Güney Lübnan'da halk, 26 Kasım'daki ateşkes ilanından bu yana üçüncü kez sınır bölgelerine geri döndüler. İsrail'in bazı bölgelerdeki işgalini sürdürmesine rağmen, halk topraklarını geri almanın sevincini yaşıyor. Lübnan hükümeti, toprakların tamamen kurtarılması için diplomatik yollar ararken, direnişin bu konudaki kararı ertelenmiş durumda.

YDH - 26 Kasım'da ilan edilen ateşkesin ardından güney Lübnanlılar, neredeyse tamamen kurtarılmış olan sınır kasabalarına üçüncü kez geri döndüler.
Bu üçüncü geri dönüş, İsrail'in 26 Ocak'ta sona eren 60 günlük süreyi uzatmasının ardından gelen tahliye süresinin bitimiyle dün gerçekleşti.
İsrail güçleri, bazı bölgelerde toprak tutmaya devam ederek, hala işgal altında tuttukları sınır kasabalarından çekildiler.
Doğu kesimindeki kasabalar bu geri dönüşü büyük bir coşkuyla kutladılar.
Önceki geri dönüşlerin aksine, Vezzani, Adeyse ve Kefr Kila, kasabalarına zaferle giren ve gün boyunca güven içinde kalan sakinlerine kavuştu. Bazı kişiler daha önce gizlice girmiş ve ateş altında kalmışlardı.
Markaba, Hula, Meys el-Cebel ve Blida halkı ise, 60 günlük sürenin sonunda kasabalarına girerken şehit düşenlerin kanları üzerinde üçüncü kez geri döndüler.
Yaklaşık iki hafta önce İsrail işgalinden kurtulan ve ordunun konuşlandığı Ayterun, son saldırılarda hayatını kaybeden ve dışarıda defnedilen 84 şehidinin toplu mezarını hazırlamakla meşguldü.
Aytarun'un kurtuluş sevinci, İsrail güçlerinin Yarun ve Marun er-Ras arasında bulunan Cebel el-Bat ve Cel ed-Deyr'de kalmasıyla gölgelendi.
Ayterun'un komşuları olan Marun er-Ras halkı, İsrail güçlerinin ateşkesin ardından son üç ayda gerçekleştirdiği yıkım ve patlatma çalışmaları nedeniyle haritası değişen kasabalarına geri döndüler.
Marun Ovası, Avivim yerleşim yerine (işgal altındaki Saliha kasabası) kadar uzanıyordu ve güvenlik önlemleri nedeniyle halkın dikenli tellere yaklaşması engellendiği için adeta tampon bölgeye dönüştü.
Aynı önlemler, Rumeyş'in yakınındaki Yarun Ovası ve Katmun Vadisi'ne de uygulandı.
Yaklaşık bir ay önce kurtuluşunu tamamlayan batı kesimindeki kasabalarda ise, Nakura'nın yakınınıdaki el-Labbune tepeleri ile Ramiye ve Marvahin arasındaki Cebel Blat hala işgal altında bulunuyor.
Lübnan ve İsrail arasındaki ateşkes anlaşması dün yürürlüğe girdi ve İsrail'in Nakura ve Şebaa arasındaki beş stratejik tepeyi işgal altında tutma ısrarı nedeniyle geleceği belirsiz yeni bir aşama başladı.
Direnişin bu işgale nasıl karşılık vereceği konusundaki kararı, Seyyid Hasan Nasrullah ve Haşim Safiyuddin’in pazar günü yapılacak cenaze törenlerinin sonrasına ertelenirken, "Lübnan'ın resmi" tutumu, toprakları kurtarmak için diplomasiye başvurmak ve "İsrail'in ihlallerini ele almak ve İsrail'i uluslararası sınırlara derhal çekilmeye zorlamak için gerekli önlemleri almasını talep etmek üzere 1701 sayılı kararı onaylayan Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne başvurmak" şeklinde oldu.
Bu karar, Cumhurbaşkanı Jozef Aun, Nebih Berri ve Nevaf Selam'ın son gelişmeler üzerine Baabda Sarayı'nda yaptıkları acil toplantı sonrasında alındı.
El-Ahbar gazetesinin haberine göre toplantının ardından yapılan açıklamada, "27 Kasım 2024 tarihli bildiride belirtilen Lübnan askeri teknik komitesi ve üçlü mekanizma aracılığıyla çalışmalara devam edilmesi ve bildirinin tam olarak uygulanması" gerektiği vurgulandı.
Açıklamada ayrıca, "İsrail'de tutulan Lübnanlı esirlerin serbest bırakılması için uluslararası gözlem komitesi ve Uluslararası Kızılhaç ile müzakerelere devam edilmesi" çağrısında bulunuldu.
ABD, esirlerin tahliye süresinin dün sona ermesiyle serbest bırakılacağını teyit etmişti.
Baabda'dan yapılan açıklamada, "Lübnan devletinin tüm ulusal haklarına ve topraklarının tamamı üzerindeki egemenliğine bağlılığı ve Lübnan'ın İsrail’in geri çekilmesini sağlamak için gerekli tüm araçları kullanma hakkı" kaydedildi.
Bu, Başbakan Nevaf Selam hükümetinin bakanlık açıklamasını işgale karşı herhangi bir direniş formülünden arındırmasının ardından Meclis Başkanı Berri tarafından da vurgulandı.
Bugünden itibaren, İsrail’in tutumu sadece Litani'nin güneyinde değil, tüm Lübnan'da izlenecek.
Ateşkesin başından beri Lübnan'ı havadan ve karadan tamamen kuşatan ve Beyrut havaalanına uçuşları engelleme noktasına kadar varan bir abluka uygulayarak Hizbullah'a para transferini engellemeye çalışıyor.
Sahada ise, Adeyse ve Kefr Kila arasındaki mesafe, araba ile en fazla iki dakika sürerken, Kefr Kila'ya kuzey tarafından girmek artık Hırdali üzerinden Deyr Mimas veya Tel el-Nahas'a doğru dolanmayı gerektirdiği için çok daha uzun sürüyor.
İsrail ordusunun çekilmesi için uzatılan sürenin dün sona ermesiyle birlikte, Kefr Kila iç mahalleleri kurtarılmasına rağmen iki girişini kaybetti.
İşgal güçleri, Adeyse'den geçen yolu, Misgav A'am mevkiine bitişik olan ve saldırıdan önce Lübnan ordusunun merkezi olan el-Sağra bölgesindeki beton duvarlar ve molozlarla kapattı.
Kapanan yol, Kefr Kila duvarı ve dikenli şeritle birlikte, Mettula yerleşim yerinin karşısında, Hıyam ve Vezzani ovalarının kesiştiği Hımamıs tepesine kadar uzanıyor.
Bazı kesimlerde yol, Adeyse ve Kefr Kila'nın eteklerinden molozlarla ayrılırken, diğer bölümlerde dikenli teller ve beton duvarlarla ayrılıyor.
Yol boyunca dün herhangi bir İsrail hareketliliği gözlenmedi. Adeyse ve Kefr Kila halkı için işgal altındaki bir bölge, İsrail ve ateşkesi denetleyen komite için ise tampon bölgeydi.
Askeri hareketlilik, işgal altındaki topraklardaki duvarın arkasında ve el-Abbara bölgesindeki duvarda bir inşaat çalışması olarak tespit edildi.
Bir kaynak, el-Ahbar'a verdiği demeçte, "Adeyse bulvarı, Kefr Kila duvarı ve Mettula yolu, İsrail'in beşli komiteden, Misgav A'am, Kiryat Şimona ve Mettula yerleşimlerine hakim tepelerde güvenlik düzenlemeleri yapma ve ordu ile UNIFIL'in konuşlanmasını sağlama bahanesiyle geçici olarak kestiği bir bölge," dedi.
Adeyse ve Kefr Kila içinde, halk İsrail’in geri dönüş sevincini bozmasına izin vermedi ve şehitlerin cesetlerini ve izlerini aramak için yıkılan mahallelere dağıldılar.
İşgal belirtileri, Hıyam-Vezzani yolunda, Siyonist rejim güçlerinin çekilmeyi reddettiği beş noktadan biri olan Hımamıs tepesinde de görüldü.
Vezzani halkı, kasabalarına ulaşmak için daha önce Hammams üzerinden el-Umra ve Serda'dan geçen en kısa yolu kullanırken, şimdi Hasbiya'daki Han pazarından el-Mari ve Ayn Arab'a doğru dolanmak zorunda kaldılar.
Bir diğer işgal ise, Markaba-Hula yolunda, Markaba kasabasının güney eteklerindeki el-Devavir bölgesinde görüldü.
Lübnan ordusuna ait bir zırhlı araç, UNIFIL'in Nepal birliğinin girişindeki yolun ortasına park edilmişti.
Yolun aşağısında, mevkinin arkasında, Hunin Vadisi'ne doğru, İsrail yoldan geçenlere doğru makineli tüfeklerini doğrultmuş iki Namer tankı konuşlandırmıştı.
Tüm bu alan, Hula'nın kuzey kesimindeki el-Abad mevkiinin eteğinde yer alıyor ve çevresinde barışı güçlerine ait bir mevki bulunuyor.
İsrail, kurtarılmış topraklarda bir kilometre derinliğinde bir askeri merkez kurmuş durumda. İsrail tankları ve araçları, Lübnan ordusuna ait bir gücün konuşlandığı yol boyunca dün hareket halindeydi.
Dün sabah, İsrail keskin nişancıları, Hula'dan Markaba'ya giden yolda seyreden bir sivil araca ateş açtı ve bu durum, ordunun yoldan geçenlerin yeni kurulan İsrail mevkiinin karşısındaki yolu kullanmasını engellemek için önlemler almasına neden oldu.
Öğleden sonra, denetleme komitesi tarafından gönderilen UNIFIL'in İspanyol birliğinden bir ekip geldi ve komitenin talebi üzerine İsrail merkezini teftiş etmek için güçten sorumlu subaydan geçmesini istedi.