Aptallık, aptala yatmak ve daha fazlası

img
Aptallık, aptala yatmak ve daha fazlası YDH

"Şu veya bu taraftan gelebilecek her türlü gerekçeden bağımsız olarak, bugün yaşananlar Lübnan'daki yönetimin gerçekliği adına bir uğursuzluk alameti teşkil ediyor."




YDH - El-Ahbar gazetesinin genel yayın yönetmeni İbrahim el-Emin, Lübnan hükümetinin İsrail ile yürütülen müzakereleri askeri düzeyden siyasi düzeye taşıma kararını sert bir dille eleştirerek, bu adımı ülkeyi felakete sürükleyebilecek tehlikeli bir taviz olarak nitelendiriyor. El-Emin, bu sürecin ABD ve Suudi Arabistan'ın Direniş'i (Hizbullah) tasfiye etme planlarına hizmet ettiğini ve İsrail'in beklemeye tahammülü olmadığını vurguluyor.

Lübnan’ın resmi kararı; Cumhurbaşkanı Jozef Aun, Meclis Başkanı Nebih Berri ve Başbakan Nevaf Selam’ın mutabakatıyla, İsrail ile müzakerelerde temsil düzeyinin askeri-teknik seviyeden siyasi seviyeye yükseltilmesi, boşlukta atılmış veya gelip geçici bir adım değil.

Bu, endişe uyandıran, arka planı, boyutları ve kurgulanış biçimi üzerine derinlemesine düşünmeyi gerektiren bir karar; zira ülkeyi büyük bir ulusal felakete sürükleyebilecek siyasi bir sürecin başlangıcını teşkil edebilir.

Yerel aktörlerin tamamının, bilhassa konu İsrail düşmanı olduğunda, tarih dersine ihtiyacı olmadığı varsayılır. Ancak aylardır devletin temel direklerine hakim olan bocalama hali, gerçekliği kavrama eksikliğinden ziyade, işleyiş mekanizmalarına dair bir görgü eksikliğini ifşa ediyor.

Aun ve Selam, bugün işgal ettikleri makamlara kendilerini taşıyan ABD ve Suudi taraflarıyla çeşitli sınamalar yaşıyor olsa da, Meclis Başkanı Berri’nin kesinlikle böyle bir maceraya atılacak veya bu türden tavizler verecek şahsi ya da siyasi bir durumda olmadığı açık.

Bir süredir yaşananlar, Amerikalıların "yönünü şaşırmışlık" olarak nitelediği durumun ta kendisi: Nasıl davranacağını bilemeyen, bir planı olmayan ve dönemin işaretlerini okuyamayan yetkililer.

Amerika'nın saplantısı iç bir fitneyi önlemekle ilgili değil; aksine Lübnan’ın son savaştaki yenilgisinin bedeli olarak müzakerelere oturmasını ve istenen o tavizi bir defada ve sonsuza dek vermesini, yani Direniş fikrinden, örgütlenmesinden, silahından ve eylem mekanizmalarından vazgeçmesini sağlamakla ilgili.

Bu yüzden Amerikalılar "yönünü şaşırmışlık"tan bahsettiklerinde aslında Lübnanlılara şunu söylüyorlar: Hizbullah’ın silahsızlandırılması yönünde talep edilen adımı atmaktan sizi alıkoyan nedir?

İyi niyetle, herkesin zaman kazanma stratejisine göre hareket ettiğini varsayalım. Bu, saflarını yaklaşan çatışmanın gerekliliklerine göre yeniden düzenlemek için her anı değerlendiren direniş gibi bir taraf için uygun olabilir. Fakat düşmanın da zamana ihtiyaç duyan bir konumda olduğunu kim söyledi?

Tam aksine, İsrail süreyi kısaltmaya ihtiyaç duyuyor ve bugün kendini, "Lübnan'daki müttefiklerin" kendi adına halledeceği söylenen dosyaları bizzat çözebilecek güçte görüyor.

Bu sebeple Amerikalılara ve Suudilere şöyle diyor: İşte destekçileriniz... Onlardan isteneni yapmıyorlar ve bizim bekleyecek lüksümüz yok!

Ancak iyi niyetin Lübnanlı siyasetçilerin lügatında yeri yok. Direniş, düşmana hizmet edebilecek ve ABD ile Suudi Arabistan’ın bugün hemen arzuladığı bir fitneye kapı aralayacak iç tartışmalara sürüklenmekle ilgilenmese de, bu, utanç verici tutumu reddeden sesin kısılması gerektiği anlamına gelmez.

Bugün yaşananların Lübnan’ın daha önce tecrübe ettiği süreçler olduğu doğru değil. Önceki seferlerde, Lübnan dolaylı müzakerelere teknik olmayan delegeler gönderdiğinde, elinde "direniş" adında büyük bir güç kozu vardı.

Bugün ise Lübnan, öncelikle bu kozdan vazgeçmesi talep edilerek müzakerelere giriyor; üstelik bu müzakereleri yönetmesi için ABD, Suudi ve hatta İsrail kriterlerine tam uyumlu bir kişi seçiliyor.

Öyleyse, sadece direnişten değil, Direniş tabanından da nasıl kurtulacağını düşünerek gecesini gündüzüne katan birinin, artık hiçbir şeye kıymet vermeyen bir düşmanla müzakere dosyasını yönetmekle görevlendirilmesi nasıl makul olabilir?

Şu veya bu taraftan gelebilecek her türlü gerekçeden bağımsız olarak, bugün yaşananlar Lübnan'daki yönetimin gerçekliği adına bir uğursuzluk alameti teşkil ediyor.

Siyasi gerçekleri idrak edemeyenler, belki de işlerin içyüzünü bütün çıplaklığıyla ortaya çıkaracak gelişmeleri beklemek zorunda kalacak; bu biraz zaman alsa bile!

Çeviri: YDH



Makaleler

Güncel