İran artık BRICS'in ve Küresel Güney’in ilk savunma hattı

img
İran artık BRICS'in ve Küresel Güney’in ilk savunma hattı YDH

Pepe Escober, İran’ın BRICS üyeliği ve Çin-Rusya ile kurduğu askeri ve ekonomik ittifakların, onu Küresel Güney’in lideri konumuna taşıdığını söylüyor.




Pepe Escobar, Sputnik için kaleme aldığı makalede, İran'ın İsrail'e karşı asimetrik direnişinin Batı hegemonyasını sarstığını ve BRICS'in (Rusya, Çin, İran) yükselişiyle çok kutuplu bir dünya düzenine geçişin başladığını savunuyor. İsrail'in başarısız saldırıları ve İran'ın kritik altyapıyı vurması, ABD-İsrail ekseninin zayıfladığını gösterirken, Ukrayna ve Ortadoğu'daki vekalet savaşlarını BRICS'e karşı bir "büyük oyun" olarak yorumluyor. Küresel Güney'in artık Batı'nın saldırganlığına karşı aktif direnmesi gerektiğini vurgulayan Escobar, bu sürecin Batı'nın çöküşünü ve medeniyet-devletlerin (İran, Rusya, Çin) jeopolitik dönüşümünü hızlandırdığını iddia ediyor.

YDH- Bu mesele, en ciddi seviyeye ulaştı. Gelin satranç tahtasını mikrodan makroya doğru birlikte inceleyelim.

 “Cenaze dansında ağlayan gölge,

Avutulamayan hayalin yüksek ağıdı.

— T.S. Eliot, Burnt Norton

İsrail’in İran’a karşı başlattığı, ABD’nin klasik “şok ve dehşet” stratejisini birebir kopyalayan saldırısı; hız, titiz askeri planlama ve sürpriz unsurlarıyla (örneğin İran’ın askeri elektronik iletişimini hacklemek, Devrim Muhafızları’nın dikey komuta yapısını kesmek, örümcek ağı tarzı İHA saldırısı taktiği ve İran nükleer altyapısının bazı kritik noktalarının bombalanması) gerçekleştirilse de nihayetinde başarısız oldu.

İranlı üst düzey teknisyenlerin şebekeyi yeniden çalışır hale getirmesi yalnızca saatler sürdü. Bu noktadan sonra denge hızla değişti. Pazar gecesi geç saatlerde yapılan nokta atışı füze saldırılarının ardından, Devrim Muhafızları (DMO), geliştirilmiş istihbaratla İsrail’in komuta ve kontrol sistemlerini ciddi biçimde bozabilecek kapasiteye sahip olduğunu duyurdu. Böylece Demir Kubbe – ya da “Kağıt Kubbe” – delindi.

Tel Aviv ve Hayfa’daki kritik altyapı merkezleri vurularak yok edildi, özellikle Rafael silah üretim kompleksi (füzeler, İHA’lar, siber savaş ve Demir Kubbe sistemleri konusunda uzman), Hayfa’daki elektrik santrali ve petrol rafinerisi. Bu gelişmeler, tarihi öneme sahip.

İslam dünyasında sevinç gözyaşlarına karışan zafer duygusu, İsrail toplumuna yönelik devasa psikolojik travmayla birleşti. “Yenilmez İsrail” efsanesi artık tarihe karıştı. Yukarıdan cehennemi salmak, kadın ve çocukları öldürmek ve gerçeği çarpıtmak, gerçek bir rakip karşısında zafer getirmiyor.

Devrim Muhafızları’nın yeni liderliğiyle uyguladığı güncellenmiş strateji, her geçen gün hassas biçimde yeniden ayarlanıyor. İsrail ekonomisini felce uğratmak DMO için zor değil: Sadece bir petrol rafinerisi var (zaten bombalandı); üç limanı var, bunlardan biri (Eilat) iflas etmiş durumda, biri (Hayfa) yanıyor ve tek havaalanı da ciddi sıkıntıda.

Tel Aviv’in umutsuz –hatta intihara meyilli– hamlesi ters tepti. Tahran, İran’ın birkaç saat içinde tüketileceğini öngören Siyonist hesapların tamamen yanlış olduğunu ispatladı.

ABD Başkanı ise adeta aç bir tuzağa düştü. MAGA (Amerika’yı Yeniden Harika Yap) tabanı parçalanmış durumda, özellikle de Siyonist olmayan büyük çoğunluk içinde. Başkan, İsrail’in bu saldırı planını başından beri bildiğini kendi paylaşımıyla itiraf etti.

Yalnızca 10 gün önce, New York’ta milyarderlerin katıldığı bir toplantıda Trump’a yakın isimlerden Steve Witkoff, İran balistik füzelerinin “Amerika için tehdit” oluşturduğunu dile getirmişti. Son 48 saatteki gelişmeler, Washington’un fiilen sıcak savaşa girdiğini gösteriyor.

Tahran’daki diplomatik kaynaklar, İran liderliğinin bu senaryoya göre hareket ettiğini ve şu anda sahip olduğu yeteneklerin büyük kısmını hâlâ devreye sokmadığını belirtiyor. Stratejik sabır yine sahnede.

Geçen ay İran’da gözlemlediğim gibi, Pers gururu ve kendi kapasitesine duyduğu güven, İran’ın Siyonist eksenle –ABD dahil– uzun süre mücadele edebileceğine dair net bir duruş sergiliyor. Şu anda kullanmaya başladıkları gelişmiş füzeler –Hayber Şekan 2, Fettah-1 ve Hac Kasım– bu yeteneklerin sadece başlangıcı.

Asıl Savaş: BRICS'e karşı

Özetle, İran’ın verdiği karşılık satranç tahtasını ters yüz etti. Washington’daki gösterişli askeri geçit töreni düzenleyen "Sirkteki Palyaço", çıplak ve maskesiz kaldı.

Artık yalnızca bir değil, iki vekâlet savaşının sahibi: Rusya’ya karşı (Ukrayna’daki neo-Nazilerle) ve İran’a karşı (Tel Aviv’deki soykırımcılara destekle). Bunlar, BRICS'e karşı yürütülen büyük savaşın parçaları.

Artık sağır, kör ve dilsizler bile bu meselenin İran’ın nükleer programıyla ya da Trump’a ait yeni bir JCPOA (nükleer anlaşma) yaratma çabasıyla ilgili olmadığını görebiliyor. Bu, Siyonist eksenin uzun zamandır saplantılı olduğu rejim değişikliği planının bir parçası. 1990’ların sonlarından beri hayal edilen bu hedef, ABD’nin İran’ın devasa enerji ve nadir maden kaynaklarını ele geçirerek çökmekte olan imparatorluğunu birkaç on yıl daha ayakta tutma stratejisine dayanıyor.

Ekstra kazançlar da var: Çin’in enerji tedarikini kesmek, Yeni İpek Yolu’nun bağlarını koparmak ve Rusya’nın güney kanadında dev bir yara açmak. Üç temel BRICS ülkesi –İran, Rusya, Çin– tek hamlede hedef alınıyor. Amaç, Avrasya entegrasyonunu durdurmak ve çok kutuplu dünya düzeninin oluşumunu engellemek.

Moskova ve Pekin, bu tabloya karşı yalnızca savunmayla değil, asimetrik ve zekice hamlelerle karşı koymak gerektiğinin farkında. Rusya’nın Ukrayna’da sürdürdüğü vekâlet savaşında olduğu gibi pasif kalmanın artık yeterli olmadığı ortada.

Bu arada, Rus istihbaratı, İsrail’in “Örümcek Ağı Operasyonu”nun Ukrayna’daki SBU (Ukrayna Güvenlik Servisi) üzerinden Rus stratejik bombardıman uçaklarına karşı uygulanan taktiklerle birebir örtüştüğünü belirledi. Tel Aviv’in Moskova’ya yönelik sabotajlara doğrudan karışmış olabileceği ciddi şekilde sorgulanıyor. Aynı şekilde Ukrayna hattına dair sorular da artıyor. Moskova’daki istihbarat birimleri, Trump’ın öne sürdüğü “ateşkes” teklifinin aslında Rusya’yı oyalamak için bir perde olduğunu ve NATO’nun derin devlet güdümünde bir ilk saldırı hazırlığı içinde olabileceğini değerlendiriyor.

Bu nedenle, yakın zamanda Rusya’nın İran’ın stratejisini genişletmesi mümkün: Ukrayna’yı altyapı savaşıyla tamamen karanlığa boğmak, tıpkı Hayfa’daki elektrik santralinin bombalanmasıyla şehrin karanlığa gömülmesi gibi.

Neden İran’ın düşmesine izin verilemez

Bugünkü çılgın tırmanış, aslında Trump’ın Ali Şamhani’nin teklifini kabul etmemesiyle önlenebilirdi, ki Şamhani sonrasında İsrail tarafından öldürüldü. O teklif: İran, yüksek oranda zenginleştirilmiş uranyumdan vazgeçebilir ve yaptırımlar kaldırılırsa yeni bir nükleer anlaşma imzalayabilir.

Ayrıca İran, ABD yatırımıyla Suudi Arabistan ve BAE’nin katılabileceği ortak bir nükleer zenginleştirme projesi de önermişti. Dönemin İran Dışişleri Bakan Yardımcısı Abbas Arakçı, bu öneriyi Steve Witkoff’a Umman’da bizzat sunmuştu, ancak müzakereler çöktü.

Bu esnada, Küresel Güney, İsrail ile İran arasındaki ölümcül satranç savaşını büyük bir dikkat ve giderek artan farkındalıkla izliyor: Köşeye sıkışan Batı, her geçen gün daha tehlikeli hale gelen bir canavara dönüşmüş durumda ve “barış” maskesi altında topyekûn savaş yürütüyor.

Ancak artık soykırımcı sistemler için dokunulmazlık söz konusu değil. Bu hafta gerçekleşecek St. Petersburg Ekonomik Forumu’nda, özellikle Putin’in Cuma günü yapacağı konuşmada ve Temmuz başında Rio de Janeiro’da yapılacak BRICS Zirvesi’nde bu durum derinlemesine tartışılacak.

Küresel Güney’in nabzı, İran’ın Batı Asya’da uzun süredir kaybolmuş olan ahlaki ve jeopolitik otoriteyi yeniden inşa ettiğini gösteriyor, tıpkı tarih boyunca Pers imparatorluğunun yaptığı gibi. Medeniyet-devletlerin rolü budur: kendi etki alanlarının koruyucusu olmak.

Brezilya başkanlığındaki BRICS, belki şu anda diplomatik nezaket sınırları içinde hareket ediyor olabilir ama artık bu yapı yalnızca beyanlarla yetinmemeli; Küresel Güney’in sağlam, sarsılmaz omurgası hâline gelmelidir.

Çünkü Batı artık hibrit savaş modunda değil, doğrudan, açıktan savaşta. Bu yüzden Küresel Güney de “Nedeni Olan İsyancılar” moduna geçmeli.

Nijerya’dan Endonezya’ya, Vietnam’a kadar BRICS üyeleri ve ortakları arasında, şu görüş gittikçe yaygınlaşıyor: İran’ın düşmesine izin verilmemeli. Bu kadar ciddi.

Batı’nın sınırsız tahakküm büyüsü nihayet kırıldı. Geriye sadece “avutulamayan hayalin yüksek ağıdı” kalacak. Develeri çökertecek olan şey, sonunda başarısız olmuş bir “şok ve dehşet” planı oldu.