Münih Güvenlik Konferansı ekibi, Kızıldeniz gündemiyle Suudi Arabistan'da toplandı

img
Münih Güvenlik Konferansı ekibi, Kızıldeniz gündemiyle Suudi Arabistan'da toplandı YDH

Suudi Arabistan'ın el-Ula kentinde düzenlenen Münih Güvenlik Konferansı toplantısında, Kızıldeniz ve Bab el-Mendeb Boğazı'ndaki güvenlik durumu ele alındı. Yemen'in sürgündeki sözde hükümetinin Dışişleri Bakanı, Ensarullah'a karşı uluslararası ittifakın güçlendirilmesi çağrısı yaptı.




YDH - Konferansın ilk oturumunun ana gündemini Kızıldeniz'in güvenliği ve Bab el-Mendeb Boğazı'ndaki gelişmeler oluşturdu.

Oturumda Suudi Arabistanlı yetkililerin yanı sıra Yemen'de sürgündeki sözde hükümetin temsilcileri ile Ürdün ve Mısır gibi bazı Arap ülkelerinden katılımcılar konuşma yaptı.

"Uluslararası ittifak güçlendirilmeli"

Yemen'in sürgündeki hükümetinin Dışişleri Bakanı Şai Muhsin Zindani, konuşmasında Sanaa yönetimi ve Ensarullah'a yönelik suçlamalarını yineleyerek Kızıldeniz'in güvenliği için uluslararası ittifakın güçlendirilmesi çağrısında bulundu.

Zindani, "Bu toplantının el-Ula’da düzenlenmesi, uluslararası toplumun sınır aşan güvenlik tehditlerinin büyüklüğünü ve bölgesel çıkarların uluslararası güvenlik dengeleriyle iç içe geçtiğini kavradığını gösteriyor," diye konuştu.

Kızıldeniz'de uluslararası askeri varlığın artırılması talebi, el-Ula'daki zirveyle sınırlı değil. Yaklaşık bir ay önce de İngiltere'nin Riyad Büyükelçiliğinin girişimiyle Bab el-Mendeb'in güvenliğine ilişkin bir toplantı düzenlenmişti.

Bu görüşmelerde de Batı'nın, Sanaa hükümetine karşı Kızıldeniz ve Bab el-Mendeb'deki askeri varlığını artırma arayışı öne çıkmıştı.

ABD faaliyetlerini azalttı, boşluğu İngiltere dolduruyor

İki yıl önce ABD ve İngiltere, Ensarullah'ın İsrail bandıralı gemilerin Bab el-Mendeb'den geçişini engelleme kararını bertaraf etmek amacıyla bölgede Refahın Muhafızları adıyla bir deniz ittifakı kurmuştu.

Avustralya, Bahreyn, Kanada, Danimarka, Yeni Zelanda, Yunanistan, Hollanda, Norveç, Singapur ve Sri Lanka da bu ittifaka katılmıştı. Ancak Sanaa hükümeti, bu politikadan geri adım atmamıştı.

Bunun üzerine ABD ve İngiltere, mart ve nisan aylarında harekât başlatarak Yemen'in altyapısını ağır hava saldırılarıyla hedef aldı.

Bu süreçte Ensarullah'ın füze saldırıları sonucu üç Amerikan F-18 savaş uçağının düşürüldüğü bildirildi.

Yaşanan kayıplar ve ülke içindeki eleştirilerin baskısıyla ABD, Bab el-Mendeb'deki faaliyetlerini azaltma kararı alırken, oluşan boşluğu İngiltere'nin doldurmaya başladığı belirtiliyor.

Mevcut durumda, sürgündeki Yemen hükümeti ve İngiltere'nin, Kızıldeniz'de yeni aktörleri yanlarına çekerek İsrail'e destek verecek yeni bir ittifak kurmanın yollarını aradığı ifade ediliyor.

Donald Trump yönetiminin ilgisini farklı kriz alanlarına yöneltmesiyle birlikte İngiltere'nin, sömürge dönemindeki mirasına ve Aden Limanı'ndaki tarihsel varlığına dayanarak Hint Okyanusu'nun kuzeyinde yeniden güçlü bir deniz aktörü rolü üstlenme eğilimine girdiği gözlemleniyor.



Makaleler

Güncel