Fransız çimento devi Lafarge, Suriye iç savaşı sırasında “Nusra Cephesi ve IŞİD’e ödeme yaparak terörizmi finanse ettiği” suçlamasıyla Paris Ceza Mahkemesi’nde yargılanıyor.
											YDH – Le Monde’un haberine göre, Lafarge’ın Suriye’deki faaliyetlerine ilişkin soruşturmanın başlamasından sekiz buçuk yıl sonra, bu kapsamlı dosyanın ilk duruşması 4 Kasım Salı günü Paris Ceza Mahkemesi’nde başladı.
Haberde belirtildiği üzere, çimento şirketine yöneltilen suçlamalar ağır: Şirketin, “ülkeyi ateşe ve kana bulayan cihatçı gruplarla”, “tek amacı ülkenin kuzeyindeki Celabiye fabrikasının faaliyetini sürdürmek olan” mali anlaşmalar yaptığı belirtildi. Mahkeme kaynakları, dokuz sanığın “terörizmin finansmanı” ve bazıları için de “uluslararası mali yaptırımlara uymama” suçlarından yargılanacağını bildirdi.
“Kâr arayışı” ve teröre finansman iddiası
Soruşturma yargıçlarının gönderme kararında, tüm sanıkların “hizmet ettikleri ekonomik kuruluş için kâr arayışı mantığıyla fabrikanın etrafında konuşlanmış terör örgütlerine finansman sağlamayı gerektiren bir politikayı düzenlediği, onayladığı, kolaylaştırdığı veya uyguladığı” kaydedildi.
Mahkeme belgelerinde, bu örgütler arasında el-Kaide’nin Suriye kolu olan Nusra Cephesi ve IŞİD’in yer aldığı belirtildi.
Le Monde, Lafarge’ın Suriye iç savaşında kendini bu şekilde konumlandırmasının 2000’lerin sonunda, bölgedeki varlığını güçlendirmek amacıyla Mısırlı Orascom şirketini satın almasıyla başladığını aktardı. 2011’de üretime başlayan fabrika, kısa süre sonra patlak veren iç savaşla karşı karşıya kaldı. Haberde vurgulandığına göre, diğer Fransız şirketleri ülkeden ayrılırken, Lafarge Suriye’de kalan son Fransız grup oldu.
“Rant ekonomisi” savunması reddedildi
Yargıçların ifadesine göre, fabrikanın çevresinde faaliyet gösteren silahlı gruplar bir “rant ekonomisi” oluşturdu. Lafarge’ın, çalışanlarının ve malzemelerin hareketine izin verilmesi karşılığında bu gruplara ödeme yaptığı bildirildi. Savcılığa göre toplam ödeme miktarı 5 milyon euroya ulaştı.
Savunma, adaletin “terörün finansmanı” olarak nitelendirdiği ödemelerin aslında bir “zorunluluk” olduğunu öne sürdü. Ancak yargıçlar, şirketin “faaliyetine istediği anda son verebileceğini” ve ödemeyi kabul ederek “bunun karşılığında ne elde edebileceğini değerlendirdiğini” belirterek bu savunmayı reddetti.
Fransız devleti onayı iddiası ve istihbarat bağlantıları
Savunma tarafı, Fransız devletinin Lafarge’ın Suriye’de kalmasını onayladığını veya teşvik ettiğini ileri sürdü. Dosyada, şirketin güvenlik direktörü Jean-Claude Veillard’ın istihbarat servisleriyle düzenli temas kurduğu ve onlara Fransız cihatçıların fotoğraflarını ilettiği bilgisi yer aldı.
Veillard’ın, “Gros Marmotte” kod adlı irtibat üzerinden DGSE ile yazıştığı kaydedildi. Ancak yargıçlar, “Lafarge’ın güvenlik sorumluları ile Fransız istihbarat servisleri arasında iletişimlerin olmasının, Fransız devleti tarafından terör örgütlerinin finansmanının onaylandığını kanıtlamadığını” vurguladı.
Dikkat çekici biçimde, istihbarat bağlantıları bulunan Veillard diğer sanıkların aksine mahkemeye çıkarılmadı ve yalnızca tanık sıfatıyla dinlendi.
ABD anlaşmasının gölgesinde bir savunma engeli
Haberde belirtildiğine göre, LafargeHolcim 2016’da Baker McKenzie hukuk bürosuna bir iç soruşturma yaptırdı. Bu süreç, şirketin ABD’deki “ulusal güvenlik ihlali” davasını kapatmak için yaptığı “anlaşmalı pişmanlık” (plea deal) görüşmelerine zemin oluşturdu.
18 Ekim 2022’de ABD Adalet Bakanlığı ile varılan anlaşma kapsamında Lafarge SA, kendisini suçlamayı kabul etti ve 778 milyon dolar ceza ödedi. Fransız yargıçlar, şirketin bu anlaşmada “Nusra Cephesi ve IŞİD’i finanse etme sorumluluğunu 6 milyon dolar tutarında kabul ettiğini” kaydetti.
Le Monde, anlaşmadaki bir maddenin, Lafarge’ın bu kabulleri mahkemede çürütmesini yasakladığını bildirdi; dolayısıyla şirket Fransız yargısında iddialara itiraz edemeyecek. Bu durumun “Fransız hukukunda bir anomali oluşturduğu” belirtildi.
Olası cezalar ve süren ağır suçlamalar
Haberde, duruşma sonunda şirket için 1 125 000 euro para cezası, bireyler içinse “terörizmin finansmanı” suçundan on yıla kadar hapis ve 225 000 euro para cezası öngörüldüğü bildirildi.
Ayrıca gümrük suçuna ilişkin cezaların daha ağır olduğu, şirketin suç konusu meblağın on katına —yaklaşık 46 milyon euroya— kadar para cezası riski taşıdığı aktarıldı. Le Monde, bunun Lafarge’ın yasal sıkıntılarını bitirmediğini; şirketin “insanlığa karşı suçlara iştirak” suçlamasıyla yürüyen ayrı bir soruşturmada hâlâ sanık konumunda bulunduğunu kaydetti.
STK’lardan “tarihi dava” değerlendirmesi
Dosyayı bölerek bu ilk duruşmanın yolunu açan kararı, soruşturmayı başlatan Sherpa ve ECCHR dernekleri “önemli bir adım” olarak nitelendirdi.
Dernekler, bu “tarihi” duruşmanın “Lafarge eski çalışanları ve kendilerinin yürüttüğü uzun hukuk mücadelesinde dönüm noktası” olduğunu belirtti; ancak bunun “mücadelenin sonu olmadığını” vurguladı.