Trump ve Netanyahu: Anlaşmazlıktan öte, boşanmadan az

img
Trump ve Netanyahu: Anlaşmazlıktan öte, boşanmadan az YDH

"Yeni faktörler, özellikle Trump'ın müttefik ya da rakip olsun başkalarıyla başa çıkma şekli ve iki taraf arasındaki güç ve kabiliyet dengesi, İsrail tarafının geri adım atmak veya ABD yönetiminin taleplerine uyum sağlamak zorunda kalacağını düşündürüyor."




YDH - ABD-İsrail ilişkilerinde, özellikle Trump ve Netanyahu arasındaki mevcut gerilimler, kişisel sürtüşmelerin ötesine geçerek ABD'nin bağımsız adımlarıyla tetiklenen stratejik bir dönüşümün habercisi olabilir. El-Ahbar yazarı Yahya Dabuk'a göre İsrail'in bu yeni duruma adapte olmakta zorlandığı ve Netanyahu'nun etkisinin azaldığı gözlemlense de köklü bağlar nedeniyle tam bir kopuş beklenmiyor. Siyonist rejimin, ABD'nin Gazze veya Körfez ülkeleriyle normalleşme gibi taleplerine, iç politikadaki dengeleri gözeterek boyun eğmesi gerekebilir; bu durum Hamas'ın müzakerelerdeki konumunu güçlendirebilir.

İsrail ile Amerika Birleşik Devletleri arasındaki mevcut gerilimleri, İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu ile ABD Başkanı Donald Trump arasındaki kişisel bir anlaşmazlıktan daha fazlası olarak anlamak mümkün mü?

Bugün tanık olduklarımız, iki taraf arasındaki ilişkilerde derin bir stratejik dönüşümün başlangıcı mı, yoksa anlık siyasi kararlara verilmiş geçici bir tepki mi sayılmalı? Meydana gelen gelişmelerin sadece bir veya iki dosya hakkındaki geçici bir görüş ayrılığı ya da farklılığı olmadığı aşikâr.

Aksine bu durum, öncelikle Amerikan tarafında zamanla değişen, gözlerden uzak ve kapalı kapılar ardında ilerleyen uzun bir dönüşüm ve stratejik hesaplamalar sürecinin bir sonucu.

Bu süreç, ABD yönetiminin Tel Aviv için beklenmedik, çıkarlarını doğrudan etkileyen ve önceden kendisiyle koordine edilmemiş bağımsız adımlar atmasıyla ikili ilişkilerde su yüzüne çıktı.

Amerikan tarafındaki dönüşümlere karşın İsrail, en büyük hamisiyle ilişkilerinde zamanı geçmiş bir yaklaşımın ve belirleyicilerin esiri olmaya devam ediyor.

Olumsuzlukları daha da artıran bir diğer etken ise İbrani devletinin mevcut yapısı ve karar alma mekanizmalarıyla Amerika'nın yeni değişkenlerine uyum sağlayamaması ve işlerin geçmişteki gibi kalmasını umması olabilir.

Ayrıca Netanyahu'nun, ABD yönetiminin aldığı büyük kararlar üzerinde doğrudan etkileme kabiliyetini kaybettiği ve Trump ile olan kişisel ilişkisinin artık stratejik bir anlayışı, hatta aralarındaki pratik koordinasyonu garanti etmeye yetmediği görülüyor.

Yine de "tam bir stratejik ayrılık" veya "iki taraf arasında siyasi bir boşanma" söylemleri abartılı görünüyor.

Peki, üstü kapalı bir şekilde ve sızıntılar yoluyla duyurulan gerginlikler ve kopuş ne kadar sürebilir?

Bu durum, İsrail'in Amerikan kararlarından ve direktiflerinden kaçmasına bir tepki mi, yoksa kopuşun doğası sadece Trump ve Netanyahu'nun şahıslarıyla mı bağlantılı?

Daha da önemlisi, analistler, Netanyahu ile eski ABD Başkanı Joe Biden yönetimi arasındaki ilişkilere damgasını vuran kopuşu ele alırken, pratikte geçerli olmayan birçok senaryo üreterek bir hataya mı düşüyorlar?

İsrail'de yorumlarda aşırı bir abartı söz konusu: Bazıları Trump'ın Netanyahu'ya muamelesini, Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy'e olan muamelesine benzetti.

Bazıları ise ABD ile "artık geçmişte kalan" stratejik ilişkilerin yasını tutarken, diğerleri İsrail'in geleceğini ve özellikle Trump'ın onu ilgi odağına almadığı bir ortamda, Amerika'dan uzak, uluslararası baskılara ve bölgesel zorluklara tek başına dayanıp dayanamayacağını sorguladı.

Fakat İsrail medyasının ABD ile kriz zamanlarında sormaya alıştığı bu sorular gerçeği yansıtmıyor.

Zira Washington ile Tel Aviv arasındaki ilişki "strateji üstü" bir nitelik taşıyor; geçici olmayan ortak çıkarlara dayanıyor ve uzun yıllara yayılan işbirliği, karşılıklı hizmet ve güvenlik, siyasi ve iktisadi bütünleşmeyle birikti ve güçlendi.

Zaman zaman ortaya çıkan ve sonuncusu mevcut yönetim döneminde görülen görüş ayrılıklarına rağmen, gerçekler ilişkilerin pek çok nedenden ötürü kopmayacağını veya tersine dönmeyeceğini gösteriyor.

Bunların en önemlileri şunlar:

— Amerika Birleşik Devletleri'nin, Türkiye ve Suudi Arabistan gibi diğer bölgesel ülkelerle ilişkileri ne kadar gelişirse gelişsin, bölgede İsrail'e, özellikle de onun buradaki işlevsel rolüne bir alternatif bulması zor olacaktır. Zira Tel Aviv, Washington'un ve çıkarlarının bakış açısıyla, kendileriyle ilgili bazı dosyalarda anlaşamasalar da bölgedeki temel direklerden biri olmaya devam ediyor.

— İsrail açısından bakıldığında, Amerika Birleşik Devletleri'nin himayesi ve desteği olmadan siyasi, güvenlik ve hatta belki de varoluşsal bir gelecekten bahsetmek mümkün değil.

— İbrani devleti ve mevcut iktidar koalisyonunda yer alan siyaset ve karar alıcıları, Trump'ın "evcilleştirilebileceği" veya Tel Aviv'deki karar masasında şekillendiği gibi İsrail'in çıkarlarını gerçekleştirmek için kullanılabileceği varsayımına dayanan stratejik konulardaki kararlarını ve yönelimlerini etkileyen aşırı bir özgüvenden muzdarip.

— İsrail ile Amerika Birleşik Devletleri arasında daha önceki gerginlik dönemlerinde olduğu gibi, iki tarafın da kendilerini tatmin edecek bir uzlaşmaya varması ve ilişkiyi ortak çıkarlar çerçevesinde yeniden düzenlemesi muhtemel. Mevcut görüş ayrılıklarının doğasına ve Trump'ın uluslararası meselelerle başa çıkmada izlediği alışılmadık tarzın etkisine rağmen, iki taraf arasındaki stratejik ilişki hâlâ tam bir patlamaya veya kesintiye izin vermeyecek kadar derin.

— Yeni faktörler, özellikle Trump'ın müttefik ya da rakip olsun başkalarıyla başa çıkma şekli ve iki taraf arasındaki güç ve kabiliyet dengesi, İsrail tarafının geri adım atmak veya ABD yönetiminin taleplerine uyum sağlamak zorunda kalacağını düşündürüyor. Bu da Gazze dosyasında veya Körfez ülkeleriyle ilişkilerde Washington'un isteklerini karşılayan bir uzlaşma şekillendirme yoluna gidilmesiyle olacak.

— Bazı analistler, mevcut krizin İsrail'in Trump'ın masaya koyduğu bazı siyasi şartları fiilen yerine getirememesinden kaynaklandığını ve ilişkilerdeki gerilimin bu imkânsızlıktan doğduğunu belirtiyor. Bu görüşü savunanlar, eğer İsrail, Trump'ın talep ettiklerini –Gazze'deki savaşı bitirmek, uzun vadeli anlaşmalar ve ateşkesler için tutumunu yumuşatmak ya da Körfez ülkeleriyle normalleşme dosyasında tavizler vermek– yerine getirebilseydi, işlerin bu denli görüş ayrılığına ve anlaşmazlığa varmayacağını söylüyor. Fakat Netanyahu "malı teslim edebilecek" mi? Ve Washington'un isteklerine ve şartlarına yanıt vermesi durumunda İsrail içindeki bedeli ne olacak?

— İsrail'in bu yönde bir adım atması durumunda, yanıtın bazılarının sandığı kadar hızlı olması beklenmiyor, ayrıca tam olması da öngörülmüyor. Zira Netanyahu'nun çelişkili talepler, şartlar ve çıkarlar arasında bir denge kurması gerekecek: Bir yanda güçlü bir şekilde baskı yapan ve karşı konulamayan Amerikan faktörü, diğer yanda ise hükümetini ve iktidarda kalmasını tehdit eden iç faktör. Yine de başbakan, her ikisinden de bir şeyler bulabilir; yani savaşı sona erdirirken aynı zamanda onu sürdürebilir. Bu ilk bakışta zor görünse de bileşenleri mevcuttur ve üzerinde çalışılabilir.

Her hâlükârda İsrail, yakın vadede, Gazze Şeridi'nde daha önce vaat ettiği büyük bir askeri operasyon için hazırlıklarını sürdürürken tehdit seviyesini koruyacaktır.

Bu tutum, müzakerelere ve diplomatik sürece daha fazla odaklanılacak olan mevcut ve gelecek aşamalar için operasyonla korkutma silahını canlı ve etkili tutma niyetini gösteriyor.

Unutulmamalı ki İsrail askeri liderliği, aşırı askeri seçeneğin hedeflerine ulaşmada başarılı olacağına ikna olmuş değil ve bu da sürece yeni bir karmaşıklık katmanı ekliyor.

Ayrıca, Amerika Birleşik Devletleri ile İsrail arasında bu seçeneğin fizibilitesi konusundaki derin anlaşmazlıklar, muhtemelen Hamas'ın beklenti çıtasını yükseltecektir.

Zira İsrail'e yönelik koşulsuz Amerikan desteğinin azalmasına dair her işaret, Gazze'de –ki bu doğrudur– stratejik bir zafiyet olarak okunuyor ve bu da hareketi, yeni bir esir takası anlaşması, uzlaşmalar ve ateşkesler yapma girişimleri karşısında daha katı bir tutum sergilemeye ve pozisyonlarında ısrar etmeye itiyor.

Çeviri: YDH