YDH- Ophir Falk, Yediot Ahronot gazetesi için kaleme aldığı bu yazında İsrail’in uluslar arası yasara göre suç sayılan bir uygulamayı durdurması karşılığında Filistinlilerden de bir şeyler istenmesi gerektiğini söylüyor. Falk, İsrail’in Batı Şeria’da yasadışı yerleşkeler kurma hakkının bulunduğunu da Kutsal kitapla, tarihle ve arkeolojik kazılarla delillendiriyor.
YDH- Ophir Falk, Yediot Ahronot gazetesi için kaleme aldığı bu yazında İsrail’in uluslar arası yasara göre suç sayılan bir uygulamayı durdurması karşılığında Filistinlilerden de bir şeyler istenmesi gerektiğini söylüyor. Falk, İsrail’in Batı Şeria’da yasadışı yerleşkeler kurma hakkının bulunduğunu da Kutsal kitapla, tarihle ve arkeolojik kazılarla delillendiriyor.
Eğer Yahudilerden yeni yerleşim birimlerinin kurulmasın durdurulması talep ediliyorsa, Araplardan da bu istenmeli.
Benjamin Netanyahu bu günlerde karşılıklılık kavramının kurumsallaştırılmasının gururunu yaşıyor. Gerçekten de onun Başbakan olarak en önemli başarısı “Hiçbir şey için bir şeyler verme” durumunu durdurması olmuştur.
İsraillilere ve Filistinlilere karşılıklılık kavramın öğretilmesi, Clinton yönetimi zamanının isteksiz politikalarını tasfiye edilmesi ve bu kavramın Ortadoğu barış sürecine katılması Netanyahu’nun başarıları arasında zikredilebilir.
Netanyahu ve Senatör George Mitchell arasındaki süren görüşmeler üstü kapalı bir şekilde Judea ve Samaria’daki oluşturulan yerleşim birimlerinin tek taraflı olarak durdurulması konusunda (yazılı olmayan, ancak zahiren iki tarafça kabul edildiği görülen) mutabakata işaret ediyor.
Farz edilen bu tek taraflı dondurma işinin, Filistin ve İsrail arasında gerçekleştirilecek olan nihai anlaşma zamanına kadar olması düşünülüyor. Obama Yahudilerin komşuları ile aralarında yapılması halinde sorun çıkaracak yerleşim birimlerinin inşasından kaçınmasını istiyor. Ancak Obama buna benzer istekleri karşı tarafa yöneltmiş değil. Yani eğer Yahudilerden yeni yerleşim birimlerinin durdurulması talep ediliyorsa, Araplardan da bu istenmeli.
İsrail ile Filistin arasındaki görüşmelerin ilke adımı İsrail yerleşim birimlerinin durdurulması olmamalı. Bunun yerine iki tarafında birbirini tanıması gerektiği yönünde tarafsız ve dürüst bir bildiri yayınlanmalıdır.
Netanhayu İsrail’in yanında silahsızlandırılmış bir Filistin devletine olan iradesini açıkça beyan etti. Buna karşılık Mahmut Abbas, Filistinlilerin İsrail’e geri dönmesi yönündeki isteğini, Kudus’ün Filistin’in başkenti olması yönündeki talebini defalarca tekrarladı, bunu yaparken de Yahudi
Devletini tanımadığını açıkça ifade etti. Bu karşılıklılık değil rezalet.
İsrail Judea ve Samaria’yı Yahudi yurdunun tarihi bir parçası olarak görüyor. Filistinlilere göre ise Batı Şeria müstakbel Filistin devletinin bir parçası olacak.
Yahudilerin Judea ve Samaria’da yaşama hakları vardır. Biz bu gerçeği Kutsal Kitap’tan, tarih araştırmalarından ve şüphe götürmez arkeolojik buluntulardan biliyoruz. Onun için İsrail’in görevli Başbakan’ı bunu hatırlattığında kimse şaşırmasın.
Aynı zamanda Batı Yaka’da yaşayan bir milyondan fazla Arap’ın orayı kendi evi olarak görmesine de kimse şaşırmamalı.
Eğer Arapların bir İsrail kenti olan Rosh Ha’ayin yakınlarındaki Ras Atia’da yeni yerleşim birimleri kurma hakkı varsa, İsraillilerin de Ramallah yakınlarındaki Bed Ell’de yeni yerleşim birimleri kurma hakları vardır. Keşke herkes karşılıklılık mantığı ile düşünse.
Eğer Yahudilere yeni yerleşim birimleri oluşturmamaları söyleniyorsa, karşılıklılık adına, Araplara da bu söylenmelidir. Yahudilere kısıtlama getirirken Araplara özgürlük vermek ırkçılıktır.
Çeviri: YDH
http://www.ynetnews.com/articles/0,7340,L-3768015,00.html