İran müzakerelere temkinli yaklaşıyor: 'Bedelsiz taviz yok'

img
İran müzakerelere temkinli yaklaşıyor: 'Bedelsiz taviz yok' YDH

İsrail ve İran arasındaki ateşkesin üzerinden iki haftadan fazla bir süre geçmişken, Washington ile Tahran arasında nükleer müzakerelerin yeniden başlama ihtimali gündemde.




YDH - İsrail ile İran arasında ilan edilen ateşkesin üzerinden iki haftadan fazla bir süre geçerken ve bu ateşkesin kırılganlığına dair tartışmalar sürerken, Washington ile Tahran arasında müzakerelerin yeniden başlama olasılığı geniş çapta konuşuluyor.

İki taraf arasında, İran'ın nükleer programına kısıtlamalar getirilmesi karşılığında ABD yaptırımlarının kaldırılmasını hedefleyen altıncı tur görüşmelerin 15 Haziran'da Maskat'ta yapılması planlanıyordu.

Ancak bu tarihten iki gün önce İsrail, İran Cumhurbaşkanı Mesud Pizişkiyan'ın Amerikalı gazeteci Tucker Carlson'a verdiği röportajda 'müzakere masasının bombalanması' olarak nitelendirdiği bir saldırı düzenledi.

Bazı İranlı yetkililer, ABD Başkanı Donald Trump'ın eylemlerini İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu'nun yaptıklarından ayırmaya çalışsa ve İsrail saldırısını Tahran-Washington arasındaki diplomatik süreci baltalayan bir hamle olarak görse de, gelişmeler farklı bir duruma işaret etti.

İsrail'in İran'a yönelik savaşı sadece ABD'nin yeşil ışık yakması ve desteğiyle değil, aynı zamanda ateşkesin ilanından iki gün önce İran'ın üç ana nükleer tesisinin bombalanmasına Washington'un da katılımıyla gerçekleşti.

Tahran müzakerelere şüpheyle bakıyor

Bu gelişmelere rağmen Amerikalı yetkililer ve medya kuruluşları, görüşmelerin yeniden başlama ihtimalini yoğun bir şekilde gündeme getirdi.

İranlı yetkililer bu olasılığı kesin bir dille yalanlamasa da, konuya ilişkin ayrıntı vermekten kaçınarak Tahran'ın müzakerelerin yeniden başlamasına şüpheyle yaklaştığını vurguladı.

İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, Washington'un son günlerde müzakere masasına dönmeye 'potansiyel olarak hazır' olduğunu bildiren mesajlar gönderdiğini belirtti.

Fakat Arakçi, İngiliz Financial Times gazetesinde yayımlanan makalesinde, son ABD ve İsrail saldırılarının Tahran'ın güvenini sarstığını ifade etti.

Arakçi, beş tur nükleer müzakerenin ardından ABD ve İran'ın 'tarihi bir dönüm noktasının' eşiğinde olduğunu ancak İsrail saldırısının diplomasiyi 'baltaladığını' ekledi.

Arakçi ayrıca, Umman arabuluculuğunda dokuz hafta süren müzakereler boyunca kendisinin ve Donald Trump'ın Orta Doğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff'un, ABD'nin İran'ın nükleer programına ilişkin endişelerini gidermek için 'pek çok kazan-kazan mekanizması' önerdiğini belirtti.

Güven eksikliğinin müzakerelerin önündeki temel engel olduğunu düşünen Arakçi'nin bu açıklamalarına karşın Trump, Netanyahu ile son görüşmesinde Washington ile Tahran arasındaki bir sonraki görüşme turunun planlandığını duyurdu.

Witkoff da müzakerelerin 'gelecek hafta veya o civarda' yapılacağını söyledi.

Axios haber sitesi daha önce isimsiz iki kaynağa dayandırdığı haberinde, Witkoff'un gelecek hafta Oslo'da Arakçi ile görüşmeyi planladığını aktarmıştı.

Ancak İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bekai, Trump'ın açıklamalarına, "Bizim tarafımızdan Amerikalılarla bir görüşme talebinde bulunulmadı," diyerek yanıt verdi.

'Diplomasi kapısı açık ama şartlı'

Yine de İranlı yetkililerin açıklamaları, temkinli olsalar da diplomasiye hâlâ önem verdiklerini gösteriyor.

Pizişkiyan, geçen pazartesi yayımlanan röportajında, "Görüşmelerle bir sorunumuz yok ancak Siyonist rejimin bölgemizde ve ülkemizde yol açtığı felaketler durumu gergin ve kriz dolu bir hâle getirdi. Bu krizi aştıktan sonra müzakere masasına dönebileceğimizi umuyoruz. Bunun da tek bir şartı var, o da müzakere sürecine güven duyulmasıdır. Siyonist rejimin müzakerelerin ortasında ikinci bir saldırı düzenlemesine izin verilmemelidir," ifadelerini kullandı.

Benzer bir açıklamada bulunan İran Dışişleri Bakan Yardımcısı da "Washington'un İran'a karşı askeri bir eylemde bulunulmayacağını garanti etmesi koşuluyla, diplomasi kapıları Tahran açısından hâlâ açık," dedi.

Müzakerelerin konusu ne olacak?

Taraflar arasında bir sonraki müzakere turunun yakın zamanda yapılıp yapılmayacağından bağımsız olarak, asıl soru bu görüşmelerin konusunun ne olacağı.

Özellikle Trump'ın, İran'ın nükleer programının son hava saldırılarıyla tamamen yok edildiği yönündeki ısrarı bu soruyu daha da önemli kılıyor.

El-Ahbar gazetesinin değerlendirmesine göre Washington, Tahran'ın siyasi bir anlaşma çerçevesinde uranyum zenginleştirme programına yeniden başlamayacağını garanti etmesini ve zenginleştirilmiş uranyum stoklarının ülke dışına çıkarılmasını onaylamasını sağlamaya çalışıyor.

Ayrıca Washington, son savaştan sonra yapılacak herhangi bir anlaşmanın 'İran'ın koşulsuz teslimiyeti' anlamına geleceği izlenimini yaratmayı hedefliyor.

Buna karşılık İranlı yetkililer, nükleer tesislerine yönelik son bombardımandan sonra bile ülke içinde zenginleştirmeye devam edeceklerini vurguluyor. Tahran, bu aşamada verilecek herhangi bir tavizin 'zayıflık' olarak yorumlanmasından ve füze programının kontrol altına alınması gibi yeni talepleri gündeme getirmesinden endişe duyuyor.

Bu koşullar altında, diplomatik sürecin yeniden bir çıkmaza girmesi ve bir anlaşmaya varılamaması durumunda, ABD ve İsrail'in İran'a yönelik yeni bir saldırı için harekete geçebileceği değerlendiriliyor.