İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, UAEA ile yapılan yeni anlaşmanın ABD saldırıları sonrası oluşan koşulları dikkate aldığını belirterek, bunun doğru yönde atılmış bir adım olduğunu ve İran’a karşı bahane üretenleri etkisiz kıldığını söyledi.

YDH- İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, Kahire’deki temaslarının ardından gazetecilere yaptığı açıklamada, Mısır’ın aracılığıyla Birleşmiş Milletler Nükleer Enerji Kurumu (UAEA) ile varılan yeni anlaşmanın, İran’ın tüm taleplerini karşıladığını ve ülkenin meşru güvenlik kaygılarını dikkate aldığını açıkladı.
Anlaşmanın İran’ın meşru güvenlik kaygılarını tanıdığını ve bunların dikkate alınmasını şart koştuğunu vurgulayan Arakçi'ye göre, metnin en önemli özelliği yeni gerçeklikleri kabul etmesi ve İran ile UAEA arasındaki iş birliğinin artık eskisi gibi yürümeyeceğini açıkça ortaya koyması.
UAEA ile yeni iş birliği çerçevesine ilişkin müzakerelerin İran Yüksek Ulusal Güvenlik Konseyi’nin (YUGK) onayıyla yürütüldüğünü ve metnin nihai hale getirilmesi için artık üst düzey görüşmelerin gerekli aşamaya geldiğini belirten Arakçi, görüşmelere girilmesi kararının ve İran’ın pozisyonlarını korumaya yönelik tüm düzenlemelerin YUGK tarafından gözden geçirilip onaylandığını ifade etti.
Arakçi ayrıca, anlaşmanın İran Meclisi tarafından çıkarılan ve tüm iş birliğinin YUGK onayına tabi olduğunu belirten yasayı da teyit ettiğini söyledi. Bu düzenlemenin İran’ın UAEA ile koordinasyonunda yasal çerçeve olarak kabul edildiğini ekledi:
“Bu yeni çerçeve, parlamentonun onayladığı yasayla tam uyum içindedir, İran’ın güvenlik kaygılarını gözetir, haklarını tanır ve Ajans ile yeni bir iş birliği biçimi tanımlar,” diyen Arakçi, “Bunların tamamı bizim taleplerimizdi ve anlaşmaya dahil edildi.”
Arakçi, UAEA denetçilerinin mevcut düzenlemeler dışında yalnızca YUGK kararıyla yakıt değişimi için erişim verilen Buşehr Nükleer Santrali’ne girebileceğini, anlaşmanın yeni bir erişim yaratmadığını, gelecekteki olası erişimlerin İran’ın raporlarına dayalı müzakerelerle belirleneceğini ve anlaşmanın devamının da İran’a karşı düşmanca adımların atılmamasına bağlı olduğunu ifade etti.
Buna, Ortak Kapsamlı Eylem Planı’nda (KOEP) yer alan “geri dönüş mekanizması” yoluyla BM Güvenlik Konseyi kararlarının yeniden yürürlüğe sokulma girişimleri de dahil.
İranlı yetkili, “Bu belgenin geçerliliği ve devamı, İran İslam Cumhuriyeti’ne karşı hiçbir düşmanca adım atılmamasına bağlıdır. Örneğin, sözde geri dönüş mekanizması (snapback) işletilirse, bu belgenin uygulanması da durdurulacaktır” dedi ve ekledi:
“NPT’nin (Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Antlaşması) taraflarından biri olarak ve önceki anlaşmalara dayanarak her zaman Ajans ile iş birliği yaptık. Programımız barışçıl nitelikteydi ve Ajans’ın denetimi altındaydı. Ancak (ABD) saldırısından sonra koşullar değişti. Ajans’la yürütülen görüşmelerde, iş birliğinin artık eskisi gibi süremeyeceğini, bunun için yeni bir çerçevenin tanımlanması gerektiğini vurguladık.”
“Snapback” ifadesi, İran’a yönelik BM yaptırımlarının otomatik olarak yeniden devreye girmesini ifade ediyor. Bu mekanizma, 2015’te İran ile altı dünya gücü arasında imzalanan nükleer anlaşmayı onaylayan 2231 sayılı BM Güvenlik Konseyi Kararı’nda yer alıyor.
Ancak 2231 sayılı karar, 18 Ekim 2025'te sona eriyor yani bu kapsamda "snapback" mekanizması da geçerliliğini yitiriyor. İran böylece tetik mekanizmasının devreye girmemesi için diplomasiyi tercih ederek zaman kazandı.
“Genel olarak söylenebilir ki, doğru yönde yeni bir adım atılmıştır” diyen Arakçi, bu adımın “tüm bahaneleri ortadan kaldırdığını ve durumu kendi çıkarları için kullanmaya çalışanları etkisiz hale getirdiğini” vurguladı.