HTŞ rejimi güçlerinin bu ayın başlarında Suriye'nin sahil bölgelerinde sivillere yönelik gerçekleştirdiği iddia edilen katliamlardan kurtulanlar, yaşadıkları travmatik olayları The Cradle'a anlattı. Tanıklar, Lazkiye ve Tartus gibi şehirlerde sivillerin hâlâ korku içinde yaşadığını belirtirken, Suriye İnsan Hakları Gözlemevi en az 1500 kişinin öldürüldüğünü, 20 binden fazla kişinin ise Lübnan'a kaçtığını bildirdi.

YDH - Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) militanlarının bu ayın başlarında ülkenin sahil kesimindeki sivillere yönelik gerçekleştirdiği iddia edilen katliamlardan kurtulanlar, yaşadıkları travmatik deneyimleri 27 Mart'ta The Cradle'a verdikleri röportajda anlattı.
Katliamların üzerinden haftalar geçmesine rağmen, Tartus ve Lazkiye gibi sahil şehirlerindeki siviller, HTŞ rejimi güçlerinin kendilerini tekrar hedef alabileceği korkusuyla yaşamaya devam ediyor.
Lazkiye kırsalından kurtulan Ebu Mahmud, The Cradle'a yaptığı açıklamada, "Silah sesleri ve çığlıklarla uyandık. Ne olduğunu bilmiyorduk. Komşularımın evlerinin önünde gözlerimin önünde öldürüldüğünü gördüm ve saklanmaktan başka bir şey yapamadım," dedi.
Ebu Mahmud, sözlerine şöyle devam etti:
"Çocukların çığlıklarını duyabiliyordum ama sesleri kısa sürede kesiliyordu... Herkesi öldürüyorlardı. Sesler nihayet kesildiğinde saklandığım yerden çıktım ve köyümün küle döndüğünü gördüm. Hayatta kalan çok az kişi vardı ve ölüm kol geziyordu."
Yine katliamdan kurtulanlardan Ümmü Halid ise "Çocuklarımla yakındaki ormana kaçtım. Saatlerce yiyeceksiz ve susuz yürüdük. Silah sesleri arkamızdan yankılanıyordu, sanki ölüm bizi kovalıyordu," ifadelerini kullandı.
Ümmü Halid, "Günler sonra geri döndüğümde evimin yanmış, ailemin enkaz altında kalmış olduğunu gördüm. Hiçbir şeyim kalmamıştı. Ailemi, evimi, bildiğim hayatımı kaybettim. O günden beri artık yaşadığımı hissetmiyorum," diye ekledi.
Katliamlardan kurtulanlarla çalışan ve kimliği 'MA' olarak gizlenen psikiyatrist, The Cradle'a insanların ağır travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) yaşadığını ve korku içinde olduklarını söyledi.
Psikiyatrist, "Bu vahşete tanık olan çocuklar derin psikolojik travmalar yaşıyor. Bazıları konuşma yetisini kaybetti, bazıları ise tamamen tecrit içinde yaşıyor. Birçoğu sürekli kabuslar görüyor ve bazıları yemek yemeyi veya başkalarıyla etkileşim kurmayı reddediyor. Onlara yardım etmeye çalışıyoruz ama yaralar kimsenin hayal edebileceğinden daha derin," diye konuştu.
Psikiyatrist ayrıca, "Tüm evlerin ve köylerin kaybedilmesi, insanların çökmesine yol açarak psikolojik ve sosyal rehabilitasyonu daha da zorlaştırıyor," diye belirtti.
Kimliği 'SA' olarak gizlenen insan hakları aktivisti ise "Adalet olmadan gerçek barış inşa edilemez," diyerek, "Bu suçlardan sorumlu olanlar sadece kurbanlar için değil, aynı zamanda bu tür vahşetlerin tekrar yaşanmasını önlemek için de hesap vermelidir," şeklinde konuştu.
HTŞ rejimi yetkilileri bu ayın başlarında, 6 Mart ile 10 Mart arasında meydana gelen olayların arka planını öğrenmek üzere soruşturma komisyonu kurulduğunu duyurmuştu. Buna rağmen, şu ana kadar soruşturmanın sonuçları kamuoyuyla paylaşılmadı ve katliamlar devam etti.
Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SİHG), geçen hafta yaptığı açıklamada, Suriye'nin çeşitli bölgelerinde HTŞ rejimine bağlı silahlı gruplar tarafından 24 saatlik süre içinde siviller de dahil 72 kişinin öldürüldüğünü bildirdi.
Aktivist 'SA', The Cradle'a yaptığı açıklamada, "Cezasızlık, insanlığa karşı suçların devam etmesine izin veren şeydir," diye ekledi.
Militanlar, kapı kapı dolaşarak aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu sivilleri öldürdü. SİHG'e göre, çoğu Alevi en az 1500 kişi katledildi.
Gayri resmi tahminler ise bu sayının çok daha yüksek olabileceğini gösteriyor.
20 binden fazla Suriyeli korku içinde komşu ülke Lübnan'a kaçtı.