İran ve Yemen tarafından İsrail'e fırlatılan Hayber Şiken ve Fettah-1 gibi yeni nesil balistik füzeler, manevra kabiliyetli savaş başlıklarıyla dikkat çekiyor. Bu başlıklar, İsrail'in Arrow gibi gelişmiş hava savunma sistemleri için ciddi bir zorluk teşkil ediyor ve önleme çabalarını karmaşıklaştırıyor.

YDH - İsrail merkezli ekonomi ve teknoloji haber sitesi Calcalist'te yayımlanan Nitzan Sadan imzalı analize göre, İran ve Yemen'deki Ensarullah tarafından İsrail'e fırlatılan yeni nesil balistik füzeler, sahip oldukları manevra kabiliyetli savaş başlıkları (MARV) sayesinde İsrail hava savunma sistemleri için giderek artan bir tehdit oluşturuyor.
Bu füzeler, özellikle 2023'te başlayan çatışmalardan bu yana İsrail topraklarında bazı hedefleri vurmayı başarırken, İsrail'in Arrow (Hetz) gibi gelişmiş savunma sistemlerinin etkinliğini sorgulatıyor.
Analizde, İran yapımı Hayber Şiken ve Yemen'den atılan Fettah-1 füzelerinin, füze gövdesinden ayrıldıktan sonra serbest düşüşe geçmek yerine, hedefe doğru ilerlerken zikzaklar çizerek ve hatta yörüngesini değiştirerek önleme girişimlerinden kaçmaya çalıştığı belirtiliyor.
Bu durum, hava savunma radarlarının füzenin nihai düşüş noktasını tahmin etmesini ve önleyici füzeler için uygun bir buluşma noktası belirlemesini zorlaştırıyor.
Özellikle Haziran 2023'te tanıtılan Fettah-1 füzesinin, düşüş sırasında hızlanabilen motorlu bir savaş başlığına sahip olduğu ve bu sayede İsrail'in Arrow ve ABD'nin THAAD bataryalarından birkaç kez kaçmayı başardığı ifade ediliyor.
İran'ın bu teknolojiyi geliştirme stratejisinin temelinde, İsrail'in teknolojik üstünlüğüne meydan okuma ve hava savunma kalkanını delme amacı yatıyor.
Tahran, bu füzelerle "yaratıcı fırlatma" olarak adlandırılan bir taktik izleyerek, İsrail savunma sistemlerinin tepkilerine göre füzelerin manevra zamanlamasını ve şeklini ayarlayabiliyor.
Örneğin, önceki füzelerin belirli bir irtifa ve menzilde önlendiği tespit edilirse, bir sonraki füze daha erken veya farklı bir şekilde manevra yapacak şekilde programlanabiliyor.
Manevra kabiliyetli savaş başlıklarının kökeni 1960'lı yıllara, ABD ve Sovyetler Birliği arasındaki Soğuk Savaş dönemine dayanıyor.
ABD, Sovyet füze savunma sistemlerini aşmak için bu tür başlıklar üzerinde çalışmalara başlamıştı.
İran ise bu teknolojiyi kendi füze programına entegre ederek, özellikle İsrail'in Arrow gibi balistik füze savunma sistemlerini geliştirmesine bir yanıt olarak bu alandaki yeteneklerini artırdı.
İran'ın füze programı, İran-Irak savaşı sırasında Irak'ın Scud füzelerinin etkinliğini görmesiyle başlamış, zamanla tersine mühendislik ve yerli üretim kabiliyetleriyle gelişmişti.
Bununla birlikte, manevra kabiliyetli savaş başlıklarının İran için bazı dezavantajları da bulunuyor. Bu başlıkların üretimi oldukça maliyetli ve karmaşık olup, özel bileşenler, malzemeler, gelişmiş çipler ve seramik kaplamalar gerektiriyor.
Ayrıca, savaş başlığına eklenen motor, yakıt tankı, hassas elektronikler ve ısıya dayanıklı kaplamalar nedeniyle taşınan patlayıcı miktarı azalıyor.
Örneğin, Hayber Şiken füzesi yarım tonluk bir savaş başlığı taşıyabilirken, daha çevik olan Fettah-1'in savaş başlığının çok daha küçük olduğu belirtiliyor.
Sadan'a göre, İran ve müttefiklerinin bu teknolojiyi geliştirmeye devam etmesi bekleniyor.
Yakın zamanda tanıtılan ve menzili 1200-1300 km olan Kasım Beşir adlı yeni füzenin, Batı İran'dan İsrail'e ulaşabileceği gibi Suudi Arabistan ve Körfez ülkelerindeki petrol tesislerini de tehdit edebileceği vurgulanıyor.
Analizde, İsrail ve İran arasında teknolojik bir silahlanma yarışı yaşandığı, İsrail'in mevcut ve gelecekteki tehditlere (Fettah-2 gibi hipersonik manevra kabiliyetli başlıklar dahil) karşı önlem geliştirdiği ancak hiçbir hava savunma sisteminin yüzde 100 koruma sağlayamayacağı ifade ediliyor.
Bu nedenle, siren sesleri duyulduğunda sivillerin sığınaklara gitmesinin hayati önem taşıdığı belirtiliyor.