Iraklı direniş grupları, Reuters'ın silahsızlanmayı kabul ettikleri yönündeki haberlerini yalanlarken, bu sessizliğin ABD baskısı, İran'ın tavsiyeleri ve hükümetle yürütülen diyaloglar sonucu 'taktiksel bir geri çekilme' olabileceği değerlendiriliyor.

YDH - Iraklı direniş örgütlerinin son dönemdeki tutumları, özellikle Gazze Şeridi'ndeki savaşa eşlik eden ve Irak sahasına yayılan aylarca süren saha geriliminin ardından Amerika ve İsrail’e saldırı düzenlemeyi durdurmaları sonrası, çatışma dinamiklerinde dikkat çekici bir değişime işaret ediyor.
Ancak bazı gruplar, Reuters haber ajansının silahlarını bırakmayı kabul ettikleri yönündeki haberini yalanladı.
Nuceba Hareketi'nden üst düzey bir yetkili, ajansın Nuceba dahil Iraklı grupların silahlı direniş seçeneğinden vazgeçmeye ikna olduğu yönündeki haberine yanıt verdi.
Yetkili, el-Ahbar gazetesine yaptığı açıklamada, "Silah teslim etme seçeneğini asla tartışmadık ve direniş varlığımızdan taviz vermeyeceğiz. Biz bir direniş hareketiyiz ve Amerikan işgali Irak topraklarında sürdüğü müddetçe öyle kalacağız," dedi.
Yetkili ayrıca, "Faaliyetlerimizi azaltmamız yönünde İran baskısı olduğu yönündeki yayınlar doğru değil. Kararımız bağımsızdır ve İran işlerimize karışmaz. Fakat aynı zamanda, direniş gruplarının ulusal güvenlik denklemindeki önemini anladığı takdirde hükümetle diyaloglara açığız," diye ekledi.
Hizbullah Tugayları da yaptığı açıklamada, Reuters'ın haberinde “Hizbullah Tugayları’ndan bir komutan” olarak tanımladığı kişiye atfettiği ve "ilkelerimiz ve tutumlarımızla hiçbir ilgisi olmayan" ifadeleri yalanladı.
Açıklamada, "Buna karşılık, Tugayların medyada herhangi bir açıklaması olmadığını teyit ederiz, zira açıklamalar yalnızca resmi sözcü Sayın Muhammed Muhyi ve askeri sözcü Sayın Cafer el-Hüseyni ile sınırlıdır ve bunlar dışındakiler yalan ve iftira kapsamına girer," ifadelerine yer verildi.
Öte yandan, önde gelen Iraklı bir siyasetçi, Irak direniş operasyonlarının durmasının tesadüf olmadığını, artan uluslararası baskılar ve Washington'dan gelen, Irak'taki grupların mevzilerini bombalama ve silahlarını bırakma taleplerini içeren doğrudan tehditler sonrasında gerçekleştiğini düşünüyor.
El-Ahbar'a konuşan siyasetçi, "Hükümet, gruplara operasyonlarının devam etmesinin ABD güçleri tarafından geniş çaplı bir askeri yanıta kapı aralayabileceği yönünde net uyarılar iletti. Bu durum, grupları adımlarını yeniden gözden geçirmeye itti," diye ekledi.
Siyasetçi, "Gerilimi azaltmak, istikrarı sağlamak ve diğer yabancı güçlere zarar gelmemesini garanti altına almak amacıyla Irak hükümeti ile bazı gruplar arasında açıklanmayan uzlaşmalar olduğuna dair söylentiler artıyor," diyerek mevcut odak noktasının "grupları kademeli olarak devlet kurumlarına entegre etmek ve Bağdat'ın silah kontrolünü sağlama konusundaki ciddiyetini Washington'a göstermek" olduğunu da ekledi.
Gruplar, haftalar önce, özellikle ABD Başkanı Donald Trump'ın İran müttefiklerine karşı daha sert politikalar uygulama niyetini açıklamasının ardından, sahada yeniden konumlanma sürecine girmişti.
Tespit edilme ve hedef alınma endişesiyle Bağdat ve güney illerindeki farklı bölgelerde bulunan karargahlarını değiştirdiler. Edinilen bilgilere göre, başkent ve çevresindeki ana karargahlar boşaltıldı.
Ayrıca, kamuoyu önünde daha az görünme, bazı askeri hareketleri dondurma ve bazı liderleri daha korunaklı yerlere taşıma talimatları verildi.
Irak hükümeti ise ihtiyatlı bir tutum sergileyerek, iç ve dış arabuluculuk yoluyla ülkeyi ABD ile gruplar arasında doğrudan bir çatışmadan uzak tutmaya çalışıyor.
Bağdat yönetimi bugün, bazı grup unsurlarını devlet kurumlarına entegre etme çabalarıyla paralel olarak kademeli bir yatıştırma politikasını tercih ediyor.
Koordinasyon Çerçevesi liderlerinden Ali Hüseyin, "Irak hükümeti, uluslararası topluma silahların devlet otoritesi altında olacağı taahhüdünü yineliyor ve ortamı sakinleştirerek Irak'ın bölgesel bir çatışmaya sürüklenmesini önlemek için çalışıyor," değerlendirmesini yaptı.
Hüseyin, "Irak, hem İran hem de ABD ile ilişkilerinde dengeyi korumaya çalışıyor; özellikle hükümetin son aylarda gerilimi azaltmadaki göreceli başarısından sonra bu durum daha da önem kazandı," diye ekledi.
Hükümetin gruplarla yürüttüğü diyaloğa ilişkin olarak Hüseyin, görüşmelerin perde arkasında yürütülmesine rağmen oldukça hassas olduğunu belirterek, "Amaç, terörle ve son olarak IŞİD'le mücadelede önemli bir geçmişe sahip olan grupların onurunu zedelemeden güvenliği garanti altına alacak bir formül bulmaktır," ifadelerini kullandı.
Güvenlik uzmanı Ali el-Muhtar ise grupların silahlı operasyonları dondurma kararını çeşitli nedenlere bağlıyor.
El-Muhtar, bu nedenleri "artan ABD baskısı, üst düzey liderlerden bazılarını hedef alabilecek ani bir saldırı korkusu ve mevcut durumda gerilimi azaltma yönündeki İran tavsiyelerine uyma" olarak sıraladı.
Uzman, "Saldırıların durması bu grupların rolünün sona erdiği anlamına gelmez. Bu durum, bilakis siyasi koşulların değişmesini bekleyen taktiksel bir sakinlik aşamasını temsil ediyor; özellikle daha önce silahlı gruplara karşı daha sert politikalar izleyeceğini ima eden Donald Trump'ın olası dönüşü göz önüne alındığında. Bu nedenle tüm ihtimaller masada duruyor," diye ekledi.