ABD'den HTŞ rejimine zeytin dalı mı?

img
ABD'den HTŞ rejimine zeytin dalı mı? YDH

ABD, Suriye'deki askeri varlığını azaltma adımları atarak, özellikle Deyr ez-Zor'daki üslerinde personel sayısını yarı yarıya düşürmeyi hedefliyor. Bu hamle, HTŞ rejimine yönelik bir güvence mesajı olarak yorumlanıyor.




YDH - Bölgedeki nüfuz haritasının yeniden çizilmesine yönelik hızlanan bölgesel hareketlilik devam ederken ABD, Suriye'deki askeri varlığını, özellikle Deyr ez-Zor'daki "üslerinde" personel sayısını yarı yarıya azaltma adımları atmaya başladı.

Bu hamle, Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) rejimine yönelik bir güvence mesajı olarak yorumlanıyor ve Suriye'nin egemenliğini yeniden kazanması ile yaptırımların aşamalı olarak kaldırılması karşılığında belirli taleplerin kabul edilmesini amaçlıyor.

Etkisi sınırlı kalan bir adım olarak, Amerikalılar Deyr ez-Zor'un kuzeyindeki Koniko gaz tesisi üsünde bulunan güçlerinin bir kısmını Haseke vilayetindeki üslere doğru çekmeye başladı.

Suriye'deki en büyük üsleri olan el-Ömer petrol sahasında da benzer bir adımın atılması bekleniyor.

Bu bağlamda, saha kaynakları el-Ahbar'a yaptıkları açıklamada, "Bir dizi Amerikan aracı, Koniko gaz tesisi üssünden Haseke'ye doğru kısmi bir çekilme gerçekleştirdi," dedi.

Kaynaklar, "üsse kurulan termal gözetleme balonunun söküldüğünü" belirterek, "çekilmenin, ABD'nin Suriye'deki asker sayısını azaltma yönündeki eğilimi kapsamında gerçekleştiğini" ifade etti.

Kaynaklar, "çekilmenin, Amerika'nın, HTŞ güçlerinin vilayetteki petrol ve doğalgaz kuyularının çoğunu içeren Deyr ez-Zor'un kuzey ve doğu kırsalına girmesine imkan tanıyabilecek taktiği kapsamında gerçekleştiğini" tahmin ediyor.

Kaynaklar ayrıca, "ABD'nin, Haseke vilayeti ve Kobani şehrinde Kürtlere özerk yönetime izin verilmesi karşılığında Deyr ez-Zor, Rakka ve Tabka kırsalını Şam'a teslim etmesine izin verebilecek bir planının bulunduğunu" kaydetti.

ABD'nin adımı, sahada yaptığı düzenlemeler ışığında geliyor.

Washington, hem HTŞ rejimine hem de Suriye Demokratik Güçleri'ne (SDG) baskı yaparak, 10 Mart anlaşmasını (SDG Genel Komutanı Mazlum Abdi ile Ebu Muhammed el-Colani arasında imzalanan) imzalamalarını sağladı.

Bunu takiben, HTŞ rejimine yazılı bir mesaj gönderildi. Bu mesaj, "İsrail'in güvenliğinin garanti altına alınması", Filistinli grupların Suriye'den çıkarılması ve yabancı "cihatçıların" Suriye ordusu veya hükümetinde herhangi bir liderlik pozisyonuna getirilmemesi gibi bir dizi talep içeriyordu.

Gözlemcilere göre, bu bağlamda Washington, Şam'ın yeni yöneticilerini cezbetmek ve onları İsrail ile bir "barış anlaşması" imzalamaya sürüklemek istiyor. Bu anlaşma, gelecekte İsrail için tehlike oluşturabilecek Filistinlilerin Suriye'den sürgün edilmesini garanti altına alacak.

Bu gelişmeler karşısında, ABD Başkanı Donald Trump yönetiminden üst düzey bir yetkili, Washington Post gazetesine yaptığı açıklamada, Washington'ın "Colani'nin hükümetini aşırılıkçılardan temizlemeyi başardığını kanıtlayana kadar Suriye ile son derece dikkatli bir şekilde ilgilenmeye devam ettiğini" belirtti.

Yetkili, "Colani'nin Suriye'deki farklı azınlıkları birleştirebileceğini kanıtlaması gerektiğini" kaydetti.

Yetkili, bunun arkasındaki amacın "İran ve IŞİD'in Suriye'ye geri dönmesini engellemek" olduğunu vurgularken, Washington'ın geçtiğimiz şubat ayında HTŞ'nin Dışişleri Bakanı Esad eş-Şeybani'ye sekiz maddelik bir liste sunduğunu belirtti.

Bu listede, HTŞ rejiminden yaptırımların kısmen kaldırılması karşılığında atması istenen adımlar yer alıyordu.

Bu adımların başında, Amerikan güçlerinin Suriye toprakları içinde "terörle mücadele" operasyonlarına devam etmesine izin verilmesi, HTŞ'nin Filistinli grupların her siyasi veya askeri faaliyetini yasaklaması ve kadrolarını ülke dışına göndermesi geliyordu.

Bu talepler, "İsrail'in endişelerini giderme" çerçevesinde yer alırken, Şam'dan "IŞİD'e karşı Kararlı Çözüm operasyonunu desteklemesi" de isteniyordu.

Yetkili ayrıca, "Washington'ın Suriye'deki askeri varlığını azaltmayı planladığını" belirterek, "(Biz) Şam'dan söz değil, eylem bekliyoruz," dedi.

ABD'nin Suriye'deki askeri varlığını azaltmasına ilişkin açıklamalara rağmen, ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), bakanlıktan bir yetkilinin medya aracılığıyla yaptığı açıklamalarla, bu hareketin Washington'ın dünya genelindeki güçlerinin "operasyonel esnekliği" olarak adlandırdığı çerçevede yer aldığını iddia etti.

Yetkili, bakanlığın "operasyonel ihtiyaçlara ve acil durumlara dayanarak rutin olarak güçleri yeniden tahsis ettiğini" dile getirdi.

Suriye'de konuşlu yaklaşık 2 bin Amerikan askerinin bir kısmının çekilmesine yönelik planlara ilişkin haberler hakkında yorum yapan yetkili, "bu güçlerin hareketlerinin, gelişen güvenlik tehditleriyle mücadele etmek için dünya genelinde hızlı konuşlanma yeteneklerini gösterdiğini" vurguladı.

Buna paralel olarak, Kürt bir kaynak el-Ahbar'a yaptığı açıklamada, Washington'ın eski Cumhurbaşkanı Beşşar el-Esed hükümetinin düşmesinden bu yana SDG'ye "çeşitli ekipman ve silah taşıyan onlarca kamyon" göndermeye devam ettiğini ve "SDG ile ortaklaşa gerçek mühimmatla eğitimler" düzenlediğini kaydetti.

Kaynak, "IŞİD unsurları ve ailelerinin bulunduğu hapishaneler ve kamplarla ilgili hassas güvenlik dosyaları göz önüne alındığında, Amerika'nın en azından bu yıl sonuna kadar tamamen çekilme niyetinin bulunmadığını" da ekledi.

Kaynak, "Amerika'nın kararının asker sayısını azaltmanın üsleri sökmek veya nüfuzu sona erdirmek anlamına gelmediğini, aksine eski rejimin düşmesinden sonra Amerikan üslerine yönelik herhangi bir hedeflemenin olmaması nedeniyle 7 Ekim 2023 öncesi seviyeye dönmek anlamına geldiğini" açıkladı.

Kaynak, "bu azaltmanın Amerikan güçlerinin Suriye'deki etkinliğini etkilemeyeceği" değerlendirmesini yaptı.