Cambridge Forumunun analizinde, ABD'nin on yıllardır Orta Doğu'da kurduğu füze savunma işbirliğinin stratejik bir başarı olduğu, ancak yeni nesil tehditler karşısında yetersiz kaldığı belirtildi.

YDH - Cambridge Forumu'na bağlı Manara dergisinde yer alan makalede, Körfez ülkeleri ile İsrail arasında ABD'nin katılımıyla ortak bir hava ve füze savunma sistemi kurulması fikri ele alındı.
Makalede, geleneksel savunma mimarilerinin gelişen tehditler karşısında yetersiz kaldığı ve entegrasyonun kaçınılmaz olduğu vurgulandı.
Pentagon ve ABD Dışişleri Bakanlığında füze savunma politikaları üzerine çalışmış bir uzman tarafından kaleme alınan analizde, "Amerika'nın Orta Doğu'daki müttefikleri ve ortaklarıyla füze savunma alanındaki işbirliği stratejik bir başarı olmuştur. Ancak geçmişteki başarı, gelecekteki başarının garantisi değildir," ifadelerine yer verildi.
ABD'nin bölgedeki işbirliğinin temelleri
Makaleye göre, ABD'nin bölgedeki füze savunma işbirliğinin temelleri, 1991 Körfez Savaşı sırasında Irak'ın İsrail, Suudi Arabistan ve Bahreyn'e yönelik balistik füze saldırılarıyla atıldı.
Bu saldırılar, ABD kuvvetlerinin ve bölgesel ortakların füze tehditlerine karşı savunmasızlığını ortaya koydu.
Savaşın ardından ABD'nin İsrail ile yakın bir işbirliği geliştirdiği belirtilen analizde, bu ortaklığın Demir Kubbe, Ok serisi ve Davud Sapanı gibi dünyanın en gelişmiş savunma sistemlerinden bazılarının geliştirilmesiyle sonuçlandığı kaydedildi.
Benzer bir sürecin Körfez'de de yaşandığı ifade edilen makalede, "Bugün, Umman hariç her Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) üyesi ülke, gelişmiş Amerikan füze savunma sistemleri satın almıştır. Suudi Arabistan, Bahreyn, Kuveyt, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Patriot füze savunma sisteminin çeşitli versiyonlarını kullanmaktadır. Ayrıca Suudi Arabistan ve BAE, Yüksek İrtifa Bölge Savunma (THAAD) sistemini de envanterine katmıştır," denildi.
Entegrasyon sorunu
Analizde, Körfez ülkelerinin dünyanın en gelişmiş sistemlerine sahip olmasına rağmen temel bir sorunun devam ettiği vurgulandı: Bu kabiliyetlerin büyük ölçüde ulusal sınırlar içinde kalması ve sistemler arası entegrasyonun sağlanamaması.
Obama yönetiminin bu sorunu aşmak için diplomatik çaba başlattığı, dönemin Savunma Bakanı Chuck Hagel'in 2013'te yaptığı bir konuşmada, "Çok taraflı bir çerçeve, birlikte çalışabilir ve entegre bir bölgesel füze savunması geliştirmenin en iyi yoludur," diyerek entegrasyon çağrısı yaptığı hatırlatıldı.
Trump yönetiminin ise daha çok ikili silah satışlarına odaklandığı, bu dönemde Suudi Arabistan'a 15 milyar dolarlık THAAD sistemi satışının onaylandığı belirtildi. Biden yönetiminin ise ikili işbirliğini, ABD Merkez Komutanlığı (CENTCOM) aracılığıyla çok taraflı çabalarla tamamlayarak koordinasyonu artırmayı hedeflediği ifade edildi.
Son savaşların "öğrettikleri"
Makalede, son yıllarda yaşanan savaşların füze savunma sistemlerinin değerini kanıtladığı, ancak zafiyetleri de gözler önüne serdiği belirtildi.
Eylül 2019'da Yemen direnişine ait seyir füzeleri ve insansız hava araçlarının (İHA) Suudi Arabistan'daki Abkayk ve Hureys petrol tesislerine yönelik saldırısı, bu zafiyetin en net örneği olarak gösterildi.
Bu saldırının, geleneksel sistemlerin balistik füze, seyir füzesi ve İHA'ları birleştiren karmaşık saldırılar karşısındaki sınırlarını ortaya koyduğu vurgulandı.
Analizde, bu derslerin hızla öğrenildiği ve Nisan 2024'te İran'ın İsrail'e yönelik geniş çaplı saldırısında ABD, İngiltere, Fransa ve Ürdün'ün de katıldığı ortak bir savunmayla tehditlerin büyük kısmının önlendiği kaydedildi.
Ayrıca, Haziran 2025'teki "12 Gün Savaşı" sırasında Katar'da konuşlu Patriot sistemlerinin, Amerikan hedeflerini vuran İran füzelerini başarıyla imha ettiği bilgisine yer verildi.
"Atılması gereken adımlar"
Makalede, gelecekteki tehditlere karşı savunmanın güçlendirilmesi için atılması gereken adımlar şöyle sıralandı:
— Stokların yenilenmesi: Ukrayna ve Orta Doğu'daki savaşlar nedeniyle azalan önleyici füze stoklarının acilen yenilenmesi ve üretim kapasitesinin artırılması.
— Maliyet dengesizliğinin kırılması: Bir füzeyi önlemenin, fırlatmaktan çok daha pahalı olduğu gerçeğini değiştirmek için yüksek enerjili lazerler ve yapay zeka destekli sistemler gibi yeni teknolojilere yatırım yapılması.
— "Fırlatma öncesi" stratejiler: Saldırıları henüz fırlatılmadan siber operasyonlar veya elektronik harp yoluyla engelleme kapasitesinin geliştirilmesi.
— Bölgesel entegrasyonun derinleştirilmesi: Ortak tatbikatlar, gerçek zamanlı veri paylaşımı ve birlikte çalışabilir komuta-kontrol sistemleri aracılığıyla bölgesel entegrasyonun güçlendirilmesi.