Haziran 2025’te yürütülen ve “12 günlük savaş” olarak anılan İsrail operasyonunun perde arkası, karar alma sürecinden gizli hazırlıklara, hedeflerden sahadaki sonuçlara kadar üst düzey yetkililerin anlattıklarıyla ortaya çıktı.

YDH- İbranice yayın yapan Kanal 13'teki habere göre, Haziran 2025’te düzenlenen ve “12 günlük savaş” olarak kayda geçen operasyonun ayrıntıları, İsrailli yetkililerin açıklamalarıyla gün yüzüne çıktı.
İsrailli yetkililerin aktardığına göre, planlama, Beyaz Saray’daki değerlendirmelerle başladı.
Beyaz Saray’da yapılan bir toplantıda İran’ın nükleer programı ve olası durdurma yolları ele alındı. Yetkililer, İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu'nun toplantıda, herhangi bir dış izin veya onay beklemediklerini açıkça vurguladığını belirtti.
Toplantıda, önerilen iş bölümü yedi slaytla sunuldu ve operasyonun gerekliliği ifade edildi. Oturum sırasında ABD Başkanı Donald Trump, “Aynı sonucu diplomasi yoluyla elde edebilirsem ne olur?” diye sordu.
Yetkililere göre Netanyahu, diplomasiyle aynı sonucun sağlanabileceği durumda bunun memnuniyet verici olacağını söyledi, ancak bunun pratikte mümkün olmayacağını da ekledi.
Yetkililer, görüşmede, “İran’ın zenginleştirme, silah veya füze geliştirme çalışmalarının durdurulması esas; diplomasi bunu başarabilirse iyi, aksi takdirde kendi yolumuza devam edeceğiz” mesajını verdiklerini ifade etti.
Yani diplomasiye alan açılması istense de, sahadaki gelişmeler hızlı harekât kararını zorunlu kıldı.
Neyanyahu'nun onay sürecinde Washington’dan izin beklemediği, küçük bir çekirdek ekibin operasyonu yönettiği belirtildi.
Harekât öncesinde yoğun aldatma ve gizlilik adımları da atıldı. Tatbikatlar düzenlendi, kabine toplantıları farklı gerekçelerle kamufle edildi, bakanların aileleri güvenli bölgelere taşındı. Amaç, operasyonun hazırlıklarını kamuoyundan ve İran’dan gizlemekti.
12 Haziran’daki toplantıda Netanyahu, nükleer ve füze programları nedeniyle iki varoluşsal tehditle karşı karşıya olduklarını vurguladı.
Ordunun ve Mossad’ın her iki tehdide de eş zamanlı saldırı planları hazırladığı ve ABD ile temas halinde olunduğu ifade edildi. Netanyahu toplantıyı, “Bu rejim yıkılmalı” sözleriyle noktaladı.
Yetkililer, saldırının gece 1:30’da tüm hedeflere eş zamanlı olarak başlatıldığını ve komuta yapısının olası kayıplara karşı iki katına çıkarıldığını belirtti. Hedefler eşzamanlı olarak seçildi. Planlamada İran’ın yoğun füze misillemesi ihtimali hesaplandı.
Ancak sahada öngörülen ile gerçekleşen arasında farklar oldu. Planlarda bin 400 – bin 500 füze saldırısı beklenirken, İran yaklaşık 530 karadan-karaya füze ateşledi. Bunlar stratejik hedeflere, askeri üslere ve kent merkezlerine isabet ederek ağır sivil kayıplara yol açtı.
Röportajda bir yetkili şunları aktardı:
''Hayfa, Petah Tikva, Bi'ir Seba gibi yerlerin yok olduğunu fark ettiğinizde, bunu kendi gözlerinizle görmek istersiniz. Biz deniz kenarındaki Petah Tikva'ya gittik... Füzelerin çok güçlü ve yıkıcı olduğunu, “sığınak” içindeki insanları da seçip öldürdüğünü görüyorsunuz.''
Röportajın sonunda ise yetkililer, İsrail'in, İran'daki rejimin ve ideolojinin varlığını koruduğunu, mücadelenin uzun vadeli olduğunu kabul ettiğini vurguladı:
''Onlar — İran rejimi — yok edilmedi; sistem çökmedi; ideolojileri ve vizyonları yok edilmedi. Tahran'daki Filistin Meydanı'ndaki saat 2040'a ayarlanmış.''