Ekonomi uzmanlarına göre, ABD Başkanı Donald Trump’ın Çin’i ekonomik olarak izole etmeyi hedefleyen tarifeler ve baskı stratejisi kesin başarı garantisi taşımıyor.

YDH- Ekonomi uzmanlarına göre, Beyaz Saray’ın ticaret ortaklarını Çin’i ekonomik olarak izole etme girişimlerine zorlamaya yönelik stratejisi, başarıya ulaşma konusunda kesin bir güvence sunmuyor.
Newsweek’e göre, ABD Başkanı Donald Trump’ın "karşılıklı" tarifeler olarak nitelendirdiği ithalat vergileri uygulaması, küresel piyasaları alt üst ederken iç piyasada resesyon riskini artırdı ve dünya genelinde belirsizlik yarattı.
Trump, bu adımın "adaletsiz" tarifelere son vermek, ticaret açıklarını kapatmak ve imalat sanayisini ABD’ye geri kazandırmak için gerekli olduğunu savunuyor. Ancak yönetimin tarifeleri hayata geçirme süreci tutarsızlık gösterdi; bazı tarifeler saatler içinde geri çekilirken, birçok ülkeye müzakere için 90 günlük süre tanındı. Çin ise bu istisnanın dışında kaldı; kendi misilleme tarifeleriyle yanıt verdi ve Trump da karşılık olarak yeni artışlar açıkladı.
Oxford Üniversitesi Çin Araştırmaları Merkezi'nden George Magnus, “Parçalanan küresel ticaret ortamında Amerika, Çin’in kendi lehine bir tedarik zinciri ve ticaret coğrafyası inşa etmesini engellemek istiyor” dedi.
Trump’ın ilk döneminde başlattığı ticaret savaşıyla ABD, Çin’e olan üretim bağımlılığını azaltmayı hedefliyor. Zira Çin, ilaçlardan savunma teknolojilerinde kritik minerallere kadar birçok kilit tedarik zinciri üzerinde büyük kontrole sahip.
Stratejik Baskı
Trump yönetimi yetkilileri, Çin’in ikinci büyük ekonomi olarak büyümesini yavaşlatmak amacıyla 70’ten fazla ticaret ortağını Çin ile ticareti azaltmaları ve kendi tarifelerini getirmeleri için zorluyor. Bu stratejinin Hazine Bakanı Scott Bessent tarafından da desteklendiği öne sürülüyor.
Ancak Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, müzakereye oturmak yerine Güneydoğu Asya’dan Avrupa’ya kadar diplomatik bir destek arayışına girmiş durumda. Avrupa’daki bazı ABD müttefikleri ise Çin’e karşı daha yumuşak bir tutum sergilemeye başladı.
İngiltere Maliye Bakanı Rachel Reeves, “Çin dünyanın ikinci büyük ekonomisi ve bu ülkeyle etkileşime geçmemek çok akılsızca olurdu. Hükümetimizin yaklaşımı bu yönde” dedi.
Çin’den Misilleme Uyarısı
Çin Ticaret Bakanlığı ise Pazartesi günü yaptığı açıklamada, ABD’nin bu baskılarını “zorbalık” olarak nitelendirdi ve uyardı: “Taviz vermek barışı getirmez, uzlaşma saygı görmez.”
Bakanlık açıklamanın devamında, “Hiçbir tarafın Çin’in çıkarları pahasına bir anlaşma yapmasına izin verilemez. Böyle bir durum yaşanırsa, Çin bunu asla kabul etmeyecek ve kesinlikle misliyle karşılık verecektir.” dedi.
Kararsız Duruşlar
George Magnus, ABD’nin ticaret ortaklarının Çin’i izole etme girişimlerine şu ana kadar karışık tepkiler verdiğini belirtiyor. Bu ülkelerin, hem Çin merkezli tedarik zincirlerine entegre olmaya hem de dünya tüketici pazarının üçte birini oluşturan ABD ile bağlarını korumaya çalıştığını ifade ediyor.
Ancak bu ülkeler, iki tarafla da ters düşmenin risklerinin farkında.
Kaçırılan Fırsatlar
Asya uzmanı Sean King ise ABD’nin 2017’de Trans-Pasifik Ortaklığı’ndan (TPP) çekilerek Çin karşıtı bir ticaret koalisyonu kurma şansını kaçırdığını söyledi. King’e göre, birçok ülke Çin’e olan bağımlılığını azaltmak istese de Trump’ın kendi çıkarına Çin ile ikili bir anlaşma yaparak müttefiklerini yüzüstü bırakabileceğinden endişe ediyor.
Bağımsız ekonomist Andy Xie ise Çin’in bu kez uzun vadeli mücadeleye daha hazırlıklı olduğunu düşünüyor. Teknoloji yaptırımlarının çoğunu aşan Çin, artık alternatif yazılımlar ve sistemlere sahip. Bu nedenle ABD ile tam bir kopuş riskini göze alarak daha sert müzakerelere hazır.