İsrail faktörü denklemi bozuyor: HTŞ-SDG anlaşması ertelendi

img
İsrail faktörü denklemi bozuyor: HTŞ-SDG anlaşması ertelendi YDH

Suriye'nin kuzeydoğusundaki bölgeler için HTŞ rejimi ve Suriye Demokratik Güçleri (SDG) arasında kapsamlı bir anlaşmaya varılması, bölgesel müdahaleler, ABD’nin askeri varlığının geleceği ve İsrail'in Dürzileri ve hatta Kürtleri koruma taahhütleri nedeniyle ertelendi.




YDH - Bölgesel müdahaleler, ABD’nin Suriye'deki askeri varlığının geleceğine dair belirsizlik ve İsrail'in Dürzileri ve hatta Kürtleri Şam'daki yeni rejimden koruma yönündeki taahhütleri nedeniyle, Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) rejimi ve Suriye Demokratik Güçleri (SDG), kuzeydoğu bölgeleri üzerinde kapsamlı bir anlaşmaya varmak için acele etmiyor gibi görünüyor.

Bu durum, HTŞ rejimindeki Milli Eğitim Bakanlığı'nın, Haseke vilayetindeki ilköğretim ve lise diploması öğrencilerine, haziran ve temmuz aylarında yapılması planlanan sınavlara girmek için diğer vilayetlere nakil başvurusunda bulunmalarını istemesiyle de ortaya çıktı.

Bu, hükümetin en azından önümüzdeki dört ay içinde Haseke dosyasını ve SDG'nin yönettiği diğer bölgeleri bitirme umudu taşımadığı anlamına geliyor.

HTŞ rejiminin lideri Ebu Muhammed el-Colani (yeni adıyla Ahmed eş-Şaraa) ile SDG Genel Komutanı Mazlum Abdi arasında iki ay önce varılan ilk mutabakatları tamamlamak üzere taraflar arasında ortak komitelerin kurulmasındaki gecikme, pek çok engelin olduğuna dair bir gösterge.

Bu engellerin çözümü aylar sürebilir ve tarafların iradesi olması halinde anlaşmanın imzalanması için birçok oturum yapılması gerekebilir.

Bu soğukluğun göstergelerinden biri de Kürtlerin, "ordu ve diyalog konferansının hazırlık komitelerinde ve Anayasa İlan Komitesi'nde tek renkli atamaların, Suriye'nin gelecekte çoğulcu ve demokratik olabileceğine dair iyi veriler sağlamadığını" doğrulaması.

Ayrıca, her iki tarafın ülkenin gelecekteki yönetim biçimi konusundaki farklılıkları da uzlaşmayı zorlaştırıyor.

HTŞ rejimi merkezi bir yönetim isterken, Kürtler idari özerklik temelinde bir yönetim talep ediyor.

Bu durum, yerel uzlaşmayı zorlaştırıyor ve özellikle ABD ile Türkiye arasında olmak üzere bölgesel ve uluslararası anlaşmaları gerektiriyor.

El-Ahbar'a konuşan SDG’ye yakın kaynaklar, "Suriye yönetiminin, Suriye'nin önemli bileşenlerini ülkenin tarihinde kilit öneme sahip komitelerden dışlayarak ve ordu da dahil olmak üzere tek bir rengi benimseyerek sergilediği davranışın, ülkenin yönetiminde tüm bileşenlerle ortaklık konusunda iddia ettiği açıklığı yansıtmadığını" belirtiyor.

Kaynaklar, "HTŞ rejiminin, Tişrin Barajı da dahil olmak üzere tüm bölgelerde ateşkes ilan etmesi ve ülkedeki kalıcı istikrarı tesis edecek uzlaşmalara varmak için toplumun tüm bileşenleri ve kesimleriyle diyalog ve müzakerelere oturması gerektiğini" talep ediyor.

Kaynaklar, "idari ademi merkeziyetin uygulanmasının her bölgenin ayrı ayrı isteklerini karşılayacağını, ülkenin coğrafi ve siyasi birliğini garanti edeceğini ve bölünme planlarının önünü keseceğini" savunarak, HTŞ’yi “SDG ile müzakereler konusunda bölgesel baskıları dinlememeye ve herkes için adil bir çözümü garanti edecek gerçek ve etkili diyaloglar yürütmeye" çağırdı.

Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, SDG'ye kendisini feshetme ve saflarında bulunan ve PKK’ya mensup Suriyeli olmayan yaklaşık 2 bin milisi sınır dışı etme çağrısını yineleyerek, "SDG'nin devam etmesine izin verilemez," dedi.

Fidan, açıklamalarında, "Şaraa hükümetine SDG ile başa çıkması için zaman tanındığını" belirterek, "Kürtlerin liderliğindeki silahlı kişilerin IŞİD'in dönüşünü engellemek için gerekli olduğu yönündeki anlatının çürütülmesi gerektiğini" vurguladı.

Fidan, "ABD'nin öncülük ettiği cepheye alternatif olarak cihatçılarla mücadele etmek için bölgesel bir ittifak geliştirme planına doğru ilerliyoruz," diyerek, "Türk kuvvetlerinin Suriye'nin kuzeyinde SDG tarafından yönetilen kampları ve hapishaneleri kontrol edebileceğini" ve "ABD Başkanı Donald Trump'ın Amerikan kuvvetlerini Suriye'den çekmesini umduğunu" ifade etti.

ABD'nin Suriye'den çekilme planı

Türkiye'nin bu açıklamaları, Kürt medyasının, ABD'nin şu anda güçlerini çekmeyi düşünmediğine dair SDG'ye güvence verdiğine dair bilgileri sızdırmasının ardından geldi.

Bu güvence, HTŞ rejiminin tutumunda emin olunana, azınlıkların haklarını koruyan kapsayıcı bir hükümet kurulana ve IŞİD hapishaneleri ve kampları dosyası güvence altına alınana kadar geçerli olacak.

Bu dosyanın çözülmesi, Washington'un Cumhurbaşkanı Beşşar el-Esed hükümetinin düşmesinden önce Suriye'den çekilmesi için kendine belirlediği tarih olan iki yıla kadar sürebilir.

El-Ahbar'a konuşan saha kaynakları, "Washington'un IŞİD'in kamplar ve hapishanelerden oluşan mirasıyla ilgili dosyaları sona erdirmek için yeterli bir süre olarak 2027'nin başlarında Suriye'den kapsamlı bir şekilde çekilme planı yaptığını" ortaya koyuyor.

Kaynaklar, "Esed hükümetinin düşmesinin ve Amerikan yönetiminin değişmesinin bu planların değişmesine yol açacak faktörler olduğunu" belirtiyor.

Kaynaklar, "Washington'un, HTŞ rejimiyle ilgili Tel Aviv'in endişelerini dinlemesi ve güneyde silahsızlandırılmış bir bölge kurma çabalarına katılması, Dürzileri ve belki de Kürtleri savunmak için çalışması halinde, güçlerini çekmek yerine Suriye'deki güçlerini iki katına çıkaracağı” görüşünde.

Bunun yanı sıra kaynaklar, HTŞ rejiminin “tutumunun ve Batılıların ve Amerikalıların Suriye konusunda Türkiye ile İsrail arasındaki gerginliği yatıştırma kabiliyetinin, Amerika'nın çekilmesini hızlandırıp hızlandırmayacağında belirleyici bir faktör olacağını" değerlendiriyor.