• 06/05/11 - 01:00
  • Yazar: Admin
  • Bu sayfayı yazdır img
    YDH

    YDH- İran İslam Devrimi Lideri Ayetullah Ali Hamenei, eleştiriye tahammül ve siyasi ahlak konusunda Cumhurbaşkanı Ahmedinejad ve yandaşlarına imalı uyarılarda bulundu.




    YDH- İran İslam Devrimi Lideri Ayetullah Ali Hamenei, eleştiriye tahammül ve siyasi ahlak konusunda Cumhurbaşkanı Ahmedinejad ve yandaşlarına imalı uyarılarda bulundu.

     

    İran İslam Cumhuriyeti’nin Kurucusu İmam Humeyni’nin vefatının yıldönümü münasebetiyle düzenlenen törende bir konuşma yapan İslam Devrimi Lideri Ayetullah Ali Hamenei, maneviyat ve ahlakından söz ederek üst düzey yetkililere uyarılarda ve tavsiyelerde bulundu.

     

    Devrim Lideri’nin kurumsal internet sitesinde tam metni yayımlanan konuşmasında Ayetullah Hamenei İmam Humeyni’nin siyasi tutumundan, halka kazandırdığı özgüvenden uluslar arası meseleler konusundaki ilkeli tutumundan ve uzak görüşlülüğünden söz etti.

     

    Ayetullah Hamenei, Receb ayının başlaması dolayısıyla konuşmasının İmam Humeyni’nin siyasi ahlak, adalet ve maneviyat anlayışına değindiği bölümünde şunları söyledi:

     

    “İnsan, özellikle ramazan ayının sonunda İmam’a baktığı zaman onda farklı bir nuranilik görürdü. O, hayatın Allah’a yakınlaşmak için sunduğu fırsatlardan pak ruhunu temizlemek için istifade ederdi. Başkalarına: ‘Biz Allah’ın huzurundayız, tüm alem Allah’ın mahzarıdır. Alem, Allah’ın tecellilerinin zuhur ettiği yerdir’ diye buyurur ve hereksi buna yönlendirirdi. O, ahlaka riayet ederdi ve herkesi de ahlaka riayet etmeye davet ederdi. İslam’ın manevi boyutunun önemli bir kısmı ahlaktan ibarettir. Günahtan, iftiradan, suizandan, gıybetten, suizandan, kalpleri birbirinden ayırmaktan uzak durmaktır. İmam, bu tür şeylere riayet eder, yetkililere de böyle yapmalarını tavsiye ederdi.

     

    İmam bizlere mağrur olmamamızı, kendimizi halktan üstün görmememizi, kendimizi eleştiriden yüce ve kusursuz görmememizi tavsiye ederdi. Ülkenin bütün üst düzey yetkilileri İmam’dan şunu işitmişti: Bizde bir kusur buldukları zaman, ‘biz hata ve kusur işlemekten beriyiz, biz eleştirilerin üstündeyiz’ demeyelim.

     

    İmam’ın kendisi böyle biriydi. O, yazılarında da konuşmalarında da defalarca ‘ben falan meselede hata yaptım’ demişti. Falan meselede hata yaptığını ikrar ederdi. Bu, çok büyük bir yücelik gerektirir. İnsanın böyle bir şey yapabilmesi, kendisinde hata ve kusur görmesi için yüce bir ruha sahip olması gerekir. İmam’ın maneviyatı, İmam’ın ahlakı işte buydu. İmam’ın bize verdiği derslerin en önemli boyutlarından biri budur.

     

    İmam’ın öğretisinde adaletin de çok seçkin bir yeri vardı….”

     

    “Eğer adalet adına, devrimcilik adına ahlakı ayaklar altına alırsak zarar ederiz. İmam’ın çizgisinden sapmış oluruz. Eğer devrimcilik adına, adalet adına kendi kardeşlerimize, mümin halkımıza, fikri açıdan bize karşı; ama nizamın esasına ve İslam’a inandığını bildiğimiz kişilere hakaret edersek, onları incitir, onlara eziyet edersek İmam’ın çizgisinden sapmış oluruz. Devrimcilik ve devrimci tutum adına toplumun belli bir kesiminin ve ülkenin güvenliğini ihlal edersek İmam’ın çizgisinden sapmış oluruz.

     

    Ülkede çeşitli görüşler ve düşünceler vardır. Eğer suç olan bir hareket veya söz, söz konusu olmuşsa elbette suç olan bir şeyin takibatı yapılır. İlgili organlar bunu takip etmelidir ve ediyor da. Ancak eğer ortada suç olacak bir şey yoksa, bir kişi rejimi devirmek istemiyorsa, ihanet etmiyorsa, düşmanın emirlerini ülkede uygulamaya çalışmıyorsa, sırf bizim siyasi anlayışımıza veya tutumumuza karşıdır diye biz ondan güvenliği esirgeyemeyiz. Adaleti esirgeyemeyiz. Kur’an bize “düşmanınıza olan öfkeniz sizi adaletten alıkoymasın, size adaleti unutturmasın” diye buyuruyor. Düşmanlarımıza ve muhaliflerimize dahi adaletli olmamızı emrediyor. İşte bu adalet takvaya yakın olandır.

     

    Sakın ola ki takvanın muhalifinizi yerle bir etmek olduğunu sanmayasınız. Hayır, adalete uymak takvadır. Hepimiz aklımızı başımıza almalıyız, uyanık olmalıyız. Bu boyut da diğer boyutları gölgelememelidir.”

     

    Konuşmasının ilerleyen bölümlerinde bölgede yaşanan halk hareketlerine de değinen Ayetullah Hamenei, Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da yaşanan gelişmelerin son derece önemli ve tarihi olduğunu vurgulayarak şunları söyledi:

     

    “Bu ülkelerdeki halk hareketlerinin üç önemli özelliği bulunmaktadır: Birincisi, İslami oluşu, ikincisi, ABD ve Siyonizm karşıtı oluşu, üçüncüsü de halk hareketi oluşu. Bu özellikler bu ülkelerin tümünde müşterektir…”

     

    “Bizim bu halk hareketleri karşısındaki tutumumuz son derece açıktır. Nerede olursa olsun bir hareket İslami ise, halk hareketi ise ve Amerikan karşıtı ise biz o hareketlerin yanındayız. Ama Amerikalıların tahrikleriyle, Siyonistlerin tahrikleriyle bir hareketin başlatıldığını görüyorsak biz bu hareketin yanında yer almayız. Biz, ABD ve Siyonizm karşıtı hareketlerin yanındayız. Bir rejimi devirmek, bir ülkeyi işgal etmek için ABD’nin ve Siyonistlerin bizatihi sahaya indiği yerlerde biz, Amerikancı hareketlerin karşısında yer alırız. ABD, bölge halklarının çıkarını düşünmez, bölge halklarının menfaatine bir şey yapmaz, bu güne kadar nerde ne yaptıysa hep bölge halklarının aleyhine oldu. Bizim tutumumuz budur.”