ABD ve İsrail’i Gazze’de işlenen “utanç verici ve korkunç suçlardan” sorumlu tutan Ensarullah Hareketi lideri Abdulmelik el-Husi, Filistin direnişini silahsızlandırma ve mücahitleri sürgün etme planlarının Trump’ın girişimleriyle hayata geçirilmek istendiğini belirtti.

YDH- Ensarullah Hareketi Lideri Seyyid Abdulmelik el-Husi, ABD ve İsrail’in bazı Avrupa devletlerinin Filistin’i tanıma adımlarını reddettiğini ve Gazze’yi “mücahitlerden ve direnişten arındırılmış, istismara açık bir bölgeye” dönüştürmeye çalıştığını ifade etti.
Husi, Trump’ın planındaki maddelerin direnişin silahsızlandırılmasını ve mücahitlerin Gazze’den sürülmesini hedeflediğini belirtti.
Seyyid Husi, ABD ile İsrail’i Gazze’deki şiddet ve vahşetin sorumlusu olarak gösterdi. İsrail’in, ABD’nin ortaklığıyla işlediği suçların “utanç verici, korkunç ve dehşet verici bir düzeye” ulaştığını kaydetti.
Husi, ABD’nin son açıklamasının, İsrail’in “vahşeti ve soykırımı” karşısında oluşan küresel tepkiye cevap niteliğinde olduğunu belirtti. İsrail’in bebekleri aç bırakma ve Gazze halkını istismar etme uygulamalarının, birçok hükümetin sessizliğini sürdürmesini zorlaştırdığını, bazı devletlerin ise bu tepkiyi göstermek için sembolik de olsa Filistin’i tanıma yoluna gittiğini aktardı.
Trump’ın Netanyahu’ya sunduğu planın İsrail hedeflerine hizmet eden maddeler içerdiğini kaydeden Husi, Trump’ın Kudüs’ü tanıma ve diğer kararlarının da “Filistin halkının haklarını gasp etmeyi, Gazze’yi yönetim ve savunma hakkından yoksun bırakmayı” amaçlayan bu tehlikeli yönelimle bağlantılı olduğunu ifade etti.
Filo ve kuşatma kırma girişimleri
Husi, “Sumud Filosu”nu direnişe sembolik ve güçlü bir destek olarak niteledi. Kuşatmayı kırma girişimlerinin tüm risklere rağmen sürdüğünü, işgalcinin bu konvoylara saldırmayı, aktivistleri alıkoymayı ve yardımlara el koymayı alışkanlık haline getirdiğini belirtti. Buna rağmen aktivistlerin işgalin uygulamalarını ifşa ettiğini ve Filistin halkının dramına dikkat çekmeyi başardığını söyledi.
Ensarullah lideri, kuşatmayı kırmaya yönelik bu girişimlerin 38. kez tekrarlandığını, aktivistlerin dünya kamuoyunun dikkatini çekmekte ve Filistin halkının açlığa mahkum edilmesine karşı insanlığa delil sunmakta önemli rol oynadığını kaydetti.
“Gazze İnsani Kurumu” eleştirisi
Husi, “Gazze İnsani Kurumu” adı altında yürütülen Amerikan girişimlerinin aldatıcı olduğunu ifade etti. ABD’nin, Filistinlilerin acılarını hafifletmeye yönelik görünüyor olsa da aslında düşmana hizmet eden, öldürme ve onur ihlalini artıran adımlar attığını söyledi. Bu kurumları “öldürme ve ihlal araçları” olarak nitelendiren Husi, Amerikan inisiyatiflerinin İsrail’le ortaklıklarını gizlemeye dönük bir kılıf olduğunu kaydetti.
Husi, uluslararası düzeyde “insani çözümler” adıyla sunulan girişimlerin, Filistin halkı ve direnişle gerçek dayanışmanın yerini tutamayacağını vurguladı. Bu aldatıcı niyetlerin açığa çıkarılmasının, hakların gasp edilmesine karşı halk dayanışmasının ve direnişin sürdürülmesini gerekli kıldığını belirtti.
Uluslararası ve halk hareketleri
Ensarullah lideri, Avrupa, Amerika ve Avustralya başta olmak üzere birçok yerdeki kitlesel hareketlerin Filistin lehine sürekli bir baskı oluşturduğunu ifade etti. İtalya’daki liman işçileri ve sendikaların adımlarının bazı hükümetleri etkilediğini ve zor durumda bıraktığını kaydetti.
İtalya’daki işçilerin İsrail’e yakıt ihracatını engellediğini, Slovenya hükümetinin Netanyahu’nun ülkeye girişini yasakladığını, Kolombiya Cumhurbaşkanı’nın ise “Filistin’in kurtuluşu için ordu kurulması” çağrısı yapıp İsrail’le ilişkileri kestiğini hatırlattı. Husi, Arap ve İslam dünyasındaki birçok liderin tutumunun ise bu Kolombiya örneğinin seviyesine ulaşmadığını ifade etti.
Yemen’den askeri destek
Husi, Yemen’den sürdürülen “destek operasyonlarının”, “vaat edilen fetih ve kutsal cihad” kapsamında devam ettiğini açıkladı. Bu hafta içinde İsrail hedeflerine yönelik deniz ve kara saldırıları dâhil 18 operasyon gerçekleştirildiğini, bunların arasında füze ve İHA saldırılarının da bulunduğunu kaydetti.
Açıklamaya göre, deniz operasyonlarında, İsrail’e yönelen sefer yasağını ihlal eden bir gemi hedef alındı. Yemen’in bugüne kadar toplam 228 gemiyi hedef aldığını belirten Husi, bunun Yemen’in ciddiyetini ve etkisini ortaya koyduğunu ifade etti. Bu operasyonların Umm el-Raşraş Limanı’nı işlevsiz hale getirdiğini, düşmana ekonomik kayıplar yaşattığını ve Kızıldeniz’den Bab el-Mendeb ve Aden Körfezi’ne kadar deniz seyrüseferini engelleme noktasında stratejik sonuçlar doğurduğunu aktardı.
Protestolar ve seferberlik
Husi, geçen hafta birçok protesto ve eylem düzenlendiğini, saldırının ardından Cuma günü büyük ve onurlu bir milyonluk yürüyüş gerçekleştirildiğini bildirdi. Çeşitli illerde kurslar, tatbikatlar, askeri geçitler ve yürüyüşler gibi farklı araçlarla seferberliğin sürdüğünü kaydetti.
Seyyid Husi, bu faaliyetlerin “Allah’a bağlı” olduğunu, cihadın bir parçası sayıldığını, halkın tutumunun dini, insani ve ahlaki değerlere dayandığını vurguladı. Teslimiyet yolunun, işgal ve soykırıma kapı aralayan kayıp yolu olduğunu ifade etti.
Sonuç ve çağrı
Konuşmasını sonlandıran Husi, saldırılara karşı durmanın ve Filistin halkının yanında olmanın hem imani hem de insani bir görev olduğunu kaydetti. Her türlü destek, direniş ve dayanışmanın, dini ve ulusal ilkelere dayanarak süreceğini belirtti. Husi, işbirliği yapan veya geri duran hükümet ve rejimlere karşı halkın ve uluslararası toplumun siyasi, diplomatik ve toplumsal baskıyı sürdürmesi gerektiğini vurguladı.