ABD’li Senatör Lindsey Graham, İsrail’in güvenliğinin korunmasının vazgeçilmez olduğunu, Hamas ve Hizbullah’ın silahsızlandırılması gerektiğini vurgulayarak, ABD’nin Orta Doğu stratejisinde İsrail’in hayati önem taşıdığını belirtti.
YDH- Güney Carolina Senatörü Lindsey Graham, Çarşamba günü Jerusalem Post’un Washington Konferansı’nda, Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın (MbS), Filistin halkı için tatmin edici bir sonuç elde edilmeden İsrail ile resmi ilişkiler kurmayacağını ve kendi siyasi geleceğinin bu sonuca bağlı olduğunu bildiğini vurguladı.
Graham, MBS’nin İsrail’i ancak Filistinlilere daha iyi bir çözüm sunulması halinde tanıyacağını belirterek, “Aksi takdirde hayatını kaybeder. Bu, kesin bir gerçek,” ifadelerini kullandı.
ABD liderliğindeki Suudi Arabistan-İsrail normalleşme sürecinin, hem Filistin halkının beklentilerini karşılaması hem de İsrail’in güvenliğini sağlaması gerektiğini kaydetti.
Suudi-İsrail anlaşmasını takip edecek diplomatik yapıyı değerlendirirken, Riyad’a gelişmiş ABD savaş uçakları sağlanması gibi tartışmalı adımların bile, tarihi bir dönüm noktası yaratması halinde haklı görülebileceğini söyledi.
“Eğer Suudi Arabistan ile İsrail barış yaparsa, bu 3 bin yılın en iyi fikri olur. Bu fırsat kaçırılmamalı.” dedi.
Konferansta diplomatik esnekliğe dikkat çeken Graham, “İsrail’den terörizme ödül vermesini istemiyorum. İstediğim, çatışmaları sonlandırmaya açık olması, kendi güvenliğini sağlaması ve MbS’nin bölgesinde ilerleyebilmesidir,” dedi.
Veliaht Prens’in, Hamas’ı meşrulaştırmadan ve İsrail’in savunma kapasitesini zayıflatmadan Filistinlilerin durumunu somut biçimde iyileştirecek kapsamlı bir plan arayışında olduğu da vurgulandı.
Başarılı bir Suudi-İsrail anlaşmasının temelinin “gerçek güvenlik temelleri” üzerine inşa edilmesi gerektiğini söyleyen Graham, önceliğin İran destekli vekil güçlerin etkisiz hale getirilmesi olduğunu belirtti.
“Suudi-İsrail anlaşması için Hamas ve Hizbullah ortadan kaldırılmadıkça umut yok. Önce tehdidi bertaraf edin, sonra makul bir diyalog kurabilirsiniz.” dedi.
Washington konferansında uzun yıllardır İsrail ve Yahudi toplumunun önemli dostlarından biri olarak tanınan Graham, İsrail ve bölge için kritik bir noktada olduklarını söyledi.
7 Ekim öncesinde, iki yıl sürecek çatışmanın başlamadan önce 'köklü bir barış anlaşmasına' büyük ölçüde yaklaşıldığını iddia etti.
“Barış çerçevesi neredeyse hazırdı ancak sonra 7 Ekim yaşandı.” dedi.
Graham, İsrail’e verdiği desteği güvenlik gerekçeleriyle bir kez daha dile getirdi:
“İsrail, Amerika için iyi bir yatırım. Ortak değerlerimiz ve ortak düşmanlarımız var.”
ABD askeri bütçesinin İsrail işgal ordusunun kabiliyetlerini yeniden inşa etmek için iki katına çıkması gerekebileceğini belirtti.
ABD’nin Orta Doğu stratejisinin temel dayanağının İsrail olduğunu vurgulayarak “İsrail olmadan yapamayız,” dedi ve ekledi:
“Bölgedeki hiç kimsenin gerçekleştiremediğini İsrail bizim için yapıyor.”
Ayrıca daha güçlü, daha entegre bir İsrail’in İran’ı kontrol altında tutmak ve bölge istikrarını sağlamak için vazgeçilmez olduğunu kaydetti.
Graham, Suudi Arabistan ile İsrail arasında kalıcı normalleşmenin ''İran destekli terör ağlarının çözülmesine bağlı'' olduğunu vurguladı:
“Hamas gitmeli. Hizbullah silahsızlandırılmalı. İran’ın vekilleri bir başka 7 Ekim organize etmediği sürece normalleşmeden bahsedilemez.”
Hamas’ı silahsızlandıracak uluslararası bir gücün konuşlandırılması fikrine kesin bir dille karşı çıktı. “Böyle bir hava kuvveti yok. Bu ancak İsrail’in yapabileceği bir iş,” dedi.
Graham, uluslararası toplumu Hamas’a net bir zaman sınırı koymaya çağırdı:
“Hamas’a süre verin. Silahlarından vazgeçmezlerse tüm ihtimaller kapanır. İsrail’i gönderin ve onları ortadan kaldırın.”
Lübnan’a yönelik uyarıları da oldu:
“Hizbullah silahlı kaldığı ve Yahudi devletini yok etmeyi hedeflediği sürece Lübnan’ın geleceği yok.”
Graham, Trump yönetimini gerekirse ABD-İsrail ortak operasyonuna hazırlanmaya zorladığını dile getirdi:
“Lübnan ordusunu güçlendirin ve bu terör örgütünü yok etmek için İsrail’le iş birliği yapın. Bazılarına provokatif gelebilir ama Hizbullah silahlı kaldığı sürece barış beklemek akıl dışıdır.”
Graham, İran’ın ekonomik can damarını hedef alan yeni bir yasa tasarısı hazırlığında olduğunu açıkladı.
''İran petrolü ve gazını almaya devam eden her ülkeye yaptırım getirecek bir yasa sunuyorum. Çin’i en büyük alıcı olarak işaret ederek bu durumun değişmesi gerektiğini düşünüyorum,'' dedi.
Bu yaptırımların, Tahran’ın Hamas, Hizbullah ve diğer bölgesel milisleri finanse etme kapasitesini zayıflatmaya yönelik geniş bir çabanın parçası olduğunu belirtti.
Son yıllarda bölgede yaşanan kan dökülme ve siyasi karmaşaya rağmen, Orta Doğu’da nadir görülen bir stratejik uyumun ortaya çıktığını savundu:
“Burada bir amaç birliği var. Hamas ve Hizbullah artık geleceğin parçası değil. İbrahim Anlaşmaları gerçekçi. Arap dünyasında değişim yaşanıyor. Bu anı kaçırmayın.”