Son dönemde intihar vakalarının hızla arttığına dikkat çeken İsrail medyası, bir sonraki asker nesli arasında daha kapsamlı bir ruh sağlığı krizinin kapıda olduğunu belirtti.

YDH- Times of Israel’in haberine göre, İsrail ordusunda temmuz ayında art arda yaşanan intiharlar, askerlerin ruh sağlığına ilişkin derin bir krizi ve ordu yönetiminin şeffaflık eksikliğini yeniden gündeme taşıdı.
Haberde, temmuz ayının ilk iki haftasında dört İsrail askerinin intihar ettiğinin ya da intihar girişiminde bulunduğunun bildirildiği, olayların özellikle kamuoyunun dikkatini çeken ilk örneğinin 5 Temmuz’da intihar eden yedek asker Daniel Edri olduğu belirtildi.
Edri’nin, Gazze ve Lübnan’daki çatışmalarda yaşadığı travmaların ardından yoğun bir travma sonrası stres bozukluğu yaşadığı, intiharından önce çevresine açıkça yaşamına son vermeyi düşündüğünü söylediği aktarıldı.
Annesi Sigal Edri, Ynet'e yaptığı açıklamada oğlunun “yanan ceset kokularını hatırladığını” ve “savaş alanına geri dönmüş gibi uyanmalar yaşadığını” belirtti.
Haberde, Edri’nin ardından 9 Temmuz’da güneydeki bir askeri birlikte ve 14 Temmuz’da kuzeydeki başka bir birlikte iki askerin daha “şüpheli” şekilde yaşamını yitirdiği, 15 Temmuz’da ise Norveçli bir paraşütçü olan Dan Phillipson’un intihar girişimi sonrası ağır yaralandığı ve hastanede öldüğü bildirildi.
İsrail ordusunda intiharlar konusunda önde gelen uzmanlardan ve klinik sosyal hizmet uzmanı Dr. Leah Shelef, The Times of Israel’e yaptığı açıklamada, ordunun intihar vakalarında ani artışlarla daha önce de karşılaştığını belirtti.
“İntiharların bulaşıcı bir etkisi vardır.” diyen Shelef, “Geçmişte art arda üç askerin intihar ettiği aylar oldu.” ifadelerini kullandı.
Son dönemde yaşanan intihar vakaları, İsrail Meclisi Dışişleri ve Güvenlik Komitesi’nden dokuz milletvekilinin acil toplantı talep ettiği resmi bir mektup yayımlamasına yol açtı. Mektupta, İsrail ordusunun mevcut yaklaşımının kamuoyunun güvenini zedeleyebileceği ve savunmasız askerlerin ihtiyaç anında yalnız bırakılabileceği uyarısında bulunuldu.
Geçtiğimiz salı günü Ordu Radyosu muhabiri Doron Kadoş tarafından X platformunda paylaşılan mektup, Komite Başkanı Likud Milletvekili Yuli Edelstein’a hitaben yazıldı; girişimi ise İşçi Partisi Milletvekili Merav Michaeli üstlendi. Mektup, İsrail ordusunun intihar verilerini açıklamayı sürekli reddetmesine tepki olarak hazırlandı.
Kadoş, paylaşımında, son aylarda İsrail ordusundan bu verilere ilişkin defalarca bilgi talep ettiğini, hatta aynı gün içinde tekrar başvurduğunu ancak her seferinde geri çevrildiğini belirtti.
“Verilerin açıklanmayı reddedilmesi bile başlı başına endişe verici olup, İsrail ordusuna yönelik kamu güvenini zedelemektedir.” denilen mektubun devamında şu ifadelere yer verildi: “İsrail ordusu askerlerinin her zamankinden daha ağır psikolojik baskı altında olduğu bir ortamda, tabloyu tüm yönleriyle ortaya koymak ve desteğe ihtiyaç duyan askerlerin hayatlarını kaybetmesini önlemek için her türlü adımın atıldığından emin olmak hayati önem taşımaktadır.”
İsrail ordusu içindeki intihar verilerinin kamuoyuyla paylaşılmaması tartışma konusu olurken, Dr. Leah Shelef, verilerin yılda bir kez açıklandığını, bunun da “olağan” uygulama olduğunu söyledi.
En son veriler ocak ayı başında yayımlandı ve savaşın başlangıcından bu yana şüpheli intihar vakalarında “artış” olduğunu ortaya koydu.
Haberde, Ocak 2025’te yayımlanan resmi verilere göre, 7 Ekim 2023’te başlayan savaşın ardından geçen 15 aylık sürede 28 askerin intihar ettiği, savaş öncesindeki 2023 yılı içinde de 10 intihar vakasının raporlandığı; toplamda iki yılda “38” askerin yaşamına son verdiği aktarıldı.
Bu rakamın, 2022’deki 14 ve 2021’deki 11 şüpheli intihar vakasıyla kıyaslandığında “ciddi bir artış” gösterdiği belirtildi.
Shelef, savaşın yalnızca can kayıplarını artırmadığını, aynı zamanda orduya çağrılan yedek asker sayısını da büyük oranda artırdığını, bu nedenle toplam sayı üzerinden yorum yapılırken dikkatli olunması gerektiğini belirtti.
Shelef, “Bu savaş çok zor ve çok uzun sürdü.” diyerek, uzayan çatışmanın askerler üzerinde “sürekli bir psikolojik baskı” yarattığını belirtti.
Önceki kısa süreli harekâtlardan farklı olarak, bu savaşın askerleri sürekli travmaya, tekrar eden görevlere ve toparlanmak için yetersiz zamana maruz bıraktığını vurgulayan Shelef, özellikle yedek askerlerin, askeri görevle birlikte “kişisel ve finansal sıkıntıları” da aynı anda taşıdığını ifade etti.
Habere göre İsrail ordusu, savaşın başlamasından bu yana ruh sağlığı altyapısını genişletmiş durumda. Aktif ve yedek birliklerde, Gazze dahil olmak üzere “binin üzerinde” ruh sağlığı görevlisinin görevlendirildiği, her tugayda bir psikolojik destek subayı bulunduğu ve askerler için 7/24 açık bir yardım hattının kurulduğu ifade edildi.
İsrail Savunma Bakanlığı’nın da savaşın ardından ruh sağlığı destek programlarını genişlettiği, “önce rehabilitasyon” ilkesine dayalı bir sistemle askerlerin bürokratik süreçlerden önce desteğe erişmesini hedeflediği bildirildi.
Mart ayında yapılan açıklamada, Savunma Bakanlığı Rehabilitasyon Birimi’nin savaşın başlamasından bu yana yaklaşık “16 bin” askerle ilgilendiği belirtildi.
Haberde ayrıca, ruh sağlığı sorunları yaşayan güvenlik personeline destek veren sivil toplum kuruluşlarının da önemli bir rol oynadığına dikkat çekildi. MOSHE adlı sivil toplum örgütünün, topluluk temelli kısa vadeli müdahalelerle intihar oranlarını azaltmayı hedeflediği aktarıldı.
Daniel Edri örneğinde olduğu gibi, bazı askerlerin yardım talep etmelerine rağmen sistemden yeterince hızlı destek alamadığına dair haberlerin de kamuoyuna yansıdığı bildirildi.
Times of Israel’e göre, son dönemde artan intihar vakaları, aktif görevdeki askerlerin ruh sağlığına dikkatleri çekerken, uzmanlar, “bir sonraki asker nesli arasında daha kapsamlı bir ruh sağlığı krizinin kapıda olabileceği” uyarısında bulunuyor.
Risk altındaki gençlere destek veren ELEM adlı kuruluşun, savaş sonrası duygusal destek taleplerinde “%47’lik” bir artış kaydettiği; yaklaşık “5.000” gencin dijital platformlar aracılığıyla yardım aldığı bildirildi.
Uzmanlar, bu gençlerin birçoğunun yakın zamanda İsrail ordusunda görev alacaklarını ve travma ile başa çıkmada zorluk yaşayan bireylerin gelecekte “daha büyük” risk altında olabileceğini ifade etti.