Amerikan düşünce kuruluşu Stimson Center, Çin’in Yemen’deki Ensarullah hareketine yönelik tutumunu inceledi. Rapora göre Pekin, ticari çıkarlarını korurken Yemen'in saldırılarına hedef olmamak için Ensarullah ile dolaylı işbirliği yürütüyor.

YDH - Çin’in, Yemen’deki Ensarullah hareketine yönelik yaklaşımı ve Kızıldeniz’deki deniz güvenliği politikası, ABD merkezli Stimson Center tarafından analiz edildi.
Raporda, Pekin'in bölgedeki saldırı ortamını doğrudan kınamadan kendi çıkarlarını koruyan bir denge politikası izlediği belirtildi.
Çin'in, Yemen ile doğrudan diplomatik ilişki kurmadan bazı teknoloji ve parçaları bu gruba sağladığı; bunun da ABD öncülüğündeki deniz güvenliği çabalarını zorlaştırdığı bildirildi.
Bu yardımlar arasında uydu görüntüleri ve insansız hava aracı bileşenleri de yer aldı.
2024 yılı başında Çin, Ensarullah'ı doğrudan kınamaktan kaçınırken, denizcilik güvenliğini vurgulayan açıklamalarda bulundu. Aynı yıl şubat ayında donanmasının 46’ncı filosunu bölgeye sevk etti.
Ancak bu gelişmeden kısa süre önce, Birleşmiş Milletler’de Husileri kınayan bir karar tasarısına destek vermedi.
Ticaret, denge ve müdahalesizlik politikası
Çin’in üç temel hedefi olduğu değerlendiriliyor: Kızıldeniz'deki ticari çıkarlarını korumak, ABD'nin bölgedeki etkisini sınırlamak ve Suudi Arabistan gibi bölgesel aktörlerle uyum içinde hareket etmek.
Pekin, deniz ticaretini ulusal çıkarlarının merkezine koyuyor. Avrupa Birliği ile Çin arasındaki ticaretin yüzde 60’tan fazlası Süveyş Kanalı’ndan geçerken, bu geçişin güvenliği Çin açısından kritik önem taşıyor.
Raporda yer alan bilgilere göre Çin, İran veya doğrudan Ensarullah yetkilileriyle temas kurarak kendi bayrağı altındaki gemilerin saldırıya uğramamasını güvence altına aldı.
Bu gizli uzlaşı sayesinde Çin’in Kızıldeniz’deki deniz taşımacılığı 2024 başında ciddi artış gösterdi. Aynı dönemde toplam deniz trafiği yüzde 85, Süveyş Kanalı trafiği ise yüzde 66 azaldı.
Mart 2025’te Gazze’deki kısa süreli ateşkesin çökmesi dahi Çin gemilerinin bölgeye dönüşünü engellemedi. Çin, bu dönemi jeopolitik bir fırsata dönüştürerek ekonomik olarak kazançlı çıktı.
ABD ile rekabetin yeni cephesi
Çin, Kızıldeniz’i yalnızca deniz ticareti için değil, aynı zamanda ABD liderliğindeki uluslararası düzeni sorgulama alanı olarak da görüyor.
Yemen'in Filistin’e destek için yürüttüğü saldırılar Pekin için, ABD’nin bölgedeki etkinliğini sorgulatma fırsatı yaratıyor.
Çin’in Washington’a karşı politikası üç ilkeye dayanıyor: İşbirliği yok, destek yok, doğrudan çatışma yok. Bu tavır, Çin’in görünürde tarafsız kalmasına olanak tanırken, Batı merkezli düzene zarar vermesini sağlıyor.
Çin, Ensarullah'ın iktidarını resmen tanımasa da onlara yakın durarak bölgesel etkisini artırıyor. Ensarullah da Çin’i emperyalizme karşı bir denge unsuru olarak görüyor ve Pekin’in kontrol ettikleri bölgelerde yatırım yapmasını bekliyor.
Ensarullah yetkililerinden Ali el-Kahum, daha önce Çin, Rusya ve BRICS ülkeleriyle daha derin işbirliği çağrısında bulunmuştu.
Sessiz dayanışma
Çin’in Yemen politikasında "bekle-gör" yaklaşımından "sessiz destek" aşamasına geçiş yaptığı değerlendirmesi öne çıkıyor.
Bu durumun temelinde ekonomik çıkarlar, bölgesel tansiyonun düşürülmesi ve ABD etkisine karşı denge kurma amacı bulunuyor.
Fakat İran-İsrail hattında gerilimin artması ve Yemen'in daha öngörülemez hale gelmesi durumunda, Pekin’in denge politikası yeni bir sınamayla karşı karşıya kalabilir.