Lübnan bakanlar kurulunun, ABD destekli bir plan doğrultusunda Hizbullah dahil tüm gayri resmi silahlı güçlerin tasfiyesini öngören kararı onaylaması, ülkede tansiyonu yükseltti. Karara tepki gösteren Hizbullah ve Emel Hareketi taraftarları, Güney ve Bekaa bölgelerinde protesto gösterileri düzenledi.

YDH - Lübnan'da bakanlar kurulunun, İsrail saldırılarının devam ettiği bir dönemde direnişin silahsızlandırılmasını öngören tartışmalı bir kararı onaylaması, ülkenin Güney ve Bekaa bölgelerinde geniş çaplı protestolara yol açtı.
Başbakan Nevaf Selam'ın, ABD'li arabulucu Tom Barrack tarafından sunulan belgeyi onayladıklarını duyurmasının ardından Hizbullah ve Emel Hareketi taraftarları sokaklara döküldü.
Karara tepki gösteren iki harekete mensup bakanlar, Baabda Sarayı'ndaki oturumu terk etti.
Bakanların bu adımı, İsrail'in süren saldırılarını ve mevcut tehditleri göz ardı eden dış baskılara bir yanıt olarak değerlendirildi.
Güney ve Bekaa'da protesto konvoyları
Hükümetin kararı sonrası Sur kentinde Hizbullah ve Emel Hareketi taraftarları, araç ve motosikletlerle konvoylar düzenledi.
Göstericiler, hareketlerinin bayraklarının yanı sıra Hizbullah'ın eski genel sekreteri Seyyid Hasan Nasrullah ve İmam Musa es-Sadr'ın fotoğraflarını taşıdı. Kornalar eşliğinde hükümet, ABD ve İsrail karşıtı sloganlar atıldı.
Benzer şekilde Hermel ve Nabatiye kentlerinde de geniş katılımlı gösteriler yapıldı. Protestocular, hoparlörlerden çalınan marşlar eşliğinde direniş seçeneğini desteklediklerini belirten sloganlar attı.
Gece saatlerinde ise Riyak–Baalbek otoyolunun Münzir kavşağı civarında göstericiler tarafından yol kapatma eylemi gerçekleştirildi.
ABD destekli silahsızlanma planı
Halk hareketliliğini tetikleyen bakanlar kurulu kararı, ABD'li elçi Tom Barrack'ın Lübnan'a sunduğu ateşkesi kalıcı hâle getirme belgesine dayanıyor.
Belge, Hizbullah da dahil olmak üzere tüm gayri resmi silahlı güçlerin, Litani Nehri'nin güneyi ve kuzeyi dahil Lübnan'ın tamamındaki varlığının kademeli olarak sona erdirilmesini hedefliyor.
Barrack, kararı "tarihî ve cesur" olarak nitelendirerek, bu adımla "tek vatan, tek ordu" çözümünün nihayet uygulamaya konulduğunu söyledi.