200'den fazla Rus savaş esirinin, Ukrayna güçleri tarafından boğulma hissi yaşatılması ve elektrik verilmesi gibi ağır işkencelere maruz kaldıklarını ifade ettikleri bildirildi.
YDH- El-Meyadin’de yer alan habere göre, Ukrayna güçlerinin, ABD sorgulama yöntemleriyle ilişkilendirilen teknikleri kullanarak Rus savaş esirlerine sistematik işkence yaptığı iddia ediliyor.
Bu iddialar, Uluslararası Ukraynalı Neo-Nazilerin Suçları Kamu Mahkemesi Başkanı Maksim Grigoriev tarafından perşembe günü Moskova’da düzenlenen bir basın toplantısında dile getirildi.
Grigoriev, yakın zamanda değiş tokuş edilen 200’den fazla Rus savaş esirinin “tam anlamıyla Nazi benzeri” olarak tanımladığı işkencelere dair tanıklık verdiğini belirtti.
Kullanılan yöntemlerin, ABD askeri gözaltı merkezlerinde daha önce belgelenmiş tekniklerle büyük benzerlik gösterdiğini vurguladı. “Esirler boğulma hissi yaşatılarak yapılan işkencelere maruz kaldılar. Yüzleri bezle kapatıldı ve üzerlerine su döküldü. Bu nefes almayı engelleyen, dayanılmaz bir yöntemdir. Bu Amerikan tarzı işkencedir” dedi.
İşkencelerin yapıldığı yerlerden birinin adının “Bağdat” olduğunu söyleyen Grigoriev, bu ismin özellikle yabancı, özellikle de Amerikalı personelin dahil olduğunu düşündürdüğünü belirtti. Kullanılan yöntemlerle birlikte bu isimlendirme, “Amerikan ‘uzmanlarının’ açık bir şekilde dahil olduğunu” gösteriyor dedi.
Söz konusu eylemler sadece suyla boğma yöntemiyle sınırlı olmadığı belirtildi. Mahkemeye göre, ağır dövme, elektrik verme, yakma, parmak kırma, sahte infazlar ve köpek saldırıları da diğer işkence yöntemleri arasında yer alıyor. Mağdurların ayrıca, açık yaralara tuz sürülmesi, bacaklarından silahla vurulma ve zorla çalıştırılma gibi uygulamalara da maruz kaldıkları kaydedildi.
Sadist işkence örüntüleri ortaya çıkıyor
Grigoriev, yapılan işkencelerin sorgulama amacıyla değil, “saf sadizm ve zevk” için gerçekleştirildiğini ifade etti. “Esirlere soru sorulmadı; bu eylemler tamamen sadistçe ve keyfi olarak yapıldı. Bu insanlar sistematik bir şekilde öldürülmeye çalışılıyor. Emirler en üst düzeyden geliyor ve her şey kasıtlı olarak yapılıyor” dedi.
Bu tanıklıkların, Kiev yönetiminin onayıyla yürütülen daha geniş ve kasıtlı bir kötü muamele kampanyasının parçası olduğu ileri sürüldü. Grigoriev, mahkemenin bulgularının hem uluslararası hem de Rus soruşturma mercilerine iletildiğini açıkladı.
Cenevre Sözleşmesi’nin ağır ihlali
Grigoriev, söz konusu eylemlerin uluslararası hukukun, özellikle 1949 tarihli Cenevre Sözleşmesi’nin açık bir ihlali olduğunu savundu.
“1949 Cenevre Sözleşmesi savaş esirlerine insanca muamele edilmesini zorunlu kılar ve sağlıklarını tehlikeye atan veya ölüme neden olabilecek yasa dışı eylemleri yasaklar” diyen Grigoriev şöyle devam etti:“Kiev rejiminin yaptığı şey, bu sözleşmenin açıkça ihlalidir; sistematik işkence bir insanlık suçudur. Bu tür suçların zaman aşımı yoktur.”
Uluslararası Kamu Mahkemesi, Mayıs 2022’de kuruldu ve Ukrayna güçleri tarafından işlendiği iddia edilen suçlara tanık olan ya da mağdur olan 1.200’den fazla kişinin tanıklığını topladığını açıkladı. Grigoriev’e göre, mahkeme 30’dan fazla ülkeden sivil toplum temsilcilerinden oluşuyor ve çevrimiçi olarak yayımlanan raporları 86 milyonun üzerinde görüntülenme aldı.
Grigoriev, mahkemenin amacının “Ukrayna ordusu tarafından yapılan suistimallere” küresel dikkat çekmek ve belgelenmiş kanıtları yetkili makamlara iletmek olduğunu belirtti.
Esir takası gerçekleşti
Rusya ve Ukrayna, geçtiğimiz hafta savaşın başladığı 2022 yılından bu yana en önemli insani jestlerden biri olarak değerlendirilen büyük bir esir değişimi gerçekleştirdi. Rusya Savunma Bakanlığı’nın açıklamasına göre, her iki ülke de 270 asker ve 120 sivil olmak üzere toplamda 390 kişiyi karşılıklı olarak iade etti. Bu değişim, 16 Mayıs'ta İstanbul’da gerçekleştirilen müzakerelerde varılan anlaşma sonucu mümkün oldu.
Bu son esir takası, savaşın başlangıcından bu yana yapılan en kapsamlı takas olarak kayda geçti. Daha önceki takas Ağustos 2024’te gerçekleşmiş ve her iki taraf da 115’er savaş esirini serbest bırakmıştı.
