ABD’de muhafazakârlar İsrail politikası üzerinde karşı karşıya

img
ABD’de muhafazakârlar İsrail politikası üzerinde karşı karşıya YDH

ABD’deki Ulusal Muhafazakârlık (NatCon) konferansında muhafazakârlar arasında dış politikada, özellikle İsrail meselesinde ciddi bir ayrışma yaşanıyor. Tartışmanın odağı, ABD’nin İsrail’le ilişkisi ve bu ilişkinin “Önce Amerika” anlayışıyla çelişip çelişmediği oldu.




YDH- ABD’de düzenlenen Ulusal Muhafazakârlık (NatCon) konferansında muhafazakârlar arasında dış politika tartışmaları belirgin şekilde çatlak verdi. Konferansın en sıcak gündemi, bu yıl İsrail meselesi oldu.

Daha önce NatCon, çoğunlukla iç politika ve “ulus fikri” üzerinde yoğunlaşırken, bu yıl realist ve kısıtlamacı sesler de platforma taşındı; tartışmanın merkezindeyse, ABD-İsrail ilişkilerinin “Önce Amerika” anlayışıyla çelişip çelişmediği sorusu vardı.

Siyaset bilimci Max Abrahms, realistleri “akıldışı” ve “MAGA izolasyonistleri” olarak nitelendirerek Trump’ın İran’a yönelik askeri operasyonlarını başarılı bulduğunu savundu.

Abrahms'a göre bu operasyonlar, İran’ın nükleer programını ciddi biçimde zayıflatmıştı ve yeni bir Irak tarzı “bitmeyen rejim değiştirme savaşına” sürüklenilmemişti. Abrahms, realistlerin terörle mücadele ve Ortadoğu analizinde yetersiz olduğunu, analizlerini daha çok Ukrayna Savaşı üzerine yoğunlaştırmaları gerektiğini ekledi.

Buna karşın Curt Mills, İsrail’in ABD’yi kendi savaşlarına sürüklediğini ileri sürdü. Mills, Trump’ın İran’la olası bir anlaşmadan çok daha fazlasını kan dökmeden elde edebileceğini savundu.

Ona göre, İran’la anlaşma masadaydı ve Trump, kan dökmeden çok daha fazlasını elde edebilirdi. Ama Washington’daki İsrail yanlısı çevrelerin baskısıyla bombardıman yoluna sürüklendi.

Dahası, tartışmanın başında İsrail’e ve Yahudi lobisine doğrudan eleştiriler yöneltti. Bu sözler, salonda NatCon’un kurucusu Yoram Hazony’nin de bulunduğu düşünülünce daha da dikkat çekiciydi.

Mills, İsrail’i “dünyanın en bariz ‘kuyruğun köpeği yönetmesi’ örneği” diye niteledi; Steve Bannon’un sözlerini aktararak ABD’ye hükmeden bir “vassal devlet” gibi tanımladı.

Dahası Washington’daki İsrail yanlısı çevrelerin baskısıyla feci bir yola gidildiğini belirtti.

Mills ayrıca, Trump yönetiminin ABD’de ifade özgürlüğünü kısıtladığını ve İsrail eleştirilerini “antisemitizm” suçlamasıyla bastırdığını dile getirdi:

“Bu yönetimin gerçekten sınır dışı ettiği tek kesimin Filistin davasını savunanlar olduğuna inanmak için yeterli sebep var. Oysa iktidara, Birinci Değişiklik’te güvence altına alınan ifade özgürlüğünü savunarak gelmişlerdi. Eğer bunu korumak muhafazakârlık değilse, nedir? Özellikle Dışişleri Bakanlığı aracılığıyla Ortadoğu politikalarına dair eleştirileri bastırmaya çalıştılar. Woke ideolojisine ve sürekli ırkçılık suçlamalarıyla diyaloğun boğulmasına öfkelenen seçmenleri yanlarına çektikten sonra, Cumhuriyetçiler de aynı yönteme sarıldı: Eleştirenleri ‘antisemit’ diye yaftalayarak baskı kurdular.”

Tartışmada, ABD-İsrail ilişkisinin İsrail’in güvenliği için ABD’yi sürekli risklere soktuğu vurgulandı.

Dinleyici kitlesinin büyük kısmı, Mills’in görüşlerine yakın durdu ve tartışma boyunca desteklerini gösterdi.

Abrahms ise, Filistin’e devlet verilmemesi gerektiğini ve bunun 7 Ekim saldırılarının ödüllendirilmesi anlamına gelebileceğini savundu.

Konferansta, geçmişteki Irak ve İran müdahaleleri de tartışmaya dahil edildi; bu örnekler, ABD’nin uzun süreli savaşlara çekilmesinin risklerini gösterdi.

Mills, ABD’nin İsrail’in hava savunma sistemlerini sürdürülemez biçimde desteklediğini ve bu durumun Amerikan çıkarlarına ters düştüğünü belirtti.

Tartışma, muhafazakâr çevrelerde ABD-İsrail ilişkisine dair yeni bir sorgulamanın başladığını ortaya koydu ancak bu sorgulamanın NatCon’un tüm programına ve geniş muhafazakâr tabana ne ölçüde yansıyacağı hâlâ belirsiz.

ABD’deki muhafazakâr düşünce dünyasında tanınmış bir akademisyen olan Daniel McCarthy ise asıl önemli olanın bu tartışmaların masaya taşınması olduğunu söylüyor:

“Ulusal çıkarlara öncelik veren ve Amerika’yı önceleyen bir dış politikaya dönüş zor tercihler gerektirir. NatCon, bu konuları muhafazakârların ve ülkenin önünde tam anlamıyla tartışmaya açıyor.”



Makaleler

Güncel