde içsel bir istek olduğunu da ekliyor.
Ancak kaynaklar, Suriye'nin aksine, Lübnan'da "direnişin Filistinlilere hâlâ askeri destek sağladığını" belirtiyor. Filistinli gruplar ise bu silahın mülteci kampları içinde "anarşi çıkarmak veya gerilim noktaları yaratmak için kullanılmadığını" vurguluyor.
Donald Trump'ın Lübnan ziyaretini mülteci kamplarının silahtan arındırılması ve Hizbullah'ın ortadan kaldırılması şartına bağlayan vizyonu göz önüne alındığında, bu ziyaretin gerçekleşme ihtimali ne kadar yüksek?
Özellikle Hizbullah'ın etkili bir direniş hareketi ve Lübnan dokusunun ayrılmaz bir parçası olduğu ve Filistin davası veya Filistin halkının haklarını ilgilendiren herhangi bir konuda taviz vermediği düşünüldüğünde konunun önemi artıyor.
Lübnan'daki Filistinlilerin durumunu yeniden şekillendirecek yeni bir senaryo ile mi karşı karşıyayız? Sürekli ABD ve İsrail baskıları altında bu dönüşümler nasıl okunabilir?
Filistin Halk Kurtuluş Cephesi-Genel Komutanlık Siyasi Büro Üyesi ve Lübnan Sorumlusu Ebu Kifah Gazi, askeri mevzilerin teslim sürecinin bir yıldan uzun bir süre önce başladığını dile getiriyor.
Ebu Kifah Gazi, Cebel Lübnan vilayetindeki Damur mevziinin o dönemde ilgili makamlarla tam koordinasyon içinde teslim edildiğini ve bunun İsrail saldırganlığının Lübnan'a yayılmasından önce gerçekleştiğini ifade ediyor.
Aynı uzlaşmacı ruhla, Filistin mülteci kampları dışındaki tüm askeri mevzilerin yakın zamanda teslim edildiğini belirten Gazi, Cephe ile Lübnan ordusu arasındaki "iyi ilişkiye" övgüde bulunarak, askeri mevzilerin tesliminin Lübnan askeri kurumu ile tam mutabakat içinde gerçekleştiğini açıkladı.
Ebu Kifah, bu sürecin herhangi bir tarafın baskısı sonucu veya 1701 sayılı uluslararası kararın uygulanması konusunda bir uzlaşma sonucu olmadığını, aksine Lübnan devleti ile yapılan bir anlaşma çerçevesinde gerçekleştiğini vurguluyor.
"Bu devlette yaşadık ve yasalarına ve düzenlemelerine saygı duyuyoruz. Hiçbir zaman dışına çıkmadık. Bu süreci düzenlemek için ilgili makamlarla toplantılar yapıldı ve teslimat sorunsuz ve sakin bir şekilde gerçekleşti," diyen Ebu Kifah, "Bu konunun tamamen Lübnan-Filistin meselesi olduğunu ve uluslararası veya bölgesel tarafların, hatta yerel siyasi tarafların herhangi bir müdahalesinin olmaması gerektiğini düşünüyoruz," ifadesini kullandı.
Filistinli direniş örgütlerinin mülteci kamplarındaki silahlarının geleceği konusunda Ebu Kifah, FHKC-GK ile silah teslimi konusunun henüz resmi olarak gündeme gelmediğini belirtiyor.
Ebu Kifah, mülteci kamplarının tüm Filistin halkını ve tüm Filistinli grupları içerdiğini vurgulayarak, bu dosya hakkındaki herhangi bir tartışmanın kapsamlı bir Filistin vizyonu çerçevesinde ve dış müdahaleler olmaksızın Filistinliler tarafından ele alınması gerektiğini ifade ediyor.
Ebu Kifah, bu mevzilerin teslim edilmesinin FHKC-GK'yı ne yakın ne de uzak vadede etkilemeyeceğini düşünüyor.
Filistin davasının "Filistin topraklarının tamamı özgürleştirilene kadar devam edeceğini" vurgulayan Ebu Kifah, "Biz Lübnan'da bulunan bir Filistin örgütüyüz, ancak asıl rolümüz Filistin'de ve düşman orada bulunuyor. Gerçek çatışma alanının olduğu Gazze ve Batı Şeria'daki direniş gruplarının yanındayız," diye konuştu.