Galibaf: Direnişin meşruiyeti her zaman geçerlidir

img
Galibaf: Direnişin meşruiyeti her zaman geçerlidir YDH

İran Meclis Başkanı Muhammed Bakır Galibaf, Hizbullah ve diğer direniş gruplarının gücünü, direnişin bölgesel önemini ve İran’ın ulusal güvenliği ile stratejik duruşunu ön plana çıkardı. Hamas’ın 7 Ekim'deki Aksa Tufanı Operasyonu'nu kararının bağımsız olduğunu, İran ve Hizbullah’ın ayrıntılardan haberdar olmadığını vurguladı.




YDH- İran Meclis Başkanı Muhammed Bakır Galibaf, Tesnim'e verdiği demeçte, İsrail'e karşı direnişin haklılığını ve meşruiyetini savunarak Aksa Tufanı'na dair açıklamalarda bulundu.

Galibaf, bu eylemin stratejik bir hata olmadığını vurguladı ve kararın tamamen Hamas tarafından alındığını, İran ile Hizbullah’ın ise ayrıntılardan haberdar olmadığını söyledi.

Meclis Başkanı “Bu operasyonu yargılamadan önce arka planına bakmak gerekir. Filistin halkı toprakları işgal edilmiş bir millettir ve onların direnişi, İslami ve Kur’anî kültüre dayanan bir kurtuluş hareketidir” dedi.

İran’ın bölgesel rolüne dair Galibaf, “Hizbullah ve Hamas kendi siyasi ve operasyonel koşullarına göre karar alıyor. Biz bu kararlara karışmıyoruz, ama topraklarını ve İslami ideallerini savunma yönündeki mücadelelerini destekliyoruz” diye konuştu.

Galibaf, Hamas’ın stratejisinde hata olmadığını belirterek şunları ekledi:

“Bu gruplar zaman zaman kamuoyunda ve uluslararası alanda terörist olarak tanıtılıyor. Oysa onlar, vatanlarını özgürleştirmek için mücadele ediyor. Direnişin meşruiyeti ve haklılığı her zaman geçerlidir. 7 Ekim kararı ise bütünüyle Hamas’a aittir. İran ve Hizbullah ayrıntılardan haberdar değildi. Nitekim Rehber ve Seyyid Hasan Nasrallah da bunu defalarca dile getirdi.”

Galibaf, 7 Ekim’in İsrail’in “istihbarat üstünlüğü” iddiasını yerle bir ettiğini belirtti:

“Siyonist rejim her hareketi önceden bildiğini ve engellediğini söylüyordu. Ancak Hamas, onların haberi olmadan geniş çaplı bir operasyon düzenledi. Bu durum hem Hamas’ın kapasitesini hem de rejimin başarısızlığını ortaya koydu.”

İsrail’in operasyonu kendisinin planladığına dair iddiaları reddeden Galibaf, “Eğer bu bir oyun olsaydı, rejim Hamas’ı çoktan yok eder, rehineleri birkaç ay içinde serbest bırakırdı. Oysa iki yıl geçti, hâlâ başarısızlar. Bu iddia tamamen asılsızdır” dedi.

 

“Bizim gücümüz mantıktan beslenir”

İran ile düşmanlarının yaklaşım farkına değinen Galibaf, “Bizim gücümüz Kur’an’dan ve İran-İslam kültüründen beslenen bir mantığa dayanıyor. ABD ve Siyonist rejimin mantığı ise zorbalık üzerine kurulu. Sağlam bir mantığa sahip olduğumuz için düşmanlarımızın aşırılıklarına karşı durabiliyoruz” ifadelerini kullandı.

Galibaf, İran’ın varoluşsal bir mücadele içinde olduğunu vurguladı:

“Düşman sadece İslam Cumhuriyeti’ne değil, 90 milyon nüfuslu, jeopolitik konumu ve kültürel zenginliğiyle tüm İran’a karşıdır. Onlar bölgede güçlü ve İslami bir İran istemiyor.”

Lübnan’a yaptığı son ziyarete değinen Galibaf, “Hizbullah’ı her zamankinden daha canlı ve kararlı gördüm. Savaşın iniş çıkışları olur. Biz Kerbela-4’te başarısız olduk ama Kerbela-5’te büyük bir zafer kazandık. Hizbullah hâlâ güçlü” dedi.

Amerikan temsilcilerin Lübnan’daki varlığına işaret eden Galibaf, “Eğer Hizbullah yenilmiş olsaydı, hâlâ silahsızlandırılmaları için baskı yapar mıydılar? Bu çabalar bile direnişin gücünü gösteriyor” ifadelerini kullandı.

 

“İsrail’e merhamet, insanlığa zulümdür”

Galibaf, İsrail’in son saldırı yöntemine ve Hizbullah’ın rolüne dikkat çekerek, “Hizbullah maddi ve manevi olarak, inancı ve kapasitesiyle her zamankinden daha güçlü. Seyyid Hasan Nasrullah'ın şehadetinden sonra bile rejim tüm gücüyle saldırdı ama Lübnan’da bir adım bile ilerleyemedi. İsrail’e merhamet, insanlığa zulümdür. Ben Hizbullah’ın yerinde olsam bu rejimle 100-200 kilometre derinlikten savaşırdım” dedi.

İsrail’in İran’a yönelik son saldırısına da değinen Galibaf, “Saldırıyı bekliyorduk ama yöntem sürpriz oldu. Radarlara saldırdılar ve aralarında Genelkurmay Başkanı, Hatem Üssü Komutanı ve füze komutanlarının da bulunduğu bazı üst düzey komutanlarımız şehit oldu. Bu, incelenmesi gereken bir zayıflıktır” dedi.

Galibaf, buna rağmen İslam Devrimi Lideri'nin bizzat komuta merkezine giderek operasyonu yönettiğini belirtti:

“O gece füzelerimiz ateşlendi ve sonunda düşman ateşkes istedi.”

Galibaf, savaş sırasında Lübnan’a gitme kararını şöyle anlattı:

“Tacikistan’a gitmeden önce Güney Lübnan’a uğramam gerektiğini düşündüm. Rehber’le istişare edip onayını aldıktan sonra, direniş savaşçılarının yanında olduğumu göstermek için oraya gittim.”

Golan meselesine de değinen Galibaf, “Direnişin Golan’daki varlığı, düşmanın İran sınırına ilerlemesini engellemek açısından hayati önemdedir. Hamas, İslami Cihad ve Hizbullah gibi gruplara verdiğimiz destek, İran’ın ulusal güvenliği için bir zorunluluktur” dedi.

Galibaf, Gerçek Vaat operasyonlarına ilişkin de konuştu:

“Gerçek Vaat 1 başarıyla gerçekleşti. Ardından bazı zayıflıklarımızı gördük. Eğer bu eksikleri gidermeden Doğru Vaat 2’ye girişseydik, haklı olarak ‘Neden ders almadınız?’ denilirdi. Bu yüzden 2’nci operasyon teknik ve taktik nedenlerle gecikti. Pager’larda yaşanan sorunların füzelerde tekrar etmemesi için yoğun çaba gösteriyoruz.”



Makaleler

Güncel