İsrail, Yunanistan ve Kıbrıs, 2026 yılı için Doğu Akdeniz’de ortak hızlı müdahale gücü kurmayı ve askeri işbirliğini güçlendirmeyi öngören üçlü anlaşmayı imzaladı. Anlaşma, ortak tatbikatlar, uzman çalışma grupları ve stratejik koordinasyonla bölgedeki askeri işbirliğini artırmayı amaçlıyor.
YDH- İsrail, Yunanistan ve Kıbrıs, 2026 yılı için üçlü askeri işbirliği planını imzaladı.
Doğu Akdeniz’de istikrarın güçlendirilmesi ve Türkiye ile mücadelede işbirliğinin derinleştirilmesi hedeflenen bu anlaşma, ortak tatbikatlar, uzmanlaşmış çalışma grupları ve ordular arasında stratejik koordinasyonu kapsıyor.
İsrail ordusu sözcüsü, bu işbirliğinin bölgedeki güvenlik ve istikrarı artırmaya yönelik önemli bir adım olduğunu vurgulayarak, Doğu Akdeniz’deki demokratik ittifakları destekleyeceğini belirtti.
Anlaşma, 22 Aralık’ta işgal altındaki Kudüs’te düzenlenen özel bir zirve sonrasında imzalandı. Zirvede, İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu, Yunanistan Başbakanı Kyriakos Mitsotakis ve Kıbrıs Cumhurbaşkanı Nikos Christodoulides bir araya geldi.
Yunanistan, bölgesel ittifaklarını derinleştirirken, Ankara ile iletişim kanallarını açık tutma konusunda hassas bir denge gözetiyor.
Washington’ın Orta Doğu ve Doğu Akdeniz’deki kritik rolü yakından takip edilirken, Atina-Ankara-Washington üçgeninin stratejik önemi sürüyor.
İsrail ise, Yunan dış politikasında belirleyici bir aktör olarak öne çıkıyor.
Başbakan Mitsotakis ve Cumhurbaşkanı Christodoulides, geçen hafta Kudüs’te Netanyahu ile yaptıkları görüşmede çeşitli alanlarda işbirliğini derinleştirme taahhütlerini yineledi.
Özellikle Netanyahu’nun Türkiye karşıtı açıklamalarının ardından, bu ittifak açıkça Türkiye karşıtı bir blok olarak algılanıyor.
Bu gelişmelerin ardından, Türk hava sahası ihlalleri yeniden başladı ve yaklaşık üç yıl aradan sonra kuzeydoğu Ege’de ilk hava muharebesi yaşandı.
İhlaller, 6 ila 10 deniz mili arasındaki hava sahasında gerçekleşti.
NATO içinde bazı çevreler, Yunanistan’ın Ege Denizi’ndeki 6 millik karasularına kıyasla 10 millik hava sahası talebini olağan dışı buluyor.
Atina ise, bu yeni dinamikleri bölgenin güvenlik mimarisinin bir parçası olarak değerlendiriyor.
Netanyahu’nun Mar-a-Lago ziyareti ve ABD Başkanı Donald Trump ile olası görüşmesi, Washington’un özellikle Suriye bağlamında Türk-İsrail ilişkilerinde arabulucu rolü üstlenebileceği beklentisini artırıyor.
Yunanistan, Suudi Arabistan ve Katar’ın Suriye’deki etkisinin artmasıyla Türkiye’nin bölgedeki ekonomik kontrol kapasitesinin sınırlandığına inanıyor. İsrail’in planları ise Ankara’nın bölgedeki nüfuzunu kısıtlayıp, Kudüs’ün ağırlığını artırmayı amaçlıyor.
Yunan yetkililer, İsrail ile artan işbirliğinin Ankara tarafından Batı’dan gelen ek baskı olarak algılandığını düşünüyor. Ancak, Şubat 2023 öncesi gerginlik seviyesine tam dönüşün beklenmediği ifade ediliyor.
Atina, özellikle Yunanistan-Kıbrıs elektrik bağlantısı gibi tartışmalı projelerin askıya alınması nedeniyle sınırlı ihlallere hazırlıklı olmakla birlikte büyük bir tırmanma olasılığına sıcak bakmıyor.
Üç ülkenin imzaladığı askeri işbirliği planı, yaklaşık 2 bin 500 kişilik hızlı müdahale gücünün oluşturulmasını öngörüyor.
Bu gücün bin askeri Yunanistan ve İsrail’den, 500 askeri ise Kıbrıs’tan sağlanacak. Ancak birlik, kalıcı olmayacak; kriz anlarında karada, denizde veya havada hızlı konuşlandırılabilecek geçici bir yapı olarak tasarlandı.
İsrail Uluslararası İşbirliği Dairesi Başkanı Tuğgeneral Amit Adler’in liderliğindeki heyet, Yunan ve Kıbrıs muhataplarıyla kapsamlı görüşmeler yürüttü.
İsrail Hava Kuvvetleri ve Donanması’nın da aktif katılımıyla devam eden süreç, hizmetler arası ve hükümet kanalları aracılığıyla titizlikle koordine ediliyor.
