İsrail'in 2023-2025 arasında Lübnan'a yönelik saldırıları, sadece can kaybına değil, aynı zamanda büyük çevresel yıkıma da yol açtı. Güney Lübnan'da yüzlerce köy bombalandı; kent altyapısı, tarım arazileri ve su kaynakları yok edildi. Uzmanlar bu durumu “şehir kırımı” olarak tanımlıyor.

YDH- İsrail'in Lübnan'a yönelik saldırılarının sonuçlarına değinen el-Meyadin’in bildirdiğin göre, İsrail işgalinin Lübnan'a karşı yürüttüğü devam eden savaş, insani ve altyapısal yıkımın yanı sıra ciddi çevresel zararlara da yol açtı.
Uzmanların "şehir kırımı" stratejisi olarak tanımladığı, yani kentsel merkezlerin kasıtlı olarak hedef alınmasıyla karakterize edilen bu savaş, ekosistemleri tahrip etti, su kaynaklarını zehirledi ve Lübnan'ın güneyindeki tarım arazilerini yaktı.
Ali Hammud Şit, savaş öncesi hayatının enkazı üzerinde duruyor. İşgal altındaki Filistin sınırına yakın Kefr Kila'daki çok katlı evi, İsrail'in amansız bombardımanlarıyla harap olmuş durumda.
"Hayır, başka bir yerde yaşayamayız," diyor. "Başka bir savaş olacak mı? Belki, biz buna alışığız."
Yetkililere göre, 8 Ekim 2023 ile 25 Mart 2025 tarihleri arasında Kefr Kila'nın %90'ı yok edildi. Ateşkes anlaşmasından sonra bile bölge işgal altında kaldı ve bu süre zarfında 57 kişi öldürüldü.
Lübnan'daki yıkım, İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarıyla paralellik gösteriyor. Uluslararası Adalet Divanı, İsrail işgaline soykırım eylemlerinden kaçınma emri verdi.
Şehir kırımı taktikleri, altyapının yıkımı
İsrail'in bombardımanlarının çoğu, Lübnan'ın güneyi ve batısında, zaman zaman da Beyrut'un Güney Banliyösü'nde yoğunlaştı.
Eylül 2024 ortasında, İsrail, tuzaklı telsizlerle kampanyasını tırmandırdı, onlarca kişiyi öldürdü ve yaraladı. 23 Eylül'den itibaren işgal, hem Lübnan'ın güneyini hem de başkentin eteklerini hedef alarak ülkeyi tam ölçekli bir savaşa sürükledi.
27 Kasım 2025'te ateşkes yürürlüğe girdiğinden bu yana, İsrail güçleri Lübnan egemenliğini 1300'den fazla kez ihlal etti.
Bu ihlaller, yaklaşık 1.500 kara saldırısı, 1.435 hava ihlali ve 73 deniz ihlalini içeriyor. Devam eden İsrail saldırıları ve ihlalleri, 149 kişinin hayatını kaybetmesine ve 346 kişinin yaralanmasına neden olarak bölgedeki gerilimi daha da artırdı.
Şubat ortasında "resmi bir geri çekilme" olmasına rağmen, İsrail askerleri Lübnan topraklarında beş noktada faaliyet göstermeye devam ediyor.
'Kendimizi korumak için elimizden geleni yapıyoruz'
İşgal tarafından inşa edilen yüksek bir duvar, Kefr Kila'yı işgal altındaki Filistin'in geri kalanından ayırıyor. Ali Hammud Şit, hasar görmüş mülkünde hurda metal ve kırık beton yığınlarının arasından geçiyor. "Kendimizi korumak için elimizden geleni yapıyoruz," diyor.
CNRS'ye göre, İsrail güçleri, ağır bombardıman ve yerleştirilen patlayıcılarla sivil altyapıyı kasıtlı olarak yok ederek şehir kırımı askeri stratejisi benimsedi.
“Şehir kırımı askeri stratejisi”, savaş taktiği olarak kentsel çevrelerin, şehirlerin, altyapının ve sivil alanların kasıtlı olarak hedef alınması ve yok edilmesini ifade eder. Amaç sadece askeri yenilgi değil, aynı zamanda bir topluluğun fiziksel, kültürel ve sosyal dokusunun sistematik olarak silinmesidir.
Kefr Kila'da organik çiftçi olan Hadi Avade, endişelerini paylaşıyor: "İnsanlar zaten demir ve alüminyum gibi malzemeleri satıyor. Ama taş gibi diğer atıklar için, toksik maddelerle kirlenmiş olabileceğinden korkuyoruz."
Üzerlerinde İsrail insansız hava araçları gökyüzünde vızıldarken, günlük yaşam yeniden başlamaya çalışıyor.
Geri dönüşüm ikilemi, çöp sahası politikaları
Eski Bayındırlık Bakanı Ali Hamiye, savaş molozlarını kıyı tahkimat projelerinde yeniden kullanmayı önerdi; bu fikir çevreciler tarafından eleştirildi.
"Coğrafi olarak da farklı. 2006'da atıkların çoğu Beyrut'un banliyölerinde yoğunlaşmıştı. Şimdi ise yaklaşık yüz köyün ezildiği güneyde de var. Durum çok daha ciddi," diyor atık yönetimi uzmanı.
Şu anda, güney Beyrut ve Lübnan Dağı'ndan gelen molozlar geçici olarak Cüdeyde çöp sahasında tutuluyor. Güney Beyrut'taki Costa Brava çöp sahasında genişletme çalışmaları tamamlandığında buraya taşınması bekleniyor.
Lübnan'ın yeni Çevre Bakanı Tamara Elzein, savaşın başlamasından bu yana 32 milyon ton moloz biriktiğini tahmin ediyor. Kasım 2024 tarihli bir Dünya Bankası tahmini, bu sayının 100 milyon tona kadar çıkabileceğini öne sürüyor.
Fransız Ulusal Bilimsel Araştırma Merkezi (CNRS), Eylül ve Kasım 2024 arasında günlük bombardıman nedeniyle sadece güney Beyrut'ta 2–4 milyon ton moloz oluştuğunu tahmin ediyor.
Sürdürülebilir yeniden inşa çağrıları, yerel dayanıklılık
Hükümet tarafından çıkarılan genelgeler, molozların ayrıştırılması ve çevreye duyarlı geri dönüşüm çağrısı yapsa da, uzmanlar uygulamanın yetersiz olduğunu söylüyor.
"Etkin bir ayrıştırma ve geri dönüşüm sağlamak için net bir izleme mekanizması yok," diyor Public Works Studio'dan araştırmacı Yara Khalek.
Buna yanıt olarak, sivil toplum, acil eylem talep eden bir dilekçe başlattı: toksik atık analizi, uygun ayrıştırma, çevreye güvenli depolama, istihdam yaratma ve yeni geri dönüşüm teknolojilerinin geliştirilmesi.
Beyrut'un Güney Banliyösü'nde olduğu gibi, Güney Lübnan köylerinde de herkes enkazı temizlemek ve bu yeni savaş biçiminin izlerini silmek için örgütlenmeye çalışıyor.
"Bu atıkları geri dönüştürmek ve yeniden kullanmak, sürdürülebilir yeniden inşayı destekleyebilir; yerel topluluklar, hükümet yetkilileri ve uzmanlar hem çevreyi hem de ekonomiyi yeniden canlandırmak için birlikte çalışıyor," diyor “Yeşil Güneyliler Derneği” Başkanı Hişam Yunus.
Bu yaklaşım, “Güney İçin İnşaat direktörü ve mühendis Riyad el-Esad tarafından da savunuluyor. "Bir köye hayat geri getirmek için sadece karton kutular getirmek yeterli değil," diyor ve "Enkazı yerel olarak geri dönüştürmemiz, ona değer katmamız ve yerel halkı sürece dahil etmemiz gerekiyor." diye ekliyor.
El-Esad şuna dikkat çekiyor: "Tüm diğer yönleri de düşünmelisiniz, örneğin faaliyetler, tarım."
2006'dan 2025'e: Tekrarlanan bir kriz
Kefr Kila'da tarih tekerrür ediyor. İsrail saldırılarının neden olduğu buldozer izleri ve parçalanmış zeytinlikler arasında, Ali Hammud Şit elinden geleni yeniden inşa ediyor. Şit, "Yüz yaşında ya da daha eski harika zeytin ağaçları vardı; hepsini söktüler, hepsini kırdılar." diyor.