Meys el-Cebel'de yıkımın bilançosu

img
Meys el-Cebel'de yıkımın bilançosu YDH

Lübnan'ın Meys el-Cebel kasabası, İsrail'in saldırıları sonucu büyük bir yıkım yaşadı. Halk, kayıplarına rağmen kasabalarına dönerek hayatı yeniden inşa etme kararlılığında.




YDH - 27 Kasım'daki ateşkes ilanından bu yana, Meys el-Cebel sakinleri, 8 Ekim 2023'te savaşın başlamasından bu yana İsrail’in kendilerini yerinden ettiği kasabalarına dönmeyi bekliyor.

Ateşkes anlaşmasını takip eden 60 günlük sürenin 27 Ocak'ta sona ermesinin ardından, bazı sakinler kasabanın batı tarafına girmeyi başardı ve merkeze metrelerce yaklaşarak geri döndüler.

Fakat, geçtiğimiz üç ay içinde İsrail'in mahalle ve evlere yönelik saldırıları, yıkım ve yakma eylemleri arttı.

Dün sabah, Meys el-Cebel halkı, işgal güçlerinin batı yönünden kapattığı yolun açılmasını beklemedi. Vadi es-Suluki'ye bağlanan toprak bir yoldan erkenden yola çıktılar.

İsrail’in tahrip ettiği yolların engebeli hâle gelmesiyle giriş zorlaştı. Ancak, kısa sürede kasaba, mahalle ve sokaklara dağılan insanlarla doldu.

Aynı zamanda, dozerler yollardaki molozları temizlemek için çalışıyordu. Yıkılan evinin yakınında oturan Ümmü Muhammed Haşfe, çocuklarının enkaz altında oyuncaklarını aramasını izliyordu.

El-Ahbar gazetesine konuşan Haşfe, "Önemli olan geri dönmemiz. Sevdiklerimizi kaybetmemize ve ömürlük birikimimizi yitirmemize rağmen, onurlu bir şekilde yaşayabileceğimize inanıyoruz. Bu, ancak verilen fedakârlıkların büyüklüğünü bilenlerin anlayabileceği bir duygu. Herkes biliyor ki, düşman kalmaya gücü yetseydi çekilmezdi," dedi.

Meys el-Cebel, Merceyun bölgesinin en büyük ikinci kasabası ve yaz aylarında nüfusu 15 bini aşıyor.

Halkın çoğu, büyük dükkanlar inşa eden ve 2000 yılında kurtuluştan sonra kasabalarını mobilya ve ev eşyaları üretim ve ticaretinde bölgenin önde gelen merkezlerinden biri hâline getiren çiftçi ve tüccarlardan oluşuyor.

Kasaba sakini Muhammed Şukayr'a göre, "Temmuz 2006 zaferinden sonra Meys el-Cebel, benzeri görülmemiş bir inşaat ve ticaret patlaması yaşadı."

Nüfusu 2008'de 18 binken 30 bini aştı ve konut sayısı yaklaşık 600'den 4800'e yükseldi. Kasabada 400'den fazla dükkan bulunuyor.

Muhtar Abdül Munim Şukayr, son savaş öncesinde Meys'te kışın yaklaşık 8 bin, yazın ise 15 bin kişinin yaşadığını ve 400'den fazla çiftçinin tüm hasatlarını kaybettiğini belirtiyor.

Sykes-Picot anlaşması, kasabanın 54 kilometrekarelik alanının yarısından fazlasını oluşturan, Hula Ovası'na bitişik kasabanın doğu topraklarından 30 bin dönümden fazlasını ayırdı.

Filistin'in işgal edilmesinden önce, Meysliler, Hayfa, Yafa, Taberiye, Kudüs, Yuşa, Kudüs ve Akka dahil olmak üzere Filistin şehirlerine göç ederek çalıştılar ve yaşadılar.

Daha sonra gaspçı rejimin kurulmasının ardından Filistinlilerle birlikte sürüldüler.

1948'den beri tekrarlanan saldırılara maruz kalan ve Siyonist çetelerin katliam ve sürgünleriyle karşı karşıya kalan kasaba halkı, Nebaa, Burc Hammud, Dura, Tel ez-Zaatar, Basta, Hendek el-Gamik ve Musaytibe gibi bölgelere göç ederek büyük ticari kuruluşlara dönüşmeden önce ev eşyaları satarak geçimlerini sağladılar.

Tüccar Muhammed Ammar, "Meysli tüccarlar, mobilya, halı ve ev eşyaları ticaretine odaklanarak dükkan açmada birbirlerine yardımcı oldular. Kurtuluş gelince, sınır kasabalarına geri dönerek kuruluşlarının büyük şubelerini açtılar," dedi..

Kasabanın ana yolu boyunca onlarca büyük dükkanın açılmasıyla Meys, sınır bölgesinin "ekonomi başkenti" hâline geldi.

Tüccar Hasan Kablan, "Daha önce Bekaa ve Trablus'tan mal getiren tüccarlar varken, şimdi Trablus ve Bekaa tüccarları toptancı ve perakendeci olarak Meys'e geliyor," diye belirtti.

Kablan, "Kasaba halkı, Temmuz savaşından sonra topladıkları tüm parayla kumar oynayarak sınırda kurumlarını ve evlerini inşa ettiler. Bugün, düşmanın tüm kurumları ve dükkanları yok etmesi, yolları, mahalleleri ve sokakları tahrip etmesinin ardından yıkılanları yeniden inşa etmek için fırsat bekliyorlar," ifadesini kullandı.

Muhtar Muhammed Şukayr, Meys'in son savaşta çoğu direnişçi olmak üzere 100'den fazla şehit verdiğini, kasabanın 4 binden fazla evinin neredeyse tamamen yıkıldığını, ayrıca Hula ve Blida kasabaları arasındaki ana cadde üzerindeki dükkan ve ticari kuruluşların, büyük mobilya fabrikalarının ve kasabanın beş camisinin de yıkıldığını söylüyor.

Yıkılmayan yerler ise düşman tarafından yakıldı. Şukayr, "Kasaba halkı geri dönmeye ve çadırlarda bile yaşamaya kararlı," diye konuştu.

Ancak Şukayr'ı korkutan, “fosfor bombalarının ve mermilerin neden olduğu ve neden olacağı hastalıklar”.

Şukayr, “Ekinleri ve binlerce ağacı yaktıktan sonra, etkileri yıllarca sürecek ve ev ve yeraltı kuyularında kalanların zehirlenmesine neden olacak," diye konuştu.