İsrail basını, Suriye’ye askeri müdahalenin ters tepebileceği ve bunun İran’ın etkisini artırabileceği uyarısında bulundu; sürdürülebilir stratejinin İran’ı sınırlamak olduğu vurgulandı.

YDH- Times of Israel’da yayımlanan bir analize göre, Suriye’nin güneyinden gelen görüntüler Ortadoğu’ya özgü tanıdık bir tabloyu yansıtıyor: kontrolden çıkan mezhepsel şiddet, tehdit altındaki azınlıklar ve düzeni sağlamakta zorlanan zayıf bir merkezi hükümet. On yılı aşkın süredir süren iç savaşla sarsılmış olan Suriye toplumunun yapısının daha da çözülme riski taşıdığı bildirildi.
Ancak makalede İsrail’deki karar alıcıların bu gelişmeleri “yanlış okuyabileceği” ve bu yanlış okumanın, “mevcut istikrarsızlıktan çok daha ciddi bir bölgesel felakete yol açabileceği” uyarısında bulunuldu. İsrail’in, askeri müdahale ve belirli milis gruplarına destek yoluyla daha “iyi” bir tablo mühendisliği yapma girişiminin “ciddi riskler” barındırdığı belirtildi.
Analizde, İsrail’in, güney Suriye’nin “kendi düşmanlarının, ister cihatçılar ister İran destekli unsurlar olsun, üslenebileceği bir alana dönüşmesini engellemek” istediği iddia edildi. Ancak bu amacın “sahadaki gerçeklikle çeliştiği ve ters tepebileceği” vurgulandı.
Süveyda’daki çatışmanın kökleri derin
Süveyda vilayetindeki Dürzî ve Bedevî toplulukları arasındaki çatışmaların, Suriye krizinden çok daha önceye dayanan mezhepsel kökenlere sahip olduğu ifade edildi. Son şiddet dalgasında her iki tarafın da adam kaçırma, öldürme ve aşağılayıcı ritüeller gibi eylemlere başvurduğu ve bu tür şiddetin etkili devlet otoritesinin yokluğunda yaygınlaştığı aktarıldı.
İsrail, ayrılıkçıların yanında yer aldı
Makaleye göre “İsrail, Süveyda’daki ayrılıkçılarla aynı çizgide hareket ederek zayıf ve merkezsiz bir Suriye devleti ile silahsızlandırılmış bir güney Suriye” tercihine yöneldi. Lübnan’da Hizbullah’ın silahsızlandırılmasını isteyen İsrail’in, Suriye’de ise güçlü bir devletin varlığını istemediği bildirildi. Bu “çelişkili” yaklaşımın tehlikeli sonuçlar doğurabileceği, askeri müdahale ve milis destekleriyle bu dengeyi kurmaya çalışmanın “ters tepebileceği” uyarısı yapıldı.
Dürzîleri korumak için yapılan müdahale geri tepebilir
Makalede, İsrail’in hava saldırılarıyla Dürzîleri “koruyamayacağı” ifade edildi. Süveyda’daki Dürzîlerin, çatışma sonrasında da Suriyeli kalacakları ve Şam’la bir tür anlaşmaya ya da komşu Sünnîlerle bir arada yaşam formülüne ihtiyaç duyacakları belirtildi.
İsrail’in hükümet güçlerini Süveyda’dan çekilmeye zorlamasının ardından, Suriye’nin farklı bölgelerindeki ve Ürdün, Suudi Arabistan ile Irak’taki aşiret otoritelerinin binlerce destekçiyi güney Suriye’ye sevk ettiği bildirildi. Bu tür bir gelişmenin Dürzîler açısından katliama dönüşebileceği ve sonuçlarının hem Suriye hem İsrail hem de tüm bölge açısından öngörülemez olabileceği ifade edildi.
Colani karmaşık bir denge arayışında
Analizde, HTŞ rejimi lideri Colani’nin, Lübnan’ın yıllarca “başaramadığı” şeyi, rakip milislerin silahsızlandırılması ve devlet yapısına entegre edilmesi, gerçekleştirmeye çalıştığı belirtildi. Şeraa’nın kendi ordusunun da eski milislerin birleşimi olduğu hatırlatılarak, görevin zorluğu vurgulandı.
HTŞ rejiminin kusurlu ve sorunlu olduğuna dikkat çekilmekle birlikte, Esed döneminin ve iç savaş yıllarının ardından, bölgesel ve “İsrail çıkarları açısından istikrar sağlayabilecek tek seçenek” olduğu ileri sürüldü.
İran yeniden sahneye çıkabilir
Makalede, HTŞ rejiminin çökmesinin İran’a geniş bir hareket alanı yaratacağı iddia edildi. İran’ın son iki yılda Suriye’deki “vekil ağını” kaybettiği ve bölgesel etkinliğinin gerilediği; ancak oluşacak bir kaos ortamının Tahran’a tekrar zemin hazırlayabileceği öne sürüldü. HTŞ rejiminin eksiklerine rağmen, “İran etkisini yeniden canlandırmaya çalışmadığına” dikkat çekildi.
Arap devletleri neden Colani’yi destekliyor?
Suudi Arabistan, BAE ve diğer bazı Arap ülkelerinin, HTŞ rejimine ciddi siyasi ve ekonomik destek verdiği aktarıldı. Bu ülkelerin, kusurlu da olsa istikrarlı bir liderliği kaotik bir boşluğa tercih ettikleri ve Irak ile Libya örneklerinden ders çıkardıkları ifade edildi. Otoriter rejimlerin yıkılmasının, çoğu zaman daha tehlikeli güçleri serbest bıraktığına dikkat çekildi.
Alternatif daha kötü olabilir
Colani sonrası dönemin demokratik ve Batı yanlısı bir Suriye getirmeyeceği, bunun yerine tam bir devlet çöküşü ve “İran’ın geri dönüşü” anlamına gelebileceği belirtildi. İran’ın, HTŞ rejiminin çökmesinden çıkar sağlayacağı ve bu durumu değerlendirmeye hazır olduğu iddia edilsi.
İsrail’e uyarı: Diplomasi askeri müdahaleden etkilidir
Yazının sonunda, İsrail’e üç stratejik hedef önerildi: İran’ın yeniden güç kazanmasını engellemek, azınlık haklarını diplomatik yollarla korumak ve Suriye’de istikrarı sağlayacak devlet inşası çabalarına destek vermek. Askerî müdahale yerine diplomasiye öncelik verilmesi gerektiği belirtildi.
İsrail’in HTŞ rejimiyle, Arap ülkeleriyle, ABD ve AB ile birlikte çalışarak, “kırmızı çizgiler ve hesap verebilirlik mekanizmaları” belirlemesi ve kapsayıcı yönetişimi teşvik edecek teşvikler sunması gerektiği ifade edildi. Diplomatik baskı, ekonomik kaldıraç ve gerekirse müdahale tehdidinin, askeri operasyondan çok daha sürdürülebilir araçlar olduğu kaydedildi.
Suriye’nin ya yavaş da olsa istikrara doğru ilerleyeceği ya da yeniden kaosa sürüklenerek bölgesel bir felakete yol açacağı uyarısıyla son bulan makale, İsrail’in tercihinin bu gidişatı belirlemede “kritik rol” oynayacağını öne sürdü.