"Los Angeles polisi, göstericilerin sokağa adım atmadan önce bile her hareketini izlemek için modern dijital araçlarını kullandı. Buradaki sihirli araç Dataminr."

YDH - Amerika'da kolluk kuvvetleri, Dataminr gibi dijital gözetim araçlarını Filistin destekçisi barışçıl gösterileri izlemek ve engellemek için kullanıyor. Sosyal medya verilerini analiz eden bu sistem, yapay zeka ve insan müdahalesiyle protestoları önceden tespit edip polise bildiriyor. Bu, ifade özgürlüğünü savunduğunu iddia eden bir ülkede, teknolojinin muhalif sesleri susturmak için nasıl kullanıldığını gösteriyor.
Güvenliği korumak adına tasarlandığı varsayılan akıllı gözetim araçları, artık Filistin destekçisi göstericilere karşı kullanılıyor. Hikâye şöyle...
"Özgürlükleriyle övünen köklü demokrasinin" barışçıl protestoları izleyen, analiz eden ve ihbar eden bir sisteme dönüşmesinden daha ironik ne olabilir?
Aksa Tufanı operasyonunun ardından, İsrail'in Gazze'ye karşı yürüttüğü savaş makinesinin vahşetini protesto etmek için binlerce öfkeli ses Los Angeles sokaklarına döküldü.
Amerikan medyasına göre, protestolar tamamen barışçıldı; göstericiler "Filistin'e Özgürlük" ve "İşgale Son" yazılı pankartlar taşıyorlardı. Peki polis onların görüşlerini özgürce ifade etmelerine izin verdi mi?
Elbette hayır! Bunun yerine, Los Angeles polisi, göstericilerin sokağa adım atmadan önce bile her hareketini izlemek için modern dijital araçlarını kullandı.
Buradaki sihirli araç Dataminr: X, Facebook, Snapchat ve Telegram gibi sosyal medya platformlarından beslenen bir sosyal gözetim şirketi. Bu araç, Elon Musk'ın sahibi olduğu X platformuyla yakın işbirliği içinde çalışıyor.
Bu dijital muhbir sadece veri analizi yapmakla kalmıyor, aynı zamanda yaklaşan protestolar hakkında polisi doğrudan bilgilendiren çalışanlara sahip.
Evet, doğru okudunuz: Şirket çalışanları polis memurlarıyla telefonda konuşarak "Merhaba, Cumartesi günü bir protesto olacak!" diyorlar.
The Intercept sitesinin elde ettiği dahili kayıtlara göre, Los Angeles polisi Gazze ile ilgili protestoları ve Amerikan Anayasası tarafından korunan diğer siyasi faaliyetleri takip etmek için bu dijital aracı kullandı.
Uyarılar sadece devam eden protestoları kapsamakla kalmadı, gelecekteki gösteriler hakkında önceden bildirimler de içerdi.
Polis, Los Angeles'ın kendisindeki protestoların yanı sıra Chicago, New York ve Boston gibi uzak bölgelerdeki gösteriler hakkında da bilgilendirildi.
En az bir vakada, Dataminr çalışanı otomatik sistemler tarafından tespit edilmeyen bir protesto hakkında polisi doğrudan uyarmak için müdahale etti.
Kamusal verileri analiz etmek için yapay zeka aracı olarak pazarlanan Dataminr, özünde teknoloji kisvesi altında gizlenmiş bir istihbarat kolu.
Başka bir deyişle, vergi mükelleflerinin paraları, Amerika'nın eleştirdiği baskıcı rejimlerde olduğu gibi, kendilerine karşı kullanılan casusluk araçlarını finanse etmek için kullanılıyor.
Sadece yapay zekaya dayalı tarafsız bir teknik aracı olduğunu iddia etmesine rağmen, Dataminr'ın büyük ölçüde insan müdahalesine dayandığı ortaya çıktı.
12 Ekim 2023'te, şirketten bir hesap yöneticisi, Los Angeles'taki İsrail Konsolosluğu önünde 14 Ekim 2023'te planlanmış bir protesto hakkında, yerel bir üniversite profesörünün tweet'ine bağlantı vererek, üç Los Angeles polis memuruna "Bilginize" başlıklı bir e-posta gönderdi.
İroni şu ki, şirket kendisini tarafsız ve önyargısız bir yapay zeka aracı olarak pazarlarken, gerçek, Filistin destekçisi gösterileri açıkça hedef aldığını ortaya koyuyor.
Aşırı sağcı gruplar veya silahlı topluluklar için benzer uyarılar duymuyoruz. Daha da kötüsü, bu dijital gözetimi sahada doğrudan baskıcı eylemler izliyor. Toplu gözaltılar, protestocuların ve gösterileri kapsayan gazetecilerin gözdağı verilmesi kaydedildi.
Tweetleri Dataminr raporlarında toplanan gazeteci Talia Jane, durumu "polisin baskısını haklı çıkarmak için yanlış bir araç kullandığını" söyleyerek özetledi.
Fakat buradaki daha korkunç gerçek, bu aracın doğru olmasına bile ihtiyaç duymaması, zira gerçek amaç güvenlik değil, muhalif sesleri susturmak. En şaşırtıcı olan ise, X şirketinin iddia ettiği ile fiilen uyguladığı arasındaki çelişki.
Hizmet şartları verilerinin protestoları izlemek için kullanılmasını yasaklarken, gerçekte Dataminr gibi şirketlerin platformda yayınlanan her şeyi gerçek zamanlı olarak kazmasına izin veren devasa veri kaynağı "firehose"a erişim hakkı veriyor.
Böylece, ifade özgürlüğü alanı olması gereken sosyal medya platformları, güvenlik kurumlarının elinde baskı araçlarına dönüşüyor.
Bu dijital baskıyı daha geniş siyasi bağlamdan ayırmak mümkün değil. Trump yönetimi Filistin yanlısı aktivistlere karşı, tutuklamalar ve sınır dışı etme tehditleri de dahil olmak üzere şiddetli bir kampanya yürütürken, Los Angeles polisinin en basit barışçıl protesto biçimlerini bile takip etmeye çok hevesli olduğunu görüyoruz.
Polis açık pazardan casusluk araçları satın alabildiğinde ve vatandaşları 7/24 izleyen dijital bir casus olarak çalışması için yapay zekayı kullanabildiğinde, diktatörlüklere artık gerek kalmadı.
Belki de Amerikalılar kendilerine şunu sormalı: İfade özgürlüğü hâlâ anayasal bir hak ise, devlet neden bu hakkı Siyonistlere karşı kullananları izleme ihtiyacı duyuyor?
Çeviri: YDH