Birleşmiş Milletlerde 142 ülkenin Filistin devletini tanıma hamlesi, İsrail'in sert tepkisiyle karşılaştı. Başbakan Netanyahu kararı "teröre ödül" olarak nitelerken, ırkçı bakanlar Batı Şeria'nın ilhakı için harekete geçti.

YDH - New York'ta 142 ülkenin desteğiyle kabul edilen ve Filistin devletinin tanınması sürecine ivme kazandıran "New York Bildirisi", İsrail'in sert tepkisine yol açtı.
İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu, gelişmeyi "teröre ödül" olarak nitelendirerek Filistin devletine karşı çıkarken, hükümetteki aşırılıkçı ortakları Batı Şeria'nın ilhakı için hazırlıklara başladı.
ABD yönetimi ise İsrail'in safında yer alarak önceliğin Hamas'ın yok edilmesi olduğunu vurguladı.
Dünya liderlerinin katılımıyla düzenlenen uluslararası konferans sonucunda BM Genel Kurulunda kabul edilen bildiri, iki devletli çözüm çerçevesinde "geri dönülemez" bir yol haritası çizmeyi hedefliyor.
Bildiri, İsrail'in yanında bağımsız bir Filistin devleti kurulmasına yönelik uluslararası bağlılığı teyit ediyor.
Silahsız bir devlet hedefleniyor
Konferansta, Gazze'deki savaşın durdurulması gerektiği vurgulanırken, hemen ardından Hamas yönetiminin sona erdirilmesi ve silahlarının uluslararası destekle Filistin Yönetimi’ne devredilmesi teklif edildi.
Bildiride ayrıca, "Filistin Yönetimi’nin daveti ve BM Güvenlik Konseyi’nin yetkisiyle" Gazze'de geçici bir uluslararası istikrar gücünün konuşlandırılması öngörüldü.
İsrail'e yerleşim faaliyetlerini ve toprak gaspını durdurma çağrısı yapılan bildiride, herhangi bir ilhak adımı "kırmızı çizgi" olarak tanımlandı.
Konferansa uzaktan katılan Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas, "Gazze'deki savaşın derhal sona erdirilmesi ve tüm esirlerin serbest bırakılması," çağrısını yineledi.
Barışçıl çözüme bağlılığını ve her türlü şiddeti reddettiğini belirten Abbas, Hamas'ın 7 Ekim 2023'teki saldırılarını da kınadı.
Abbas, Gazze'nin yalnızca Filistin Yönetimi tarafından idare edileceğini ve "Hamas’ın yönetime hiçbir şekilde dahil olmayacağını," vurguladı.
Filistinli gruplara silahlarını teslim etme çağrısı yapan Abbas, "tek egemen devlet ve tek meşru silah" ilkesinin altını çizdi.
Abbas ayrıca, İsrail hapishanelerindeki Filistinli mahkûmlar ve ailelerine yapılan ödemelerin sonlandırılacağını ve Filistin eğitim müfredatının İsrail karşıtı unsurlardan arındırılacağını ifade etti.
İsrail'in ilhak hazırlıkları başladı
Konferansın sonuçları, İsrail cephesinde öfkeyle karşılandı. Başbakan Benyamin Netanyahu, Filistin devletinin kurulmasına kesin bir şekilde karşı çıktığını ilan etti. Netanyahu, "Yıllardır uluslararası baskılara karşı koyarak yerleşimleri güçlendirdim," diyerek Washington dönüşü sonrasında "yanıtını vereceğini" söyledi.
İsrail muhalefeti de uluslararası tanımaları "İsrail’in çıkarları için yıkıcı" olarak değerlendirdi. Irkçı bakanlar Itamar Ben Gvir ve Bezalel Smotriç ise Batı Şeria'nın tamamının ya da büyük bir kısmının ilhak edilmesini teklif etti.
Ben Gvir, gelecek bakanlar kurulu toplantısında "ilhak sürecinin başlatılması" için bir yasa teklifi sunacağını açıkladı. Smotriç ise Netanyahu'ya, "Doğru zaman bu… Karar senin elinde," diye seslendi.
Bu süreçte İsrail, Batı Şeria ile Ürdün arasındaki tek kara geçiş noktası olan Allenby Sınır Kapısı'nı "güvenlik gerekçesiyle" süresiz kapattı.
ABD: Önceliğimiz Hamas’ın yok edilmesi
Washington yönetimi, her zamanki gibi İsrail'in yanında yer aldı. Başkan Donald Trump, BM Genel Kurulundaki konuşmasında, bazı müttefik ülkelerin Filistin'i tanımasını "yanlış ve yanıltıcı" olarak niteledi. Bu tanımaların Hamas'ın saldırılarından sonra yapıldığını hatırlatan Trump, bunun "Hamas'a ödül" anlamına geldiğini savundu.
Trump, "Hamas, rehineleri serbest bırakmayı reddediyor ve ateşkese yanaşmıyor. Böyle bir örgüt ödüllendirilmemeli," diye konuştu.
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio da, "Hamas var oldukça barış mümkün değil," diyerek, muhtemel bir ateşkesin "esirlerin serbest bırakılması ve cesetlerin teslimiyle" başlaması gerektiğini belirtti.
Rubio, Gazze'nin yeniden imarı için "büyük uluslararası yardımın" geleceğini, ancak bunun "Hamas'ın iktidar dışında tutulması" şartına bağlı olacağını vurguladı.
ABD'nin önceliğinin, Gazze'deki savaşın Hamas'ın tasfiyesiyle ve siyasi kazanç elde etmesine izin verilmeden sona erdirilmesi olduğu belirtiliyor.
Mevcut plan, Hamas'ın Gazze'deki yönetimine son verilmesini, askeri kanadının silahsızlandırılmasını ve siyasi varlığının sınırlandırılmasını hedefliyor.
Sembolik mi, dönüm noktası mı?
Bazı gözlemciler konferansı bir dönüm noktası olarak görürken, The Guardian gazetesi, son tanımaların küresel diplomaside "Filistin haklarını destekleyenler" ile "ABD ve İsrail’in başını çektiği karşı blok" arasında yeni bir kamplaşma yarattığını yazdı.
İsrailli bazı analizciler ise konferansı "uygulama mekanizmaları olmayan sembolik bir destek gösterisi" olarak değerlendiriyor.
Yorumcular, sahadaki gerçek güç olan Hamas gibi aktörlerin dışlanmasının, süreci başarısızlığa mahkûm edebilecek bir hata olduğunu düşünüyor.