Soufan Center’ın analizine göre, Moskova ile Pekin arasındaki stratejik işbirliği, Avrupa’nın ticaret ve lojistik ağlarını kırılgan hale getiriyor.

YDH- Sekiz Eylül’de Avrupa mallarını taşıyan ilk yük treni, Polonya’nın başkenti Varşova’dan Çin Halk Cumhuriyeti’ne doğru yola çıktı. New York merkezli küresel güvenlik araştırmaları yapan Soufan Center’ın analizine göre, bu güzergah, “Yeni İpek Yolu” altyapı projesinin bir parçası olarak, Kızıldeniz üzerinden geçen gemi hatlarında Ensarullah saldırılarının yarattığı tedarik zinciri kesintilere alternatif sağlıyor.
Analizde, söz konusu güzergahın Avrupa ve Çin arasındaki ticari akış için kritik öneme sahip olduğu belirtildi. Ancak birkaç gün sonra, Polonya doğu sınırını kapattı; bu sınır Rusya’nın müttefiki Belarus ile paylaşılıyor.
Polonya Başbakanı Donald Tusk’a göre, Rusya-Belarus ortak tatbikatları sırasında en az 19 insansız hava aracı Polonya hava sahasına girdi ve bunun üzerine sınır kapatma kararı alındı. Bu karar, Avrupa Birliği’nden Çin’e giden demiryolu taşımacılığının yaklaşık yüzde 90’ını etkileyen ticari hatların geçici olarak durmasına yol açtı.
Polonya Dışişleri Bakanlığı sözcüsü, Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi ile yapılan görüşmelerin ardından, “Bu durumda ticaret mantığının, güvenlik mantığı ile değiştirildiği açıkça görüldü” ifadelerini kullandı.
Soufan Center analizine göre, sınırın 23 Eylül’de yeniden açılması, ticari koridorların hızlı biçimde jeopolitik risklere dönüşebileceğini ortaya koyuyor. Analizde, bu tür kesintilerin Rusya’nın hibrit savaş stratejisinin bir sonucu olabileceği; lojistik ve altyapıya yönelik siber saldırılar, enerji altyapısına sabotaj ve sınır bölgelerinde vekil etkisinin bu kırılganlığı artırabileceği ifade edildi.
Analiz ayrıca, Avrupa’nın ekonomik baskı kapasitesine sahip olduğu iddia edildi. Polonya’nın doğu sınırını kapatması ve ticaretin askıya alınması, bu kapasitenin uygulanmasına bir örnek olarak gösterildi.
Analize göre, Rusya’nın yaptırımlardan kaçınma stratejilerinde, gölge filolarla petrol taşımak ve Çin ile Orta Asya aracılar üzerinden “yasaklı” ürünleri temin etmek gibi yöntemler yer alıyor.
Alman Dışişleri Bakanlığı’na ait bir rapora göre, Çin ve Hong Kong, Rusya’ya yaptırım aşma konusunda küresel çabaların yaklaşık yüzde 80’ini oluşturuyor.
Rusya ve Çin arasındaki yakın işbirliği, Avrupa tedarik zincirlerinde hem yapısal hem de siyasi kırılganlıkları derinleştirdiğini söyleyen analize göre, Çin’in “Kuşak ve Yol Girişimi” yatırımları, Moskova’ya lojistik ağlar üzerinden stratejik avantaj sağlıyor. Kuzey Deniz Rotası gibi alternatif güzergahların geliştirilmesi, Batı denetiminden daha az etkilenen tedarik yolları yaratmayı hedefliyor.
Soufan Center ayrıca, Rusya ve Çin’in bilgi ve medya alanlarında uyum sağladığını belirtti. Çin devlet medyası, Rusya’nın Ukrayna savaşına dair anlatıları yaygınlaştırıyor. Örneğin, Çin Komünist Partisi’nin resmi gazetesi People’s Daily, Batı’nın Rusya’ya uyguladığı yaptırımları “finansal terörizm” olarak nitelendirdi.
Analiz, Avrupa’nın Rusya ve Çin’in stratejik işbirliği nedeniyle tedarik zincirlerinde kritik kırılganlıklar taşıdığını vurguluyor. Analize göre, AB, Rusya’ya olan bağımlılığını azaltmış olsa da Çin’e olan bağımlılığı devam ediyor. Bu durum, Avrupa tedarik zincirlerini siber saldırılar, altyapı sabotajı veya stratejik güzergahların kapatılması gibi risklere açık hale getiriyor. Hibrit savaş stratejileri, yalnızca dijital veya askeri alanla sınırlı olmayıp gümrük, lojistik ve kamu anlatıları üzerinden de uygulanabiliyor.
Soufan Center, Avrupa’nın tedarik zinciri dayanıklılığını artırmaması halinde, ekonomik refahının güvenlik açısından tekrar zayıf nokta haline gelebileceği uyarısında bulundu. Analiz, Avrupa’nın stratejik olarak ticari ve lojistik ağlarını güçlendirmesi gerektiğini vurguladı.