NYT: Ateşkese rağmen Gazze’de ölümler neden durmadı?

img
NYT: Ateşkese rağmen Gazze’de ölümler neden durmadı? YDH

New York Times, Gazze’de iki ayı aşkın süredir yürürlükte olan ateşkese rağmen Filistinlilerin öldürülmesinin durmadığını ve sivillerin İsrail ordusunun uygulamaları nedeniyle hayatını kaybetmeye devam ettiğini bildirdi.




YDH- New York Times, Gazze’deki ateşkes iki ayı aşkın süredir yürürlükte olmasına rağmen, Filistinlilerin öldürülmesinin “bir ya da iki günden uzun süre kesintiye uğramadığını” bildirdi.

Haberde, ölümlerin, İsrail ordusunun mevzilendiği doğu Gazze ile batı kesimi ayıran ve “Sarı Hat” olarak adlandırılan, sınırları net biçimde işaretlenmemiş bir çizginin geçilmesiyle bağlantılı olarak meydana geldiği belirtildi.

Ateşkesin 10 Ekim’de yürürlüğe girmesinden bu yana onlarca kez, Filistinlilerin “bilerek ya da bilmeyerek” bu hattı geçtikleri gerekçesiyle öldürüldüğü aktarıldı.

Filistinliler, devam eden ölümlerin İsrail’in ateşkese uymadığını ve Gazze’deki sivillerin yaşamına karşı “en iyi ihtimalle kayıtsız” bir tutum sergilediğini gösterdiğini ifade etti. İsrail ordusu ise yalnızca ateşkes ihlallerine karşılık verdiğini ve angajman kurallarının yalnızca “tehdit olarak algılanan” kişilerin hedef alınmasına izin verdiğini öne sürdü.

“Yanlış kişiyle akraba olmak” ve “yanlış yerde bulunmak”

Haberde, bazı ölümlerin “yanlış kişiyle akraba olmak” nedeniyle gerçekleştiği kaydedildi. Nuseyrat’ta Ebu Delal ailesinin büyük bölümünün bu şekilde hayatını kaybettiği aktarıldı.

İsrail’in 29 Ekim’de iki kuzeni hedef aldığı, söz konusu kişilerin “yerel silahlı aktörler” olduğu iddiasıyla düzenlenen gece füze saldırılarında iki evin de yıkıldığı bildirildi. Kuzenlerden biri öldürülürken, aralarında iki ve üç yaşlarında çocukların da bulunduğu 18 aile üyesinin daha hayatını kaybettiği belirtildi.

30 yaşındaki eczacılık öğrencisi Misa el-Attar için ölümün “yanlış zamanda yanlış yerde bulunmak” anlamına geldiği aktarıldı. El-Attar’ın 14 Kasım sabahı, kuzeybatı Gazze’de ailesinin çadırında uyurken karnından vurularak öldürüldüğü bildirildi. Ailesinin üç hafta önce, yıkılan evlerinin kalıntıları üzerine bu çadırı kurduğu ifade edildi.

32 yaşındaki Ali el-Haşhaş’ın ise 6 Kasım sabahı saat 08.00 sularında, hamile eşi ve dört yaşındaki oğlunu doyurmak için Sarı Hat’ın doğusunda yakacak odun toplarken vurularak öldürüldüğü aktarıldı. Babası Hasan el-Haşhaş, yaşadıkları Bureyc Mülteci Kampı’nda pişirme gazı bulunmadığını söyledi.

Soğuk havaların etkisini artırmasıyla Gazze’de birçok kişinin aynı riski almaya devam ettiği belirtildi. El-Haşhaş’ın 66 yaşındaki arkadaşı Said el-Avvade’nin 18 Aralık’ta aynı bölgede odun toplarken vurulduğu ve “elini kaybettiği” ifade edildi. Hasan el-Haşhaş, “Sürekli ‘Keşke oğlum da sadece elini kaybetseydi, hayatını değil’ diye düşünüyorum” dedi.

İsrail ordusu sözcüsü Yarbay Nadav Şoşani, ordunun prosedürlerinin sivil kayıpları önlemeyi amaçladığını iddia etti. Şoşani, silahsız olduğu açıkça görülen Filistinlilerin Sarı Hat’ı geçmesi halinde askerlerin önce uyarı yapmakla, son çare olarak ise “alt bacaklara ateş ederek durdurmakla” talimatlandırıldığını belirtti.

Şoşani, bazı Filistinli silahlı grupların zaman zaman sivil kıyafetlerle ve gizlenmiş silahlarla Sarı Hat’a yaklaştığını ileri sürerek, bunun İsrail mevzilerine yaklaşan kişilerin “potansiyel tehdit” olarak değerlendirilmesine yol açtığını savundu.

“İhlallerin büyük çoğunluğunun Hamas tarafından yapıldığını” öne süren Şoşani, “Hamas’la bağlantısı olmayan durumların çoğunda insanları uyarabiliyoruz ve geri dönüyorlar” ifadelerini kullandı.

Ateşkes sonrası bilanço ve kırılgan denge

Filistinli yetkililer, ateşkesin ardından 406 kişinin öldürüldüğünü, bunların 157’sinin çocuk olduğunu bildirdi. Bunun, 7 Ekim 2023’teki Aksa Tufanı Operasyonu’nun ardından İsrail’in Gazze’ye yönelik sürdürdüğü soykırım savaşından önceki dönemdeki “kitlesel yıkımla kıyaslanamayacağı”, ancak ateşkesin ne kadar kırılgan olduğunu gösterdiği ifade edildi.

Haberde, Gazze’deki “ölü sayısındaki dengesizliğin”, ateşkese rağmen İsrail ordusunun sert askeri uygulamalarını sürdürdüğünü ve sivillerin toplu halde ölme riski bulunmasına karşın silahlı hedeflerin vurulmasına izin verildiğini yansıttığı belirtildi.

17 Ekim’de, ateşkesin başlamasından bir hafta sonra, Şaban ve Ebu Şaban ailelerinden yaklaşık bir düzine kişinin Gazze kentinden Zeytun’daki evlerini görmek için bir minibüsle yola çıktığı aktarıldı. Ailenin, yıkıma rağmen ateşkesin sağladığı “göreli güvenliğe” güvendiği kaydedildi.

14 yaşındaki Osman Şaban, yolun molozla kapandığını ve taşları temizlemek için araçtan indiğini anlattı. “Bu beni kurtardı” diyen Osman, babasının aracı ilerlettiği sırada “ani bir patlama” duyduğunu söyledi.

Patlamada minibüsteki herkesin öldüğü; anne-babası, üç kardeşi, halası, eniştesi ve kuzenlerinin hayatını kaybettiği belirtildi. Osman’ın boynundan ve bacağından yaralandığı aktarıldı.

Ailenin bir yakını olan Muhammed Ebu Şaban, Osman’ın babasının farkında olmadan Sarı Hat’a yaklaşmış olabileceğini düşündüğünü söyledi. Daha sonra İsrail ordusunun hattı sarıya boyanmış beton bloklarla işaretlediği kaydedildi.

“Gazze o kadar yıkılmış durumda ki yolunu kaybetmek çok kolay” dedi.

İsrail ordusu “şüpheli bir aracın” işaretlenmemiş hattı geçtiğini, uyarı ateşi açıldığını ancak aracın “yaklaşmaya devam ederek acil tehdit oluşturduğunu” ve bu nedenle ateş açıldığını ileri sürdü.

Osman Şaban ise herhangi bir uyarı ateşi olmadığını, yalnızca patlamayı duyduğunu söyledi. Saldırının gerçekleştiği yerin Salahaddin Yolu üzerinde, Sarı Hat’ın yüzlerce metre batısında olduğunu belirten Osman, aracın İsrail kontrolündeki bölgeye yakın olmadığını ifade etti.

Sivil savunma ekiplerinin yanmış araçtaki cesetleri almak için neredeyse bir gün boyunca İsrail’den izin beklediği, bulunan cenazelerin “dokuz ya da sekiz buçuk” olduğu aktarıldı.

Karşılık saldırıları ve toplu sivil kayıplar

Gazze’deki Filistinli silahlı grupların zaman zaman İsrail askerlerine ateş açtığı iddia edilen haberde, İsrail’in ise her seferinde saldırının gerçekleştiği yerlerden uzakta, geniş hedef listelerine yönelik yoğun saldırılar düzenlediği ifade edildi.

28 Ekim’de Refah’ta bir keskin nişancının bir İsrail askerini öldürdüğü, bunun ateşkes sonrası öldürülen üçüncü ve son İsrail askeri olduğu belirtildi. Aynı gece İsrail’in saldırılarında Gazze genelinde en az 100 kişinin öldüğü kaydedildi.

Refah’ın yaklaşık 26 kilometre kuzeyindeki Nuseyrat’ta Ebu Delal ailesine ait iki eve gece yarısı düzenlenen füze saldırılarında çok sayıda sivilin hayatını kaybettiği aktarıldı.

Ertesi gün İsrail ordusu, Gazze’de aralarında Yahya Ebu Delal ve Nazmi Ebu Delal’ın da bulunduğu 25 kişinin hedef alındığını, bu kişilerin “İslami Cihad” adlı silahlı grupla bağlantılı komutanlar olduğunu öne sürdü.

Komşulardan Amr el-Sabahi, teyzesinin evine isabet eden füzelerin ardından kuzeni 15 yaşındaki Beyan’ı “vücudu ikiye ayrılmış halde” gördüğünü söyledi. Yahya ve eşi Hala’nın, çocuklarının ve çok sayıda akrabanın hayatını kaybettiği bildirildi.

Başka bir komşu olan Muhammed Kasım, “En azından önceden bir uyarı olur diye düşünmüştüm” dedi ve bunun gerçekleşmediğini söyledi.

Hava saldırılarının “titiz bir onay sürecinden” geçtiğini iddia eden Yarbay Şoşani, ancak belirli hedeflere yönelik saldırılarda önceden uyarı yapılmadığını, aksi halde hedeflerin kaçacağını savundu. “Dünyada bunu yapan bir ordu yok.” dedi.

Haberde, İsrail ordusunun, sivillerin varlığından haberdar olup olmadığı ya da bu riski göze alıp almadığına ilişkin bir açıklama yapmadığı belirtildi.

Son saldırılarda Nazmi Ebu Dalal’ın hayatta kaldığı, ancak eşinin ve yaşları 8 ile 21 arasında değişen yedi çocuğunun tamamının öldüğü aktarıldı. Aileden 18 yaşındaki Duha’nın, ölümünden haftalar sonra açıklanan üniversite yeterlilik sınavında yüzde 96,7 başarı elde ettiği kaydedildi.



Makaleler

Güncel