İtalya Uluslararası Siyasi Çalışmalar Enstitüsü (ISPI) tarafından yayımlanan raporda, İran’ın İsrail ile 2025'te yaşadığı öngörülen çatışmanın ardından caydırıcılığı sağlamak adına nükleer silah geliştirmeye yöneleceği iddia edildi.
YDH - İtalya Uluslararası Siyasi Çalışmalar Enstitüsü (ISPI), "2026'da İzlenecek Kriz: İran" başlıklı bir rapor yayımladı.
Raporda, İran’ın 7 Ekim sonrası süreçte ve özellikle İsrail ile Haziran 2025’te yaşanacağı senaryolaştırılan 12 gün savaşnın ardından, askeri nükleer konuları yeniden bölgesel tartışmaların merkezine taşıyarak caydırıcılığı yeniden tesis etme arayışında olduğu belirtildi.
Raporda, İsrail ve Amerika Birleşik Devletleri'nden (ABD) gelen suçlamalara rağmen, İran Devrim Lideri Ayetullah Ali Hamenei'nin, Haziran 2025'teki savaşa kadar uranyumu yüzde 90 oranında zenginleştirme ve füzeye monte edilebilir kompakt nükleer savaş başlıkları geliştirme kararlarını engellediği ifade edildi.
Devrim Muhafızları başta olmak üzere rejim içindeki çeşitli çevrelerin baskısına rağmen Ayetullah Hamenei'nin bu tavrını koruduğu belirtilen metinde, yazarın araştırmacılarına konuşan kaynakların, bu konuda herhangi bir karar alındığını yıllarca reddettiği aktarıldı.
Raporda, "Eğer Hamenei, Benyamin Netanyahu'nun henüz sadece bir milletvekiliyken 1992'de İran'ı bu hedefi gütmekle suçlamaya başladığı dönemde atom bombası üretmeye niyetlenseydi, İran'ın bombası yıllar önce hazır olurdu" değerlendirmesine yer verildi.
"Hamenei nükleer başlık için talimat verdi"
Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) raporlarına göre İran'ın elinde bulunan yüzde 60 oranında zenginleştirilmiş uranyumun atom bombası yapımı için yeterli olduğu, ancak bunun Hürremşehr gibi 2 bin kilometre menzilli ve yaklaşık 2 ton faydalı yük kapasiteli füzelere monte edilebilecek kadar kompakt olmadığı vurgulandı.
Raporda, nükleer silah geliştirme kararının yıllarca reddedilmesinin ardından, Tahran'daki kaynakların artık farklı bir tablo çizdiği belirtildi. Metinde şu ifadelere yer verildi:
"Tahran'daki kaynaklarımız, Hamenei'nin ekim ayında balistik füzeler için kompakt savaş başlıklarının geliştirilmesine yeşil ışık yaktığını söylüyor. Bununla birlikte Hamenei, uranyumun yüzde 60'ın üzerinde zenginleştirilmesine henüz izin vermedi. Ancak İran'ın UAEA'ya hiç bildirmediği gizli tesislerden birinde, çok gizli bir zenginleştirme programının yürütüldüğüne dair söylentiler de dolaşıyor."
"İsrail ile savaş dönüm noktası oldu"
Raporda, 12 gün savaşının durumu değiştirdiği, bunun İranlı siyasi elitlerin intikam arzusundan ziyade, savunma sistemlerinin etkinliğine dair illüzyonların çökmesiyle ilgili olduğu kaydedildi.
İran’ın askeri mekanizmasında işleyen tek unsurun orta menzilli füze cephaneliği olduğuna işaret edilen raporda, Suriye’deki yenilgi ve Hizbullah’ın zayıflamasının, İran’ın Lübnan’daki kısa menzilli roket ve füze stoklarına dayalı diğer caydırıcı gücü hakkında ciddi şüpheler uyandırdığı belirtildi.
İran'ın orta ve uzun menzilli füze cephaneliği sayesinde haziran ayında ateşkesi dayatabildiği, bunun da İsrail'in füze önleyici stoklarının İran'ın balistik füzelerinden daha hızlı tükenmesi sayesinde gerçekleştiği ifade edildi.
İsrail'in İran'a ait çok sayıda füze ve fırlatıcıyı imha etmeyi başardığına dikkat çekilen raporda, daha kararlı bir Amerikan müdahalesi durumunda Tahran'ın füze cephaneliğinin birkaç haftadan fazla dayanamayacağı öngörüsünde bulunuldu.
Raporda, "Sonuç olarak, İsrail ve ABD müttefiklerine karşı bir çatışma durumunda İran rejimini kurtarabilecek ve Amerikalılara karşı aşağılayıcı bir teslimiyeti önleyebilecek tek gerçek caydırıcı güç nükleer silahlar olacaktır" tespiti yapıldı.
Tek seçenek Kuzey Kore
Kompakt savaş başlıkları geliştirmenin, uranyum zenginleştirmekten çok daha karmaşık bir süreç olduğu vurgulanan raporda, Pakistan örneğine atıf yapıldı.
Pakistan'ın 15 yıllık bir çalışmanın ve 24 soğuk testin ardından başarılı bir tasarıma ulaştığı hatırlatıldı.
Ayetullah Hamenei ve İran devletinin zirvesindeki nükleer yol destekçileri için bu sürecin yüksek risk taşıdığı belirtilen raporda, İranlı yetkililerin dış yardıma güveniyor olabileceği ihtimali üzerinde duruldu.
Çin ve Rusya'nın nükleer bir İran'ı çıkarlarına uygun bulmadığı, Pakistan'ın ise ABD ve Suudi Arabistan ile yakın hizalandığı için Tahran'a yardım etme motivasyonunun bulunmadığı kaydedildi.
Bu durumda geriye kalan tek seçeneğin Kuzey Kore olduğu belirtilen raporda, şu ifadelere yer verildi:
"Devrim Muhafızları içerisinde Pyongyang'ın savaş başlığı tasarımı konusunda işbirliği yaptığına dair ısrarlı söylentiler var. Kesin olan şu ki Kuzey Kore, balistik füzeler ve ileri tasarımlar konusunda İran ile işbirliğini yoğunlaştırdı. Bunun kompakt nükleer savaş başlıklarını kapsayıp kapsamadığını doğrulamak imkânsız olsa da pratikte bu, İran için potansiyel olarak uygulanabilir tek seçenek gibi görünüyor."