HTŞ rejimi, Bedevi aşiretlerini Süveyda'dan tehcir ediyor

img
HTŞ rejimi, Bedevi aşiretlerini Süveyda'dan tehcir ediyor YDH

HTŞ rejimi, Dürzi gruplarla yaşanan kanlı çatışmaların ardından 'gerilimi düşürme' gerekçesiyle Süveyda vilayetindeki Bedevi aşiretlerinin Deraa'ya tehcir edilmesi sürecini başlattı. HTŞ bu adımı 'güvenli tahliye' olarak sunarken, yerel kaynaklar ve aktivistler olayı İsrail'in çıkarlarına hizmet eden bir 'demografik değişiklik komplosu' ve 'çifte standart' olarak nitelendirdi.




YDH - Suriye'nin güneyindeki Süveyda vilayeti kırsalında yaşayan Bedevilerin yerinden edilmesi, aşiretler ve yerel Dürzi gruplar arasında bir haftadan uzun süren kanlı çatışmaların ardından Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) rejiminin kontrolündeki medya ve sosyal medya platformlarının en çok konuşulan konusu haline geldi.

HTŞ, 'gerilimi durdurma ve sükuneti sağlama' başlığı altında ülkedeki en büyük zorunlu tehcir operasyonlarından birini başlattı.

Rejim, çatışma bölgesine yakın evlerini terk etmek isteyen Bedevi ve aşiret mensuplarının Süveyda vilayetinin idari sınırları dışına 'güvenli bir şekilde' tahliye edilmeye hazır olunduğunu duyurdu.

Suriye Kızılayı ile koordineli olarak yürütülen operasyon, 21 Temmuz Pazartesi sabahı Bedevi ailelerin Deraa ve Şam'daki barınma merkezlerine 'çıkışını sağlamak' üzere otobüslerin Süveyda şehrine gelmesiyle başladı.

Bedevi aşiretlerine mensup 350'den fazla kişiyi taşıyan ilk kafile, Deraa'nın doğu kırsalındaki Busra el-Harir beldesine ulaştı.

Deraa Valiliği tarafından yayımlanan istatistiklere göre, Süveyda'dan ayrılan ailelerin sayısı 1000'i aştı.

'Komplo' ve 'demografik değişiklik' iddiaları

HTŞ'nin Süveyda'dkai İç Güvenlik Amiri Ahmed ed-Dalati, yaptığı açıklamada, rejimin tahliye operasyonuna öncülük etmesinin amacının 'Dürziler ile Bedeviler arasında patlak veren krizi sona erdirmek ve aşiret mensuplarını sakinleştirmek' olduğunu ifade etti.

Öte yandan, rejime bağlı kurumların yayımladığı resmi açıklamalarda, Bedevilerin zorla tehcir edilmesinin sorumluluğunun Süveyda'daki Dürzilere ait olduğu öne sürüldü.

Açıklamalarda, başta Şeyh Hikmet el-Haceri olmak üzere Suriye'deki Dürzi din adamlarının Bedevi köylerinin boşaltılması yönünde çağrılar yaptığı iddia edildi.

Ancak Süveyda'daki yerel kaynaklara göre Şeyh Haceri'nin açıklaması, "Bedeviler ve aşiretler bizim halkımızdır, onlara dokunulması yasaktır ve korunmaları gerekir," şeklindeydi.

El-Ahbar gazetesinin ulaştığı kaynaklar, Dürzi din adamlarının, özellikle çatışmalar sırasında yerel Dürzi gruplara sığınan Bedevi ailelere saldıranları kınadığını ekledi.

Aynı kaynaklar, HTŞ'nin medyasının 'Bedevilerin Süveyda'daki Dürziler tarafından kovulduğu' fikrini yayma çabasının, Suriye halkının bileşenleri arasında ayrılık yaratmayı amaçladığını ve 'hiçbir hükümetin kendi halkına bunu yapmaması gerektiğini' belirtti.

Süveyda şehrinden Dürzi bir aktivist, Bedevilerin vilayetten çıkarılmasının 'geçici bir adım değil, büyük bir komplo' olduğunu vurguladı.

Aktivist, "Hedef, ABD-İsrail planlarına hizmet edecek şekilde güneydeki Suriye halkının demografisini değiştirmektir. Bu planlar, ayrılık ve bölünme üzerine kuruludur," diye konuştu.

Aktivist, geçmişte Dürziler ile Bedeviler arasında yaşanan anlaşmazlıkların hiçbir zaman 'tehcir' noktasına gelmediğini veya Dürzilerin ateşkes şartı olarak onların evlerinden çıkarılmasını talep etmediğini kaydetti.

Aktivist, "Onların bugün rejim eliyle, kamuoyunu Dürzilerin onları evlerini terk etmeye zorladığına inandıran yanıltıcı bir medya makinesi eşliğinde tehcir edilmesi, işgalci İsrail'in heveslerine uygun bir güney 'kantonu' kurma çabasından başka bir şey değildir," ifadelerini kullandı.

Süveydalı bir başka Bedevi aktivist ise İsrail'in, inançları gereği Bedevilere ve aşiretlere güvenmediği için Dürzileri güney Suriye'de tutmak istediğini söyledi.

Aktiviste göre İsrail, kendine özgü sosyal yapıları nedeniyle 'milli güvenliğine' tehdit olarak gördüğü Bedevileri 'ehlileştirilmesi zor' halklar olarak kabul ediyor.

Aktivist, HTŞ rejiminin İsrail ile müzakereler yürüttüğünü ve bu durumun artık bir sır olmadığını, özellikle Süveyda'daki çatışmaların patlak verdiği Azerbaycan görüşmesinden sonra basının manşetlerine taşındığını belirtti.

Aktivist, güneydeki bu tablonun, 'bölgenin yüzünü İsrail'in çıkarlarına uygun şekilde demografik olarak değiştirmeyle sonuçlanacak İsrail planının parçası' olma ihtimalinin yüksek olduğunu dile getirdi.

Tehcir dosyasında 'çifte standart'

HTŞ rejimi ve ona bağlı kanalların, Bedevilerin 'zorla tehcir edilmesi' dosyasını 'kabul edilemez uygulamalar' olarak lanse ederken, Hama ve Humus kırsalındaki halkın köylerinden sürülmesini görmezden gelmesi, HTŞ rejiminin uyguladığı mezhepçi temellere dayalı 'çifte standartı' gözler önüne seriyor.

Beşşar Esed hükümetinin düşüşünü takip eden geçtiğimiz aylarda, Hama ve Humus kırsalları, HTŞ güçlerinin himayesinde ve silah zoruyla sistematik tehcir operasyonlarına tanık oldu.

Bu saldırılar sonucunda yüzlerce aile evlerinden sürüldü ve yerlerine Bedeviler ile milislerin aileleri yerleştirildi.

Yerel kaynaklara göre, tehcir operasyonları Hama'nın doğu kırsalındaki el-Belil, ez-Zağbe, el-Fan el-Vastani, el-Fan el-Kıbli, el-Mabtan, Maryud, Ebu Mensef, Maan, eş-Şeyha, er-Ruvayf, el-Buveyda, Şeyh Ali Kasun, Halban, et-Tuba, Neva ve Teldeheb gibi 20'den fazla köyü etkiledi.

Çoğunluğu Alevi topluluğuna mensup bu ailelerin yerine Suriye'nin kuzey ve doğu kırsalından gelen savaşçıların aileleri yerleştirildi.

Kaynaklara göre, bu köylerdeki tarım arazileri şu anda emlak şirketleri tarafından yatırım için satışa sunuluyor.

Hama'nın batı kırsalında ise el-Aziziye ve Erze köylerinin sakinleri, bu iki köyde halka yönelik organize cinayetler işlenmesinin ardından tehcir edildi.

Zorunlu tehcir projesi Humus kırsalına da uzanarak, Tasnin köyü neredeyse yerli halkından tamamen tahliye edildi.