'HTŞ, Süveyda'nın özerklik adımından rahatsız oldu'

img
'HTŞ, Süveyda'nın özerklik adımından rahatsız oldu' YDH

Suriye Demokratik Gözlemevi, Dürzilere yönelik son saldırıların ve kışkırtmaların asıl nedeninin Süveyda Askeri Meclisi'nin 'sınır muhafızları' kurma kararı olduğunu belirtti. Şeyh Hikmet el-Haceri ise, Ceramana'daki saldırıları kınayarak 'hain ve tekfirci terör çetelerini' sorumlu tuttu.




YDH - Suriye Demokratik Gözlemevi, yaptığı yazılı açıklamada, son dönemde Dürzilere yönelik artan kışkırtma, Humus'taki Dürzi öğrencilere saldırı ve Şam'ın güneyindeki Ceramana'da yaşanan çatışmaların gerçek nedeninin, Suriye Demokratik Güçleri'ne (SDG) bağlı Süveyda Askeri Meclisi'nin "sınır muhafızları" kurma kararı olduğunu belirtti.

Gözlemevi, olayların bahanesi olarak kullanılan "Hz. Muhammed'e hakaret içeren ses kaydı" iddiasının "beklenen bir bahane" olduğunu ifade etti.

Gözlemevine göre, kışkırtmanın asıl sebebi, Süveyda Askeri Meclisi'nin 26 Nisan'da yaptığı açıklamayla Süveyda-Şam yolunda artan ihlaller nedeniyle bölgede "sınır muhafızları" konuşlandıracağını duyurması.

Açıklamada, bu adımın Süveyda'nın "sınırları" olan bir bölge olduğunun dolaylı ilanı anlamına geldiği değerlendirmesinde bulunuldu.

Suriye Demokratik Gözlemevi, "cihatçı ve mezhepçi" olarak tanımladığı bir yönetim altında yaşayan Dürziler ve diğer azınlıklar için bunun doğal bir hak olduğunu savundu.

Gözlemevi, "soykırım işleyen, ötekileri dışlayan, sivilleri evlerinde kuşatan, çocukları öldüren ve kadınları cariye olarak kaçıran" bir rejimle karşı karşıya olunduğunu belirtti.

Açıklamada, rejimin başındaki Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) lideri Ebu Muhammed el-Colani'nin (Ahmed eş-Şaraa) kendisini bir Şura Meclisi aracılığıyla "emir" ilan ettiği hatırlatıldı.

Gözlemevi, kutsal değerlere hakaretin yanlış olduğunu ancak bunun bireysel bir eylem olduğunu ve tüm topluluğu temsil etmediğini vurguladı.

Açıklamada, "Bir kişiye atfedilen ses kaydı nedeniyle bütün bir topluluğun cezalandırılması kabul edilemez. Geçmişte Alevilerin ve Hristiyanların kutsal mekanlarına yönelik saldırılar yaşandı ve Hasibi Türbesi'nin yakılmasına karşı protesto eden Aleviler, Humus'ta HTŞ rejiminin kurşunlarıyla karşılaştı," ifadeleri kullanıldı.

Gözlemevi, azınlıkların kendi bölgelerinde çoğunlukta olduğunu belirterek, "Dürziler Süveyda'da, Aleviler ve Hristiyanlar Batı Suriye'de çoğunluktadır. Bizim bölgelerimizde Sünniler azınlıktadır. Kararlarımızı gasp etme ve uluslararası hukukla güvence altına alınan kendi kaderimizi tayin hakkımızı engelleme hakkınız yok," diye konuştu

Açıklamanın sonunda, mevcut siyasi önerinin federalizm olması ve HTŞ rejiminin askeri çözüme başvurması hâlinde bu talebin bağımsızlık talebine dönüşebileceği uyarısı yapıldı.

Gözlemevi, "Uluslararası toplumun izlediğini unutmayın," diyerek sözlerini tamamladı.

İsrail rejimi, daha önce Suriye'ye yönelik saldırılarını Dürzileri koruma bahanesiyle izah etmişti

Şeyh Haceri: Ceramana'daki saldırıların amacı safları bölmek

Diğer yandan Dürzi ruhani lideri Şeyh Hikmet el-Haceri, Ceramana'da meydana gelen ve Dürzilerin hayatını kaybettiği saldırıları şiddetle kınadı.

Haceri, saldırıların "ihanet ve tekfirci terör çeteleri" tarafından gerçekleştirildiğini belirterek, masum ve güvende olan insanlara yönelik bu menfur terör eylemlerinin hiçbir gerekçesi olmadığını vurguladı.

Haceri, yaptığı açıklamada, "Ceramana'da hain ve tekfirci terör çetelerinin eliyle şehit düşen masum evlatlarımız için dua ediyoruz," dedi.

Bu saldırıların tek amacının safları bölmek, fitne yaymak ve cinayet, terör ve şiddeti yaygınlaştırmak olduğunu ifade eden Haceri, bu tür eylemleri kınadıklarını belirtti.

Ruhani liderlik makamından seslenen Haceri, halkın birbiriyle meşgul olmasından ve birbirini ihanetle suçlayıp tekfir etmesinden duyduğu üzüntüyü dile getirdi.

Haceri, "Eleştirenin suçlandığı, hakkını arayanın ise bazı nefret dolu ve dışarılıklı gruplar tarafından saldırıya uğradığı bir durumdan üzüntü duyuyoruz. Bu gruplar kendilerini bir grup, hareket veya akım adıyla anmaya çalışıyor," değerlendirmesinde bulundu.

Halkın henüz "zaferin meyvelerini" toplamadığını belirten Haceri, özgür ve adil bir halk konferansının yapılmadığını, halkın beklentilerini karşılayacak ve yollarını düzeltecek bir anayasanın hazırlanmadığını ve sağlam temeller üzerine hiçbir şeyin inşa edilmediğini söyledi.

Haceri, mevcut durumun hâlâ tek tip düşüncenin, dışlamanın veya dayatmanın boyunduruğu altında olduğunu ifade etti.

Haceri, "Eski rejimin yolsuzluğu hâlâ mevcut performans üzerinde belirgin ve mevcut durumda aldığı sistematik mezhepçi nitelikler nedeniyle daha da derin ve rahatsız edici. Suriyeliler olarak bunu reddediyoruz, zira hukuk ve vatandaşlık devleti inşa etme yönündeki kamu yararımıza hizmet etmiyor," diye konuştu.

Suriyelilere seslenen Haceri, Suriye halkının güvenilmesi ve inşada gerçek rollerini oynaması gereken önemli, ileri düzeyde ve bilinçli kadrolara sahip olduğunu vurguladı. Haceri, geçiş adaletinin sadece hesap sormak anlamına gelmediğini, aynı zamanda görevlerin adil dağılımı, adil çalışma ve ne yazık ki bu geçiş aşamasında olduğu gibi rastgele intikam ve fitne için bahaneler uydurmadan geçiş anlamına geldiğini belirtti.

En çok nefret ettikleri ve uyardıkları konunun yaşanan katliamlar ve birçok bölgede hâlâ rastgele olmayan bir şekilde devam eden güvenlik eksikliği olduğunu vurgulayan Haceri, "Ancak yapılması gereken, geçmişteki ve günümüzdeki tüm suçlulardan hesap sormak, suçu ve kışkırtmayı durdurmak ve nedenlerini ele alıp kökünü en hızlı şekilde kazıyarak bunu kesin olarak bastırmaktır," çağrısında bulundu.