Abdulmelik el-Husi, ABD ve İsrail’in Yemen’e yönelik tüm hamlelerinin Filistin’e verilen desteği durdurmayı hedeflediğini belirterek, bu girişimlerin başarısız olduğunu ve Yemen halkının sessiz kalmayacağını ifade etti.
YDH- Ensarullah Hareketi’nin lideri Abdulmelik el-Husi, Amerika Birleşik Devletleri’nin, İsrail’in ve bölgesel müttefiklerinin Yemen’e yönelik tüm çabalarının, “Filistin halkına verilen desteğin durdurulmasına, böylece İsrail’in güvende olmasına” odaklandığını belirtti.
El-Husi, bu girişimlerin başarısız olduğunu kaydetti.
“ABD ve İsrail’in Yemen saldırısı maliyetli olur”
21 Eylül Devrimi yıldönümü vesilesiyle yaptığı konuşmada el-Husi, ABD ve İsrail’in, “Yemen halkına saldırının ve onu yeniden boyun eğdirmeye çalışmanın çok maliyetli olacağını fark ettiğini” ifade etti.
El-Husi, “Siyonizm’in kollarının Yemen’e yönelik saldırılarda devam ettiğini” belirtirken, İsrail’in “Yemen halkının sessiz kalmayacağını ve ümmet düzeyinde bir rol oynayacağını” bildiğini söyledi.
“Zorluklar fırsata dönüşüyor”
El-Husi, Yemen’in karşı karşıya olduğu zorlukların “halkın bunları fırsata dönüştürmesine, güçlü ve dayanıklı bir yapı inşa etmesine, Yemen’in askeri açıdan güçlü, yerel üretime ve güçlü tarıma dayalı dirençli bir ekonomiye sahip bir ülkeye dönüşmesine” yardımcı olduğunu ifade etti.
El-Husi, Yemen halkının işgal altındaki Filistin’e destek konusundaki tutumunu ve “İsrail’in planlarına karşı direnişini” teyit etti.
“ABD-İsrail tutumu, Katar Zirvesi sonrasında ümmetin istismarında ısrar”
El-Husi, İsrail’in “ümmet için son derece tehlikeli olduğunu ve Ortadoğu’yu değiştirme başlığı altında hareket ettiğini” söyledi.
Katar’da düzenlenen Arap-İslam zirvesine de değinen el-Husi, zirvenin ardından ABD-İsrail tutumunun “ümmetin istismarına dayalı denklemde ısrar” olduğunu dile getirdi.
Suriye konusunda ise el-Husi, “İsrail ile güvenlik anlaşması yapıldığı yönündeki konuşmaların Suriye’yi asla korumayacağını” belirtti.
“Avrupa’nın Filistin’i tanıması şekli bir adım”
İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik sürdürdüğü saldırılar hakkında konuşan el-Husi, ABD’nin tavrının “saldırının sürdürülmesi ve ateşkesi engellemek için veto kullanılması” olduğunu kaydetti.
El-Husi, bazı Avrupa ülkelerinin Filistin’i tanımasının “şekli bir adım olduğunu, sadece medya düzeyinde bir tutum olarak kaldığını ve İsrail’in suçlarını sürdürmesini engellemeyeceğini” belirtti.
Arap ülkelerinin ise “en basit fiili adım olan boykot ve askeri düzeyde işbirliğini kesme noktasına dahi gelmediklerini” ifade eden el-Husi, bazı Körfez ülkeleri ile Arap devletlerinin İsrail ile istihbarat düzeyinde işbirliği yaptığını aktardı.
“21 Eylül Devrimi’nin en büyük kazanımı dış vesayetten kurtuluş”
El-Husi, 21 Eylül 2014 devriminin “tamamen Yemen halkının iradesinden doğan, dışarıdan hiçbir rol barındırmayan gerçek bir devrim olduğunu” belirtti. Devrimin, “dış kontrol ve vesayetten kurtuluş için yapıldığını” kaydetti.
El-Husi, başkent Sanaa’da elde edilen tarihi kazanımla birlikte güvenlik ve istikrarın tesis edildiğini belirtti.
En büyük kazanımın, “Yemen üzerindeki yabancı kontrol ve vesayetin kaldırılması” olduğunu vurgulayan el-Husi, ülkenin daha önce “ABD’nin kontrolünde olduğunu” söyledi. El-Husi, Amerikan büyükelçisi ile yapılan görüşmelerin ve ABD’nin müdahalelerinin “her alanda açıkça görüldüğünü” belirtti ve bu durumun “ülkeyi kapsamlı bir çöküşe sürüklediğini” ifade etti.
“ABD ve İsrail’in araçları mezhepçi fitne yaymaya çalışıyor”
El-Husi ayrıca, ABD ve İsrail’in araçlarının tüm faaliyetlerinin ve medya kampanyalarının “mezhepçi başlıklar altında kin ve fitne yaymaya” yöneldiğini kaydetti.
Bu araçların “ülkeye hizmet edecek gerçek bir projeleri olmadığını, bütün propaganda ve kışkırtmalarının nefret ve iç karışıklığı körüklemeye” odaklandığını söyledi.
El-Husi, ABD ve İsrail’in araçlarının, bazı Körfez ülkelerinin desteğiyle yürüttüğü tüm faaliyetlerin “İslam’ın değerleriyle taban tabana zıt ve son derece olumsuz bir yöne” gittiğini ifade etti.
