• 03/03/08 - 01:00
  • Yazar: Admin
  • Bu sayfayı yazdır img
    YDH

    YDH-Lübnanlı Dürzi lider Velid Canpolat’ın oğlu Timur Canbolat kendisiyle yapılan röportajda baba Canpolat’ın Hizbullah ittifakından Batı ittifakına kayış öyküsünü değerlendirdi. İşte el-Quds gazetesinde yayınlanan röportajın ayrıntıları:




    YDH-Lübnanlı Dürzi lider Velid Canpolat’ın oğlu Timur Canbolat kendisiyle yapılan röportajda baba Canpolat’ın Hizbullah ittifakından Batı ittifakına kayış öyküsünü değerlendirdi. İşte el-Quds gazetesinde yayınlanan röportajın ayrıntıları:

     

    Sayın Timur, sizce babanız Dürzilerin liderliğini korumada başarısız mı oldu?

     

    -Babamın, kendisine politik ve varlıksal geleceğini teslim edenlerin çıkarlarını birçok noktada tehlikeye soktuğu kanaatindeyim. Bunun nedeni de Amerikalılarla bazı Arapların kendisine verdiği yanlış bilgilerden kaynaklanıyor. Bu kimselerin başında da Ortadoğu’da değişen durum hakkında kendisine bilgi veren Eliot Abrams ve Prens Sultan Bin Abdulaziz geliyor. Evet, Canbolat yanlış yaptı ve hatasını kabul etmesi gerekiyor.

     

    Bize bu bilgilerin ne olduğunu biraz açıklayabilir misin? Neden onun tehlikeye attığını düşünüyorsunuz?

     

    -Kendisine Suudi Arabistan ve bazı Arapların Başkan George Bush’tan 2006 sonuna kadar Suriye rejimini devirme sözü aldığı söylenmişti. Kendisinden Lübnan’daki bir Suriye müttefiki olarak bu yönde tavır alması isteniyordu. Babam da bu yönde adım atarak liderliğini kurtarmayı ve Lübnan’daki Dürzileri bu değişimden en az zararla çıkarmayı düşündü. Bu nedenle yanlış bir adım attı.

     

    Peki Suudi Arabistan’ın rolü neydi?

     

    -Suudi Arabistanlılar, Velid Canbolat’ı Amerika’nın ciddi olduğuna ikna ettiler. Ayrıca kendisine maddi ve güvenlik garantisi verdiler. Önceleri İran’dan aldığı mali yardımın kesintisini tazmin edeceklerini belirttiler.

     

    Sizce yeniden Suriye ittifakına dönebilir mi?

     

    -Maalesef Velid Bey bu sefer çok ileri gitti. Lübnan direnişini çok şiddetli şekilde karşısına aldı; Suriye halkı ve yetkililerinde de büyük nefret uyandırdı. Bugün Lübnan’daki Şiilerin, Maruni Hıristiyanların ve muhalefet yanlısı Sünnilerin gözünde en sevilmeyen adam oldu. Benim korkum Velid Bey’in hatasının Dürzilere pahalıya mal olması.

     

    Kendisiyle hiç bu konuları konuştunuz mu? Yerine geçmek için bir girişiminiz oldu mu?

     

    -Kendisinden Dürzileri kurtarmak için ne gerekiyorsa yapmasını istedim. Vaziyet kötü ve uluslararası pazarlıkların önemi kalmadı. Kendisine açıkça Lübnan’ın yeniden Arap dünyasında Suriye’nin başlıca müttefiki olacağını söyledim. Şu anda Lübnan’da Suriye politikası kazandı. Bizzat Amerikalılar Irak ve Lübnan’da çıkarlarını koruyabilmek için Suriyelilerden razı olmak zorunda. Bunun tersi Amerikalılar için büyük felaket.

     

    Canbolat beye geri dönüş kararının Suriye nezdinde büyük tepkiye yol açacağını söyledim. Bu noktada da onun gözetiminde tarihi sorumluluğu üstlenebileceğimi belirttim.

     

    Sence Amerika’nın Lübnan projesi neden başarısız oldu?

     

    -Amerika’nın projesi sadece Lübnan için değil tüm bölge içindir. Amerika’nın Irak’ta yaşadığı kriz ve Başkan George Bush’un ABD içerisinde yaşadığı sorun, bu projenin gerilemesine neden oldu. Demokrasinin yayılması ve ekonomik kalkınma yerini terörle mücadeleye bıraktı.

     

    Irak savaşı Amerika’nın gücünün sınırlı olduğunu gösterdi. Eskisi gibi pazarlıklar ve çıkar ilişkileri daha öne çıktı. Suriye, Amerika’nın bölgedeki krizlerinden pay çıkarma gibi tarihi bir dehaya sahip.

     

    Reagan ve Şaron 1982’de Suriye’nin bölgesel rolünü ortadan kaldırmayı denedi. Baba Bush ise kendisini Kuveyt savaşı sırasında Suriye’ye Lübnan konusunda bedel öder halde buldu. Bugün de oğul Bush, Suriye’nin ABD’nin Ortadoğu politikaları üzerindeki baskısını hafifletmesi karşılığında birtakım bedeller ödemek zorunda olduğunu görüyor.

     

    Amerika’nın Irak’tan en az kayıpla çıkması karşılığı Suriye’nin Golan’ı talep etmesi ve Lübnan’daki çıkarlarını pekiştirmesine izin verecekler mi? Bu soruların cevabını bilmek için beklememiz gerekiyor. Ama çıkarların çakışmasının sonucunu Lübnan’daki bazı kelleleri verecek ki babam da onlardan biri gibi gözüküyor.

     

    -Başına bir kötülük gelebilir mi?

     

    -Babam, liderliği dedem Halid Kemal Canbolat’tan aldığı günden beri tehlikeyle yaşıyor. Kendisine birçok suikast girişimi oldu. Beni ve onu kaygılandıran bu değil. Tehlike, Lübnan’daki gelecek denklemde Dürzilerin nerede duracağıyla ilgili. General Mişel Aun, erken davranarak Hizbullah’ın temsil ettiği Lübnan direnişiyle anlaşmak suretiyle zeki davrandı.

     

    Babanın liderliği sana bırakabileceğini düşünüyor musun?

     

    -Onun istemediği bir şeyi beklemiyorum. Velid Canbolat, Lübnan’a ve Dürzilere başkasının sağlamadıklarını sağladı. Hayatı boyunca Lübnan’ın bağımsızlığı ve Lübnanlıların özgürlüğü için mücadele etti. Bu noktada kimse ondan bu görevi bırakmaya cesaret edemez.

     

    Olan tek şey şartların değişmiş olduğu. Yeni denklemlerde Velid Canbolat gibilere yer yok. Oyunu çok ileri götürerek oynadı. Abrams’ın sözlerine güvenerek Dürzilerin geleceğini tehlikeye attı. Abrams, Amerika’da Yahudi lobilerinin desteğini alabilmesi için, lobiler nezdindeki kara sayfalarını aklayabilmesi için Suriye ve Hizbullah aleyhine her gün bir demeç vermesini bekliyorlardı. Benim kaygım tüm bunların bedelini Dürzi halkın ödemesi.

     

    Lübnan’da neden dengeler kurulamadı? Neden hükümet cumhurbaşkanını muhalefete kulak asmadan yüzde 50 + 1 ile seçmedi?

     

    -Amerika ve Suudi Arabistanlılar Hizbullah’ın Sünni-Şii çatışmasından korkarak askeri ve halk gücünü kullanmayacağını düşündü. Bildiğiniz üzere Arap dünyasının çoğunluğu Sünni ve Şiiler ise Lübnan’da bazı Arap emirliklerinde ve Irak’ta bulunuyorlar. Bu nedenle Nasrullah’ın cumhurbaşkanını yüzde 50 + 1 ile seçecek çoğunluğa karşı harekete geçmeyeceği düşünülüyordu. Plan buydu.

     

    Ama Nasrullah’ın son konuşmaları ve birçok bölgede gerçekleştirilen tatbikatlar sonucu Amerikalılar Hizbullah’ın hükümet konusundaki tavrının cumhurbaşkanı seçimi konusunda farklı olacağını anladı. Yine Fransızlar, Hizbullah’ın bu konuda tahrik edilmemesi noktasında Suriyelilerden uyarı aldı. Aksi takdirde Hizbullah, Lübnan’ı tersine çevirecekti. Bu nedenle çoğunluk oyunu Nasrullah’ın çizdiği şekilde oynamak zorunda kaldı.

     

    Ama Lübnan’da her grup silahlanma faaliyetlerine başlamamış mıydı?

     

    -Lübnan’da bir savaş çıkması ve Lübnan’ın tamamının Hizbullah’ın eline geçmesi Amerika’nın çıkarına değil! Hizbullah, müttefikleri aracılığıyla Lübnan’ın tamamını ele geçirme gücüne sahiptir. Velid Canbolat bu gerçeği çıplak gözle görmektedir. Nasrullah’ın konuşmasından sonra binlerce kişi dağda tatbikat yaptı. Bu Canbolat beye savaşın evinde başlayacağına dair açık bir mesajdı. Eğer bir Sünni Şii çatışması çıkarsa Sünniler Arap Dünyası’ndan destek bulur; Hıristiyanlar da Batı dünyasından destek bulabilir. Ama Suriye’deki laik rejimin güvencesi altında yıllardır varlıkları garantileyen Dürziler bugün ne yapacak?

     

    Şu halde Velid Canbolat, Amerika’ya oynayarak kaybetti mi diyorsunuz? Sizce Canbolat değişen koşulları doğru algılayamadı mı?

     

    -Maalesef… Şartların zor olduğunu kabul etmemiz gerekir. Zeki kimse bölgesel değişimler yaşanırken kellesini kurtarır. Daha önemlisi devletler onun sahasının üstünde anlaşmaya vardığında kelleyi kurtarabilmektir.

     

    Seni yakında Şam’da görecek miyiz?

     

    -Dilerim… Kemal Canbolat dağının Şam’la stratejik ilişkilerini yeniden canlandırması beni mutlu edecektir. Şam, Dürziler için stratejik bir kenttir. Suriye bizim doğal müttefikimiz olagelmiştir.

     

    Çeviri: Yakindoguhaber

     

    http://www.alquds.com/node/9272