Keşmir'de neler oluyor?

img
Keşmir'de neler oluyor? YDH

Hindistan kontrolündeki Keşmir'de geçen salı 26 turistin ölümüyle sonuçlanan saldırı, Yeni Delhi ile İslamabad arasında tansiyonu yeniden yükseltti. Hindistan, saldırıdan Pakistan merkezli bir grubu sorumlu tutarak İndus Nehri Anlaşması'nı askıya aldı, sınır kapısını kapattı ve diplomatik personel sayısını azalttı.




YDH - Hindistan kontrolündeki Keşmir'de geçen salı günü düzenlenen ve 2000 yılından bu yana türünün en ölümcül saldırısı olarak nitelendirilen olayda 26 turistin hayatını kaybetmesinin ardından, Hindistan-Pakistan ilişkilerinde gerilim yeniden tırmandı.

Hindistan İçişleri Bakanı Amit Şah, saldırının hemen ardından üst düzey bir güvenlik toplantısı düzenleyerek, Pakistan'dan faaliyet gösteren "sınır ötesi terör örgütünü", nüfusunun çoğunluğu Müslüman olan ve iki nükleer güç arasında 1989'dan beri anlaşmazlık konusu olan bölgeye yönelik saldırıdan sorumlu tuttu. İslamabad ise bu iddiayı reddetti.

Saldırının ertesi günü, Hindistan polisinin saldırganlardan ikisinin Pakistan vatandaşı olduğunu açıklamasının ardından Yeni Delhi, bir dizi diplomatik adımla karşılık verdi.

Bu adımlar arasında vatandaşlarına en kısa sürede Pakistan topraklarını terk etme çağrısı yapılması, su paylaşımına ilişkin İndus Nehri Anlaşması'nın askıya alınması, iki ülke arasındaki ana kara sınır kapısının kapatılması ve İslamabad'daki diplomatik misyonunda çalışan personel sayısının yaklaşık yarı yarıya azaltılması yer aldı.

Hindistan ayrıca savunma, hava ve deniz ataşelerini geri çekti ve Yeni Delhi'deki Pakistan Büyükelçiliği'ndeki askeri ataşeler de dahil olmak üzere Pakistanlılara ülkelerine dönme talimatı verdi.

Saatler içinde Hindistan Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Vikram Misri, düzenlediği basın toplantısında, 1960 tarihli İndus Nehri Anlaşması'nın derhal askıya alınacağını ve Attari-Wagah sınır kapısının kapatılacağını duyurdu.

Misri, anlaşmanın yeniden yürürlüğe girmesi için Pakistan'ın "sınır ötesi teröre verdiği desteği güvenilir ve geri dönülemez şekilde sona erdirmesi" gerektiğini şart koştu.

Misri, vize verilmesi askıya alınmış olsa da geçerli seyahat belgelerine sahip Pakistanlıların 1 Mayıs'tan önce Hindistan'dan ayrılabileceklerini ekledi.

Saldırı sırasında Suudi Arabistan'da bulunan Hindistan Başbakanı Narendra Modi ise "teröristler ve destekçileri" olarak adlandırdığı kişileri hayal bile edemeyecekleri şekilde cezalandırma sözü verdi.

Çarşamba günü Hindistan'a döner dönmez üst düzey güvenlik yetkilileriyle görüşen Modi, hükümetin saldırıya vereceği yanıt hakkında bilgi vermek üzere tüm partileri toplantıya çağırdı.

Keşmir Başbakanı Ömer Abdullah saldırıyı kınarken, Hindistan muhalefet lideri Rahul Gandhi, hükümetini bölgedeki "durumun normal olduğuna dair boş iddialarda bulunmak yerine sorumluluk üstlenmeye" çağırdı.

Hindistan, Mısır, Katar ve Suudi Arabistan gibi Arap ülkeleri ile başta ABD olmak üzere Batılı ülkelerden geniş uluslararası ve bölgesel destek görürken, İslamabad'ın tepkisi de komşusundan daha az sert olmadı.

Özellikle Yeni Delhi'nin İndus Nehri Anlaşması'nı askıya alması tepki çekti.

İndus Nehri Anlaşması'nın hükümleri neler?

Bu anlaşma uyarınca iki ülke Himalayalar'dan doğan nehirlerin sularını paylaşıyor; doğudaki üç nehir (Sutlej, Beas ve Ravi) Hindistan'a, batıdaki üç nehir (İndus, Jhelum ve Chenab) ise Pakistan'a ait.

İslamabad'ın geleneksel tutumu, nehrin çıkış noktasının Hindistan tarafında olması ve Yeni Delhi'nin anlaşmanın kendi aleyhine komşusunun lehine olduğu yönündeki kanısı nedeniyle, Yeni Delhi'nin uzun vadede anlaşmaya bağlılığı konusunda her zaman şüpheci olmuştur.

Pakistan Başbakanlığı, önceki gün yaptığı açıklamada, Hindistan'ın İndus Nehri'nin su akışını durdurma veya yönünü değiştirme girişiminin "savaş sebebi sayılacağı" uyarısında bulundu.

Bu uyarı, Şahbaz Şerif hükümetinin Ulusal Güvenlik Komitesi toplantısının ardından yayımladığı bildiride yer aldı.

Şerif başkanlığında bakanlar, ordu komutanları ve istihbarat şeflerinin katılımıyla yapılan toplantının ardından yayımlanan bildiride, "Hindistan'ın tehditleri" olarak nitelendirilen durum kınandı ve Pakistan'ın su haklarını korumaya kararlı olduğu vurgulandı.

Bildiride ayrıca, İslamabad'daki Hint diplomatik personel sayısının 30 Nisan'dan itibaren en fazla 30 kişiyle sınırlandırılacağı açıklandı.

Bildiride, Pakistan hükümetinin hava sahasını Hindistan'a ait veya Hindistan tarafından işletilen tüm uçuşlara kapatma kararı aldığı belirtildi.

Ayrıca, üçüncü ülkelere yönelik olanlar da dahil olmak üzere Hindistan ile her türlü ticaretin askıya alınacağı ifade edildi.

Pakistan Dışişleri Bakanlığı da Hint savunma ataşelerinin Pakistan'da istenmeyen kişi ilan edildiğini ve 48 saat içinde ülkeyi terk etmeleri gerektiğini duyurdu.

Bakanlık, "Barışa bağlıyız ancak egemenliğimize ve haklarımıza yönelik herhangi bir saldırıya izin vermeyeceğiz," dedi ve "Silahlı kuvvetlerimiz herhangi bir pervasız maceraya karşı savunmaya hazır olmaya devam edecektir," diye ekledi.

Yerel medya kuruluşları, Pakistan Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı İshak Dar'ın, Hindistan'ın aldığı önlemlerin "uygunsuz ve ciddiyetten yoksun" olduğunu söylediğini aktardı.

Dar, Yeni Delhi'nin Pakistan'ı Keşmir'deki son saldırıyla ilişkilendiren hiçbir kanıt sunmadığını da sözlerine ekledi.

Durumun ciddiyetini gösteren bir gelişme olarak Agence France-Presse (AFP), Pakistan ve Hindistan kuvvetlerinin son saatlerde Keşmir'de iki ülke arasındaki fiili sınır olan Kontrol Hattı boyunca karşılıklı ateş açtığını bildirdi.

Keşmir'in Jhelum Vadisi bölgesinden hükümet yetkilisi Seyid Eşfak Gilani, "Lipa Vadisi'ndeki iki mevzi arasında çatışma yaşandığını" belirtti.

Gilani, "sivil halkın hedef alınmadığını, hayatın devam ettiğini ve okulların açık olduğunu" kaydetti.

Saldırı ve sonrasında yaşananlar —turistlerin Keşmir'den toplu ayrılışı ve militanlara sempati duyduğundan şüphelenilen onlarca bölge sakininin tutuklanması gibi gelişmelerle kendini gösteren geniş çaplı güvenlik operasyonları— büyük bir Hindu hac dönemi öncesine denk geldi ve bu durum ayrılıkçı bölgede şiddet olaylarının yeniden alevlenebileceği endişelerini artırdı.

'Hindistan'ın normalleşme iddialarına meydan okuma'

Gözlemciler, bu olayı, Hindistan'ın son yıllarda Keşmir'de işlerin normale döndüğü izlenimini verme çabalarına meydan okuma olarak değerlendiriyor.

Bu çabalar, özellikle 2019'da bölgenin sınırlı özerkliğini kaldırmasından bu yana şiddet olaylarının azalması, bölgeye kalıcı olarak yaklaşık 500 bin asker ve paramiliter güç konuşlandırılması ve aynı zamanda Keşmir'de dini ve etnik temelde demografik yapıyı değiştirme iddialarıyla paralellik gösteriyordu.

Bu görüşü, kendisini Keşmir'de Direniş Cephesi olarak adlandıran ve Pakistan'da yasaklı olan "Leşker-i Tayyibe" örgütünün uzantısı olarak kabul edilen silahlı grubun saldırıyı üstlenmesi güçlendirdi.

Örgütün sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada, Yeni Delhi'nin bağımsızlık veya Pakistan'la birleşme arayışındaki bölgeye 85 binden fazla yeni yerleşimci yerleştirme planını reddettiği belirtildi.

Pakistan da bölgenin daha küçük bir kısmını kontrol ediyor ve Hindistan gibi tamamı üzerinde hak iddia ediyor.