İsrail tarafından “yasadışı savaşçı” olarak nitelendirilen Dr. Hüsam Ebu Safiya, Batı Şeria’daki Ofer toplama kampında ağır işkence, tıbbi ihmal ve insanlık dışı koşullarda tutuluyor. Avukatı, doktorun ciddi kilo kaybı yaşadığını ve psikolojik işkenceye maruz kaldığını açıkladı.

YDH- İsrail tarafından “yasadışı savaşçı” olarak sınıflandırılan Gazzeli çocuk doktoru Dr. Hüsam Ebu Safiya'nın, İsrail'in Batı Şeria’daki Ofer toplama kampında insanlık dışı koşullarda tutulduğu bildirildi.
Arab48’e konuşan avukatı Gid Kasım, Ebu Safiya’nın ağır işkenceye maruz kaldığını, tıbbi yardım alamadığını ve ciddi şekilde kilo kaybettiğini açıkladı.
Kuzey Gazze’deki Kemal Edvan Hastanesi’nin başhekimi olan Ebu Safiya, 2023 Aralık ayında rehin alınmasından bu yana 40 kiloya yakın kilo kaybetti.
Vücudunda baş, boyun, sırt ve kaburga bölgesinde ciddi morluklar oluştuğunu aktaran Kasım, doktorun düzenli kalp ritmi bozukluğu yaşadığını ancak hiçbir tıbbi desteğin sunulmadığını söyledi.
Ebu Safiya’nın yeraltındaki bir hücrede, gün ışığı görmeden tek başına tutulduğunu belirten Kasım, doktorun hâlâ kışlık kıyafetlerle yaşadığını ifade etti.
“Günde sadece iki kaşık pirinç veriliyor. Şeker ve tuz tamamen yasak. Şekerin mutluluk hormonunu artırabileceği gerekçesiyle verilmediği söyleniyor,” dedi.
Avukata göre Ofer toplama kampında rehineler sık sık hücre baskınlarına, aramalara ve psikolojik işkenceye maruz kalıyor.
“Rehinelere bazen sahte ölüm haberleri veriliyor, travmatik görüntülerle ruhsal çöküntü hedefleniyor,” dedi.
İsrail işgal makamları, hakkında herhangi bir resmi suçlama bulunmayan Dr. Ebu Safiya’yı “yasadışı savaşçı” ilan ederek hukuki korumalardan mahrum bıraktı.
Bu statüdeki rehinelere yönelik ziyaretler ve avukat görüşmeleri de ciddi engellerle karşılaşıyor.
Kasım, müvekkilini ziyaret etmek için her defasında aylar öncesinden başvuru yapmak zorunda kaldığını, randevuların sıklıkla iptal edildiğini, görüşmelerin ise gardiyanlar eşliğinde ve yoğun denetim altında gerçekleştiğini aktardı.
İsrail, uluslararası hukuk açısından meşru bir egemenlik temeline sahip olmadığı için eylemlerini hukuk düzeni olarak nitelemek mümkün değil.
Dolayısıyla, bu yapının özgürlüğünü gasp ettiği kişileri “tutuklu” ya da “mahkum” olarak tanımlamak, fiili bir işgal gücünün keyfi alıkoyma pratiğine hukuki meşruiyet atfetmek anlamına geliyor.
Bu bağlamda, İsrail’in hapishane olarak tanımladığı mekânlar gerçekte sistematik rehine kamplarıdır ve burada tutulan kişiler esasında sivil rehinelerdir.
Daha fazla okuyun: İsrail sistematik olarak toplama kamplarını işkence için tasarlıyor
Daha fazla okuyun: Filistinli doktor, İsrail toplama kampında işkenceyle öldürüldü
Daha fazla okuyun: On beş ayda 54 Filistinli tutsak, toplama kamplarında öldürüldü