Dr. Hameyar: Saha komutası, füze savunması ve milli birlik İsrail'in planını bozdu

img
Dr. Hameyar: Saha komutası, füze savunması ve milli birlik İsrail'in planını bozdu YDH

İran'ın eski Lübnan kültür müşaviri Dr. Abbas Hameyar, ABD ve İsrail'in İran'ı "yanmış toprağa" çevirerek topyekûn yıkıma sürüklemeyi hedeflediğini ancak bu planın başarısız olduğunu söyledi.




YDH - İran'ın eski Lübnan kültür müşaviri Dr. Abbas Hameyar, ABD ve İsrail'in İran'ı "topyekûn yıkıma" sürüklemeyi amaçlayan stratejisinin başarısız olduğunu belirtti.

Hameyar, savaşın ilk 12 saatinde devreye giren saha komutasının, füze savunma sistemlerinin ve milli birliğin bu planı boşa çıkardığını ifade etti.

Tabnak portalına konuşan Hameyar, 7 Ekim'i "İsrail ile Arap dünyası arasındaki normalleşme sürecinin doğal sonu ve bu rejimin hegemonyasının kademeli çöküşü" olarak nitelendirdi.

Tel Aviv'in temel sorununun güney sınırları değil, kendi düzenini bozan ve stratejik derinliğe sahip güçlü bir İran'ın varlığı olduğunu savunan Hameyar, "Amerikalı ve İsrailli planlamacılar, 'yanmış toprak devri teslimi' anlayışına dayalı tek bir stratejiyle hareket ettiler," diye konuştu.

"7 Ekim normalleşme sürecini durdurdu"

Hameyar, 1916 tarihli Sykes-Picot Anlaşması ve 1917'deki Balfour Bildirisi ile başlayan sürecin, Madrid, Şarm eş-Şeyh, Camp David ve Oslo gibi konferanslarla bölgeyi yeniden şekillendirmeyi amaçladığını ancak başarısız olduğunu söyledi.

Müzakerelerin ne mülteci sorununu ne de işgali bitirdiğini vurgulayan Hameyar, artan yerleşimci baskılarının 7 Ekim 2023'teki patlamaya yol açtığını belirtti. Hameyar, bu olayın normalleşme sürecini durdurduğunu, bazı Arap başkentlerinin İran'a bakışını değiştirdiğini ve yeni güvenlik-diplomasi dengeleri doğurduğunu kaydetti.

Filistinlilerin siyasal yolları tükettiğini ve önceliklerinin kuşatmadan kurtulmak olduğunu ifade eden Hameyar, "Yasir Arafat barış için silahı bırakmıştı, Oslo süreci devlet vaadiyle başlamıştı fakat sonuç alınamadı. Arafat’ın Paris’te zehirlenmesi, siyasal çözüm sürecine atılan son kurşundu," dedi.

"Gazze'deki katliamlar Batı'nın söylemini çökertti"

7 Ekim sonrası Gazze'de yaşananların, Batı'nın insan hakları ve demokrasi iddialarını geçersiz kıldığını belirten Hameyar, futbol stadyumlarından üniversitelere yükselen tepkilerin, Filistin meselesini bir insanlık sorununa dönüştürdüğünü dile getirdi.

Hameyar, Holokost'un boyutlarını sorguladığı için baskı gören düşünür Roger Garaudy'yi hatırlatarak, bugün yüzlerce düşünürün resmi anlatıları sorguladığını söyledi. Hameyar, Gazze'de yaşananları "tersine bir Holokost" olarak tanımladı ve bunun Batı'nın medya tekeline öldürücü bir darbe vurduğunu savundu.

Hedef rejim değişikliği değil, topyekûn yıkımdı

Hameyar, ABD'nin Sykes-Picot Anlaşması'nı yüz yıl sonra yeniden canlandırmak istediğini ve Bernard Lewis, Henry Kissinger, Zbigniew Brzezinski gibi stratejistlerin İran gibi tarihsel ülkelerin parçalanması gerektiğini savunduğunu belirtti.

Amacın yalnızca "rejim değişikliği" olmadığını, "İran'ın fiziksel olarak yok edilmesi" olduğunu iddia eden Hameyar, son yaşanan 12 günlük savaşın da bu çerçevede planlandığını söyledi.

Hameyar, bu planı üç unsurun bozduğunu ifade ederek "Saha liderliği, ilk 12 saatte öngörülen psikolojik çöküşü engelledi. İran’ın füze savunma sistemi, karşı tarafı ateşkese zorlayan zayiatlara yol açtı. Siyasi muhaliflerin bile işgale karşı ülkeyi savunmaya çağırmasıyla ortaya çıkan milli birlik ise dünyada şaşkınlık yarattı," diye konuştu.

Körfez ülkelerinin değişen tutumu

Hameyar, 2015'teki nükleer anlaşmaya (JCPOA) tepki gösteren Körfez ülkelerinin, İsrail'in Şam'daki İran konsolosluğunu vurmasıyla başlayan süreçte İran'a daha yakın durduğunu belirtti.

Hameyar, bunun nedenlerini "Arap Baharı tecrübesiyle ABD'nin müttefiklerini kolayca terk ettiğinin görülmesi, İran diplomasisinin şeffaf bilgi paylaşımıyla güven yaratması ve Gazze'deki durum nedeniyle halkların öfkesinin hükümetleri sessiz kalmaya zorlaması" olarak sıraladı.

"İki devletli çözüm İsrail'i kurtarma operasyonu"

Batı kamuoyunun baskısıyla "iki devletli çözüm" tartışmasının yeniden gündeme geldiğini hatırlatan Hameyar, Batı Şeria'ya 50 yılda 700 bin yerleşimcinin yerleştirilmesi ve İsrail'in dini-hukuki yapısı nedeniyle fiilen bağımsız bir Filistin devletinin mümkün olmadığını savundu.

Hameyar, Batı'nın "Filistin devleti" söylemini samimi bulmadığını belirterek, "Bu, İsrail'i kurtarma operasyonudur. Gerçekte ise Filistinlilerin bölünmesine ve iç çatışmaya yol açacak yeni bir tuzaktır," dedi.