İran’ın Z Kuşağı’nın, İsrail’in saldırısıyla vatan aidiyetini yeniden keşfederek yabancı müdahalelere karşı güçlü bir direniş sergilediği, önceki kopukluk ve yabancılaşmanın yerini milli bilinç ve sahiplenmeye bıraktığı; dış güçlerin planlarının çöktüğü ve Z Kuşağı’nın artık kendi diliyle bağımsızlık ve onuru yeniden inşa ettiği ifade edildi.

YDH- El-Meyadin’in aktardığına göre, İran’ın Z Kuşağı uzun süre vatan aidiyeti olmayan, amaçsız bir topluluk olarak görülürken, İsrail’in İran’a yönelik son saldırısına verdikleri tepki bu algıyı çarpıcı biçimde tersine çevirdi.
İnternet çağında doğan ve dijital bir ortamda yetişen bu genç kuşak, İran İslam Devrimi’ni doğrudan yaşamamış, Irak’la sekiz yıl süren savaşı tecrübe etmemişti. Ancak savaşın sesi şehirlerinde yankılanınca ekranlarının arkasından çıkarak kendi çağlarının diliyle ülke kimliğini ve egemenliğini savundular. Bu gençler, yabancı güçlerin onları vatan, kimlik ve sadakat kavramlarından koparma girişimlerine etkin biçimde karşılık verdi.
2022’de Mahsa Amini’nin ölümüyle başlayan protestolar sırasında, dış gözlemcilerin bir kısmı Z Kuşağı’nın rejimi devireceğini ve uzun zamandır kurulan hayalleri gerçekleştireceğini öne sürdü. Kimileri onları, muhalefet potansiyeli olan esnek “internet savaşçıları” olarak tanımladı. “İran Milli Takımı” yerine “İslami Cumhuriyet Futbol Takımı”, “İran Bayrağı” yerine “İslami Cumhuriyet Bayrağı” gibi sloganlar sosyal medyada yayılarak ülkenin kültürel kimliği ile siyasi sistemi arasındaki bağın koparılmaya çalışıldığı belirtildi.
Gerçekte ise İran’ın Z Kuşağı, devrim öncesi mücadelenin ve monarşinin devrilmesinin etkilerini görmemiş, Saddam Hüseyin rejiminin İran’a karşı yürüttüğü sekiz yıllık savaşa tanıklık etmemişti. Bu kuşağın büyük kısmı ülkesinde yabancılaşma hissi taşıyor, göç etmeyi istiyordu. Ancak İsrail füzelerinin Tahran’daki patlamaları onları uykudan uyandırmaya yetti. Ölüm somut bir gerçekliğe, düşman ise net bir kimliğe büründü. Bu gençler, ulusal kimliği savunmanın sorumluluğunu kavradı.
Füze şoku: Toplumsal farkındalık
Haniye Azizi, el-Meyadin’e yaptığı açıklamada, “Şehit cenazelerini yalnızca takipçi kazanmak için çekiyordum, ta ki küçük çocuk tabutları önümden geçene kadar. Sanki uykudaydım ve bir anda uyandım. O an hayatımı tamamen değiştirdi.” ifadelerini kullandı.
2022 protestolarında bu kuşağın desteğini almaya çalışan dış güçlerin İran’ın gerçek düşmanı olduğu açıkça görüldü. Genç sivillerin, nükleer bilim insanlarının ve askeri komutanların öldürülmesi, bu kuşağın aidiyetini pekiştiren bir uyanışa dönüştü. Z Kuşağı artık ne zayıf ne de saf görülüyor; dış müdahalelere dayalı kampanyalar bir gecede çöktü.
El-Meyadin’e konuşan aktivist Sabir Mehdevi, “Sömürgeci güçler, özellikle bilimsel alanda bağımsız bir İran’ı asla tolere edemez. Onlar için bilimsel bağımsızlık, atom bombasından daha büyük bir korku kaynağıdır.” ifadelerini kullandı.
Meryem Azade ise “Aksa Tufanı Operasyonu ve ülkemize saldırının ardından Batı sömürgeciliği hakkında çok şey okudum. Bizim neslimiz, bu sömürge düzeninin farkında olmadan aracı olabilirdi. Filistin sadece insani bir mesele değil; bu saldırganlık bizim kimliğimizi ve varlığımızı hedef alıyor.” dedi.
İtiraflar ve dönüşümler: Z Kuşağından hikâyeler
Beklentilerin aksine, çok sayıda genç İranlı 2022’deki tutumlarından pişmanlık duyduğunu açıkça ifade etti. Bu tutumları yüzeysel ve fevri bulduklarını, dış güçlerce yönlendirildiklerini belirttiler. Özürleri eyleme dönüştü: Hem Farsça hem İngilizce büyük dijital kampanyalar başlattılar ve İran’a destek mesajları verdiler. Tahran’daki Azadi Meydanı’nda Filistin kefiyesiyle eline megafon alan genç bir kızın videosu kısa sürede viral oldu: “Tahran’ı boşaltmamızı söylediler ama biz sadece ceset torbalarında çıkarız. Kahrolsun İsrail.”
Bir başka videoda, 5.6 milyondan fazla izlenme alan Dünya Abdi, İsrail medyasıyla alay ederek şunları söyledi: “‘Tahran’daki sıcak öyle yoğundu ki ana su hattını biz patlattık’ dediler,’ sözleriyle, Tecriş Meydanı’na yönelik İsrail saldırısının ardından bölgedeki ana su borusunda meydana gelen patlamaya atıfta bulunuldu. Ve İran, Hayfa’daki elektrik santralini vurduktan sonra sizin elektriğiniz kesilince, hipersonik füzelerimizle şehrinizin gece gökyüzünü biz aydınlattık. O saldırıyı siz yapmadınız, içimizdeki birkaç hain yaptı.”
1.5 milyon izlenmeye ulaşan bir başka alaycı videoda, Asal Gurayi, monarşi yanlılarına seslendi:
“Hamenei, neden kenara çekilip Prens Rıza Pehlevi’nin gelip İran’ı inşa etmesine izin vermiyorsun? Kontrol edemediği eşini, bize karşı İsrail’in saldırganlığını desteklemesini ya da bir su şişesini bile açamamasını dert etme. O şahın oğlu, her şey onun için garanti. Ama sen, Bay Hamenei, hayatını İran için çile çekerek ve emek vererek geçirdin, halkının yanında durdun. Seni seviyoruz, sana değer veriyoruz ve sonuna kadar yanında olacağız.”
Öte yandan “Iranka” ismiyle tanınan anonim genç bir kadın, İngilizce (İbranice altyazılı) şu mesajı yayınladı:
“Ben İranlıyım ve bugün ülkemde her zamankinden daha güçlüyüm. Bay Trump, tehditleriniz koca birer yalandan ibaret. Dikkatli olun!”
“İran’ı parçalama” projesi sekteye uğradı: Batı geri adım attı
Bu videolar, #پای_ایرانم (ForMyIran), #جانم_فدای_ایران (SacrificeMyLifeForIran), #لبیک_یا_خامنهای (AtYourServiceKhamenei) gibi etiketlerle kitlesel bilinçlendirme kampanyaları eşliğinde paylaşıldı. On binlerce kişi, şehitleri anmak ve İran ile liderliğine destek göstermek amacıyla cuma günü düzenlenen “Öfke Yürüyüşü”ne katıldı.
Sadece birkaç gün içinde, Z Kuşağı’na yönelik milyarlarca dolarlık medya ve güvenlik yatırımı boşa çıktı. Yurt dışındaki “yumuşak darbe” projelerinin mimarları bile, İsrail’in saldırısının planlarını yirmi yıl geriye ittiğini itiraf etti.
El-Meyadin’e göre, artık İran’ın Z Kuşağı eskisi gibi değil. Bir zamanlar kayıp nesil olarak anılan bu kuşak, şimdi vatan, onur ve bağımsızlık kavramlarını kendi diliyle ve kendi araçlarıyla yeniden inşa edebilecek nesil olarak görülüyor.