Askeri uzman Rami Ebu Zubeyde, Ensarullah'ın Hayfa limanına yönelik deniz ablukası kararını "stratejik bir atılım" ve "bölgesel caydırıcılık mühendisliğinde niteliksel bir değişim" olarak nitelendirdi. Ebu Zubeyde, bu adımın Gazze'ye yönelik saldırıların bedelinin İsrail'in hayati çıkarları üzerinden ödetildiğini ve İsrail güvenlik teorisini sarstığını belirtti.

YDH - Askeri ve Güvenlik Uzmanı Rami Ebu Zubeyde, Ensarullah hareketinin Hayfa limanına deniz ablukası uygulayacağını açıklamasının, "bölgesel caydırıcılık mühendisliğinde niteliksel bir değişim" anlamına geldiğini ifade etti.
Şehab Haber Ajansı'na özel açıklamalarda bulunan Ebu Zubeyde, bu hamlenin, Ensarullah'ın Kızıldeniz'deki faaliyetlerinden Akdeniz sahnesinin merkezine doğru bir geçiş yaptığını ve Gazze'ye yönelik saldırıların bedelinin artık "stratejik bir para birimiyle" ödendiğine dair net bir mesaj taşıdığını vurguladı.
Ebu Zubeyde, "Bu tırmanış sadece durumsal bir tehdit değil, aksine gelişmiş füze sistemlerini, uzak hedeflere ulaşabilen insansız hava araçlarını ve deniz trafiğini hassasiyetle takip eden ileri bir istihbarat ağı tarafından desteklenen askeri kapasitelerin birikiminin pratik bir tercümesidir," şeklinde konuştu.
Askeri uzman, kararın psikolojik açıdan büyük önem taşıdığına dikkat çekerek, "İsrail'in ithalatının yüzde 60'ını karşılayan Hayfa'nın hedef alınması, İsrail'in stratejik derinliğinin dokunulmazlığına dayanan güvenlik teorisini temelinden sarsıyor ve Tel Aviv'i her zaman tehditten uzak gördüğü deniz yollarını güvence altına alma sarmalına sokuyor," dedi.
Rami Ebu Zubeyde ayrıca, Ensarullah'ın tehditleri somut bir gerçeğe dönüştürerek caydırıcılık mücadelesini eşi benzeri görülmemiş bir aşamaya taşıdığını belirtti.
Uzman, "Caydırıcılık artık teorik olmaktan çıkıp, İsrail limanlarına yönelik uluslararası denizcilik güvenine yansımalarıyla birlikte oldubittilere dayalı bir denkleme dönüştü," ifadelerini kullandı.
Ebu Zubeyde, değerlendirmelerini şu sözlerle sonlandırdı: "Bu adımın önemi, varsayılan coğrafya engelini kırması ve saldırganlığın bedelinin artık Gazze veya sınırlarıyla sınırlı kalmadığını, aksine İsrail ekonomisine yönelik varoluşsal bir tehdit oluşturacak şekilde genişlediğini kanıtlamasıdır. Bu, Gazze'deki herhangi bir İsrail tırmanışının, İsrail'in hayati çıkarlarının derinliklerinde benzer bir tırmanışla karşılaşacağına dair açık bir işarettir."