ABD yönetimi, Katar ve Suudi Arabistan gibi Körfez ülkelerine Lübnan'a mali yardım yapmamaları yönünde baskı uyguluyor. El-Ahbar gazetesinin haberine göre, bu 'gayri resmi veto', ABD'nin İran'la ilgili gelişmeler ve Lübnan'ın ABD şartlarını yerine getirmesi beklentisiyle uyguladığı azami baskı politikasının bir parçası.

YDH - ABD Başkanı Donald Trump yönetimi, Orta Doğu Özel Temsilci Yardımcısı Morgan Ortagus aracılığıyla Lübnan'a yönelik hedeflerini ve taleplerini gizlemezken, ülke üzerindeki doğrudan ve dolaylı baskılarını da sürdürüyor.
El-Ahbar gazetesinin Arap diplomatik kaynaklara dayandırdığı haberine göre Amerikalılar, Katar ve Suudi Arabistan dahil olmak üzere Körfez ülkelerine, mevcut aşamada Lübnan'a herhangi bir mali destek sağlamamaları gerektiğini bildirdi.
Bu talimatın, İran ile ilgili gelişmeler ve Lübnanlıların ABD'nin ekonomik, siyasi ve güvenlik şartlarını yerine getirme adımları beklenirken verildiği belirtildi.
Kaynaklara göre, bu açıklanmayan "veto", "İsrail ile çatışma durumunu sona erdirecek ve özellikle Hizbullah'ın silahlarını ortadan kaldıracak bir çözümü Lübnan'a dayatmanın önündeki her türlü engeli kaldırmayı hedefleyen azami baskı politikasının bir parçası".
Bu politikanın, Lübnan için sonuçları ne olursa olsun, Beyrut'a yönelik İsrail tutumunu benimseyerek uygulandığı ifade edildi.
Aynı kaynak, "Amerika'nın aldığı bu kararının sadece Lübnan ile sınırlı olmadığını, Amerikalıların açıkça ilan ettikleri bir talep listesini uygulamasını istedikleri Suriye'yi de kapsadığını" dile getirdi.
İki Lübnanlı kaynak da bu "vetodan" haberdar olmadıklarını belirtirken, iki siyasi kaynak ise Körfez ülkelerine yönelik böyle bir Amerikan talimatının doğruluğunu teyit etti.
Amerikalılara yakın bir kaynak, "ABD'nin sadece İsrail'in çıkarı için değil, Orta Doğu'daki büyük hedeflerine ulaşmak ve Çin ile olan mücadelesi kapsamında Arap-İsrail çatışmasını çözüme kavuşturmak istediğini" söyledi.
Başka bir siyasi kaynak ise "ABD'nin 2026'daki parlamento seçimleri öncesinde Lübnan'a yönelik herhangi bir mali desteği engellemeye yönelik bir planının ana hatlarının bulunduğunu" belirtti.
Kaynağa göre, "Amerikalılar, azami baskı politikasının Lübnan parlamentosunda köklü değişikliklere yol açmasını ve Lübnanlı seçmenleri savaşın sonuçları ve zorlu ekonomik koşullar nedeniyle Hizbullah'ı cezalandırmaya itmesini" umuyor.
Kaynak, "Lübnan asıllı Amerikalıların yürüttüğü lobi üyelerinin, ABD yönetimini Hizbullah ve Emel Hareketi'nin parlamentodaki Şii kotasının tamamını almasını engellemeye ve Meclis Başkanlığına aday gösterilecek tek bir milletvekiliyle bile olsa bir gedik açmaya ikna etmeye çalıştığını" da sözlerine ekledi.
Amaçlarının, "Meclis Başkanlığını bu ikiliden alarak Lübnan siyasetinde tam bir dönüşüm sağlamak ve ardından ekonomik rahatlama için çalışmak" olduğunu kaydetti.
Kaynak, "Fransa dahil bazı Avrupa ülkelerinin bu politikaya karşı çıktığını, çünkü Lübnan'daki durumun son derece kırılgan olduğunu ve herhangi bir Lübnanlı bileşenin zorla dışlanmasının istikrarlı bir yönetime ulaşmayı zorlaştıracağını ve ülkeyi iç çatışmalara açık hâle getireceğini düşündüklerini" de sözlerine ekledi.
Öte yandan Lübnan Cumhurbaşkanı Jozef Aun'un önümüzdeki hafta Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri'ni ziyaret etmesi beklenirken, bugüne kadarki gelişmeler, genellikle mali destek sağlayan Körfez ülkelerinin Lübnan'a maddi destek vermekten kaçındığını gösteriyor.
Hatta bu durum, Suriye'nin Heyet Tahrir eş-Şam'ın (HTŞ) kontrolüne geçmesinin ardından Katar ile mükemmel, Suudi Arabistan ile ise çok iyi ilişkilere sahip olan Suriye için bile geçerli.
Suudi Arabistan'ın geçen mart ayı başında Cumhurbaşkanı Aun'a verdiği siyasi desteğe rağmen, Aun'un Riyad ziyareti Suudi Arabistan'dan doğrudan maddi destek sağlama konusunda somut sonuçlar vermedi.
Aksine, resmi açıklamalar Suudi Arabistan'ın son yıllarda tekrarladığı Lübnan'da reformların gerçekleştirilmesi gerekliliği yönündeki değişmez tutumuna bağlılığını gösterdi.
Benzer bir durum, son aylarda resmi çerçeve dışındaki Lübnanlı siyasetçilere bile mali yardım sağlamaktan kaçınan Katar için de geçerli.
Katar, son iki yıldır belirli miktarlarda mali destek sağladığı Lübnan ordusuna yönelik desteğini de yenilemedi.
Lübnan'dan para esirgeme politikası, son cumhurbaşkanlığı seçimleri sırasında da açıkça görüldü; Katar veya Suudi Arabistan, ilan edilen veya edilmeyen başkanlık yarışına rağmen siyasetçilere herhangi bir maddi teşvik sunmadı.